Aşkta hep kaybeden tarafsanız o zaman kazanma vaktiniz geldi demektir.
Aşkta hep kaybeden taraf mı oluyorsunuz? O zaman artık kazanma vaktiniz geldi demektir.
Aşkta kaybetmemek için ilk kural, aşık olduğunuzda 'görme duyunuzu' yitirmemeniz. Yıllar sonra, "Ah ben bunları nasıl fark edemedim" diyenlerden olmamak için lütfen iki gözünüzü birden yummayın. Bir insana kayıtsız şartsız bağlanmak, en büyük hatalardan biri.
Aşk acısı çekenlerin en yoğun hataları; kaybetmeyi en başta kabullenmeleri. Aşk bir 'sığınak' da değildir. Ama birçok insan, bir şeylerden kaçmak istediğinde farkında olmadan, o sıkıntılı evrelerinde bir aşk buluyor ve yanılıyor.
Geçmişte aldığınız yaraları aşkınızın malzemesi yaptığınız anda kaybedersiniz. Elbette yeni bir aşk geçmiş yaraları iyileştirebilir. Ama onu gerçekten bir merhem olarak kullanıp, "İyi ki sen varsın, yoksa bugün ben yoktum" gibi itiraflar, aşkı yavaş yavaş törpülemeye başlar.
Bağımlı kadınlar kendilerinde olmayan özgüveni, başkalarına bağlanarak elde etmeye çalışıyorlar. Kendisine değer vermeyen birine bağlılık duyanların, ki özellikle kadınların sayısı hiç de az değil.
Israr ve yapışkanlık... Aşk bunlardan hiç hoşlanmaz. Elinizde olana yapışır ve her ne olursa olsun ilişkiyi sürdürmeye çalışırsanız, baştan kaybedersiniz. Bir rüya ya mı aşıksınız, yoksa gerçek olan bir şeye mi? Karar verin.
Aşk, dedektifliği kaldırmaz. Elinizde bir büyüteç, onu inceleyip, kusur arama işleminden vazgeçin. Önce dürüstçe şuna karar verin: Bu insanın düzelmesini kendi iyiliğiniz için mi istiyorsunuz, onun iyiliği için mi? "Aşık olduğum kişi şöyle olmalı" formülleriyle her gün kusur düzeltme memuru gibi hareket ederseniz, o aşkın vay haline!
Aşkı cinsellikle ayırt edebiliyor musunuz? Aşk öncelikle yürek ve beyin işidir. Birçok şeyi günlerce paylaştıktan sonra cinselliği denemek daha anlamlı. Cinselliği çoğu kez bir kısır döngü içinde yaşamak yerine, sevildiğinizi veya sevilebilir olduğunuzu hissedin, hissettirin.
Gerçek Gündem