Sosyetenin tercihi fukaranın tercihi!
DÜNKÜ Milliyet’te Güneri Cıvaoğlu’nun en tepeden verilen çarpıcı bir yazısı vardı. İstanbul sosyetesinin kaymak tabakasından ünlü zengin Bayan Ender Mermerci, bir arkadaşı için özel davet düzenlemiş. Gecenin ayrıntılarını Bugün Gazetesi’nden özetleyelim:
"Sosyete Suada’da takılar için buluştu. Ender Mermerci ve Chopard mücevher firması görkemli bir davet verdi. Dünya ve İstanbul sosyetesi bir araya geldi. Davette 100 milyon dolarlık takılar mankenlerle tanıtıldı. Birbirinden şık 600 seçkin davetlinin katıldığı gecede konuklar Suada’da sabahın ilk ışıklarına kadar eğlendi."
Sosyete gecesinde ikram edilen yemeklerde bir tek kuş sütü eksikmiş. İçkiler su gibi akmış. Sosyetemiz, para babaları, kaymak tabaka hem eğlenmiş, hem de mücevher almış. Şimdi yeniden dönelim Güneri Cıvaoğlu’nun o görkemli geceyi anlatan yazısına:
"İstanbul’un iş, medya ve sanat dünyasından cemiyet (sosyete) sayfalarının ünlüleri bu davetteydi. Ender Mermerci’nin Yunanistan’dan gelen bir arkadaşı için düzenlenmişti gece. Ben gecenin siyaset boyutunu yazayım. Masalardaki ağırlıklı konu genel seçimdi.
Büyük holdinglerden birinin genç patronu konuyla ilgili geniş bir yelpaze çizerek 500’e yakın davetliyi gösterdi. ’Bunların yüzde 80’i pazar günü AKP’ye oy verecek’ dedi.
Bir başka büyük patronun söylemi de aynıydı. Ancak öngördüğü oran daha düşüktü: ’Buradaki davetlilerin yüzde 50’si AKP’ye oy verecek.’
Konuştuğum işadamlarının hiçbiri, o geceki konukların AKP’ye verecekleri oy oranında yüzde 50’nin altına düşmedi."
Sevgili okuyucularım, bu tablo çok normaldir. İstanbul sosyetesinin gözbebeği olan, davetten davete koşan, yalılarda villalarda oturan paralı, refah içerisinde yaşayan kesim elbette böyle düşünecek ve oylarını AKP’ye verecektir. Onların çoğu açısından başka seçenek yoktur...
Çünkü AKP düzeni onlara çalışmış, onları ihya etmiştir.
* * *
Ya fakir fukara?.. Ya kırsal kesimde, beldelerde ve büyük kentlerin varoşlarında yaşayan milyonlarca yoksul, aç, sefil, işsiz insanlar? Ya da işçi, memur, emekli, dul, esnaf, sanatkár, çiftçi, öğrenci, ev hanımı?..
Onların arasında da elbette AKP’ye oy verecekler olacak! 25 YTL tutarında alışveriş çekine, evine seçim öncesinde gönderilen 300 kilo kömüre, beleş gıda yardımı paketlerine tav olanların bir bölümü oylarını AKP’ye verecek!
Aşiretin, tarikatın, cemaatin sömürülen fakir fukara insanlarından bazıları da emir komuta zincirinde, aşiret reisinden, tarikat ve cemaat liderinden verilen işaret doğrultusunda aynen kaymak tabaka gibi, AKP’ye yönelecek.
Şimdi şu çelişkiye bakar mısınız! İstanbul sosyetesi, İstanbul’un (ve elbette Türkiye’nin) zenginleri, para babaları, hiçbir sorunu olmayan kaymak tabakanın oyları, bu dönem zengin edilenler dahil AKP’ye!..
Ve varoşlarda yaşayan, ayın sonunu getiremeyen yoksul, aç, işsiz, sadaka paketleriyle afyonlanan insanlarımızın bir bölümünün oyları da AKP’ye!
Böyle bir çelişki, böyle bir bilinçsizlik başka hiçbir ülkede olamaz.
MEKTUP 1: KAPTAN YAZIYOR
"Uzakyol kaptanıyım. Aynı zamanda gemi alan, satan, kiralayan, işleten bir özel kurumda işletme müdürüyüm. Velhasıl bu piyasayı çok iyi biliriz. Tayyip Bey’in oğlunun aldığı gemicik (!) 2.5 milyon dolar imiş. Kendisi peşin 500 bin doları olan herkesin banka kredisiyle, taksitle gemi alabileceğini iddia ediyor. Ancak hiç kimse şunu sormuyor: Kredi veren banka 2.5 milyon dolardan fazla gayrimenkul ipoteği ister. Sorun kendisine bakalım, eğer varsa bu kredi karşılığında hangi bankaya hangi gayrimenkullerini ipotek etmişler? Veya bir devlet bankası bunlara kıyak mı geçmiş? Ortada gayrimenkul ipoteği var mı, yok mu? Yoksa peşin parayla mı almışlar?"
MEKTUP 2: EMEKLİ BÜROKRAT YAZIYOR
"Bay Unakıtan konuştu: ’Özelleştirmede sata sata bitiremiyoruz. Bu kadar komünist bir ülkeymişiz. Komünizmin ağdalısı olmuşuz. Her şey devlete ait. Özel teşebbüsün elinde bir tek berber dükkánları kalmış. Satmaya devam edeceğiz.’
Bizler o devletin ürettiği şekeri yedik, Sümerbank kumaşını giydik, devletin çimentosuyla okullar yaptırdık. Devlet parasıyla okuduk, adam olduk, çalıştık, hizmet verdik ve şimdi köşemize çekildik. İnsan bu mirası babalar gibi satarken, bari geçmişe biraz saygılı olur. ’Allah razı olsun, en zor şartlarda bunları yapıp bize bırakmışlar, biz de şimdi satıyoruz’ der. Hiç değilse gelecek kuşaklara onurlu bir Türkiye bırakmayı aklından geçirir."
Emin Çölaşan
20/07/2007
Hürriyet