Çocuk bir yaşını geçtikten sonra hayatında çok hızlı değişimler yaşar: Yürüme, konuşma, koşma… Özerklik kazandığını düşünür, ama hala büyüklerine de bağımlı olduğunu bilir. Yeni yeni konuşma çalışmaları aşamasında, kendini istediği gibi ifade edemez, bu durum onu daha da sinirlendirir.
Bu zaman, çocuğun sadece yürüme ve konuşma dönemi değil, aynı zamanda yeni duyguları tanımaya başladığı bir dönemdir. Daha önce hissetmediği birçok duygu ile nasıl başa çıkacağını bilememektedir. Tek bildiği yöntem, içgüdüsel olarak yaptığı vurma, ısırma, tekmeleme, bağırma ve ağlamadır.
Anne-baba olarak öncelikle bu dönemin çocuğun normal gelişim dönemi olduğunu ve belirli bir süre içinde geçeceğidir. Bu dönemin nasıl geçeceği ve ne gibi kalıcı davranış kalıplarına yol açacağı ailenin tutumuna bağlıdır.
Bunun her çocuğun yaşadığı, geçici bir dönem olduğunu bilmek aileleri biraz olsun rahatlatacaktır. Madem çocuk bu davranışları duygularıyla başa çıkmak için yapıyor, o zaman anne ve babanın yapması gereken çocuğa bu duyguları öğretmektir. Duygu öğretimi aslında bebeğin doğumundan itibaren başlamalıdır, fakat hiçbir zaman geç kalınmış değildir. Anne ve baba çocuğun yüz ifadesinden ya da olayların gidişatından, (sadece gözlem metodunu bile kullanarak) çocuklarının ne hissettiğini anlayabilir. Yapılması gereken, çocuğa bu duygusunu söylemektir: "Şu anda kızdığını biliyorum. İstediğini yapacağım, önce şunu birlikte yapalım" ya da "Acele istediğinin farkındayım" demek bile yeterli olabilir.
İkinci aşama, çocuğun bu duyguları karşısında ne yapması gerektiğini öğretmektir. Çocuk, doğumdan itibaren anne ve babasını model alarak öğrenir. Bu yüzden, anne ve babanın kendilerini geliştirmeleri, ve çocuklarına iyi bir model olmaları çok önemlidir. "Artık çocuğumuz doğdu. Ve biz doğru davranmayı bilmiyoruz" demek sadece bir kaçıştır. İnsan, her zaman kendini geliştirebilir ve kaç yaşında olursa olsun kendini değiştirebilir. En iyi öğrenme ise, başkasına öğretmekten geçer. Çocuğa doğru davranışı öğretirken, anne ve babanın da örnek olmaları çok önemlidir. Çocuğuna "kızdığında başkalarına, etrafındakilere vurma" diyen ebeveyn, kendisi kızdığında eşyalara tekme atıyorsa, çocuğuna iki farklı mesaj veriyor demektir. Emin olun ki çocuğun tercih edeceği davranış, ebeveyninin yaptığı olacaktır, yapılmasını söylediği değil.
Eğer çocuğun dişi çıkıyorsa, diş kaşıyıcıları, diş çıkarma ilaçları, havuç ya da salatalık bile işe yarayacaktır. Vurma, tekmeleme gibi davranışlar için alternatif önerilmelidir. Bu alternatif, belirlenen bir yastığa vurmak olabilir. Bir müddet sonra, bu oyun haline gelecek ve çocuk kızgınlığını, olumsuz duygularını kabul edilebilir bir şekle dönüştürecektir.
Çocuğumuzun her zaman istenilmeyen davranışları olacaktır. Önemli olan ebeveynlerin onların ne hissettiklerini anlamaları, bu duygularını onlara geri-bildirmeleri ve her zaman çocuklarının yanlarında olmalarıdır.
Çocuklarımız dönem dönem farklı davranışlarda bulunabilirler. Bu davranışlara kalıcı davranışlar gibi yaklaşmamak önemlidir. Bu şekilde yaklaşıldığında, çocuk ailesi ile inatlaşarak davranışı kalıcı hale getirebilir. Ciddi bir hareket yapmadan önce, biraz düşünmeli ve olaya zaman vermeli.