Biliyorsunuz yine birkaç gün önce 16 yaşında bir kız, karnında 7 aylık bebeğiyle, askerden dönen ağabeyi tarafından yatağında öldürüldü. Namus kisvesi altında işlenen bu cinayetler ne zaman son bulacak artık?
Biliyorsunuz yine birkaç gün önce 16 yaşında bir kız, karnında 7 aylık bebeğiyle, askerden dönen ağabeyi tarafından yatağında öldürüldü. Namus kisvesi altında işlenen bu cinayetler ne zaman son bulacak artık?
Bu konuda ne kadar baskı olursa o kadar çok olay oluyor zaten yazık
bana göre bitmez...yıllardır böyle gelmiş böyle gider.....bence töre cinayeti Türkiye'de belli bir kesime mal edilsede her kesimden insanın sorunu....AMA BİRAZ DAHA OKUMUŞ OLANLAR ÖLDÜRMÜYOR SÜRÜNDÜRÜYOR O AYRI MESELE....insanların namus kavramı beyinde değilde başka yerde olduğu sürece bitmez..
Bence bitmez. Tecavüze uğramış kadını namussuzluk sayıp, adam öldürmeyi ise mübah sayan bir zihniyet.
Daha ne doğru ne yanlış onu kestiremiyor.Sırf eğitimlede olacak iş değil bu. Vicdan, merhamet, anlayış ve namus kavramının doğru yorumlanması lazım.
OOoo insanların kalbinde sevgi ateşi sönmüş ki kardeşini öldürebiliyor
töre cinayetleri bitmez be canım...,
hala o eski kafalar var ve onların yetiştirdiği çocuklar....
Cehalet
HİÇ BİR ZAMAN BİTMİCEK.YILLARDIR BİTMEDİ ÇÜNKİ.
Birçok konuda olduğu gibi, "Böyle gelmiş böyle gider" mi diyeceğiz yani?
bu mentalite burada tam gaz kivaminda devam ediyor, dünya ve yasadigimiz ülke bize dehsetle bakiyor.
suc islemek, katil olmak her millete var ama böylesi töre cinayeti iste o cok az kültürde var.
bir ekleme yapmak istedim:
****
KIZLAR ÖLDÜ. NAMUSLAR PÜR-İ PAK!
15 Haziran 2006, Perşembe
2005 yılı içinde yalnızca Almanya’da beş Türk kadın namuslarının kirlendiği gerekçesiyle öldürüldü. Bu cinayetlerden en çok ses getireni 23 yaşında öldürülen Hatun Sürücü davası oldu. Cinayet davası karara bağlandı; ama bilmecesi henüz çözülemedi. Aile karara rağmen masum olduğunu iddia ediyor. O zaman Hatun’u kim öldürdü?
Damla Çeliktaban
Gencecik, güzelcecik bir kadıncık Hatun Aynur Sürücü... 1974 yılında Erzurum’dan Almanya’ya işçi olarak göç eden Sürücü ailesinin dokuz çocuğundan biri. 17.Ocak.1982’de Berlin’de doğan Hatun’un yaşamı 7.Şubat.2005 de Berlin Tempelhof’daki bir otobüs durağında üç kurşunla başından vuruluşuyla sonlandı. Çok da yabancı olmadığımız ama her seferinde yüreğimizi yakan, hayretle ve dehşetle sorguladığımız, insanlıkla, islamla, aile bağlarıyla örtüşmeyen ilkel bir yasanın kurbanı olduğunda şüphelenildi: Namus Meselesi. Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu’na göre, dünyada her yıl toplam 5000 kadın namus ve töre cinayetine kurban gidiyor. Kadın demek namus demek; erkeğin ise elinin kiri... Böyle söylüyor töreler. Sevgiden nasibini almamış yüreklerde filizleniyor namus, şeref uğruna insan canı almalar. Hangi şeref? Yaşam tarzı ailesinin onurunu lekelediği iddia edilen 23 yaşındaki bir kızın yaşama hakkının elinden alınması mı şeref? Namus sadece kadının iki bacağının arasında mı?
Hatun’un 15 yaşındayken İsmail Aslan’la evlendiriliyor; kendi rızası olmaksızın... Bir acele Erzurum’a gönderiliyor. Anlaşamadığı kocasından hamile kalan ve doğumunu Almanya’da yapan Hatun daha sonra Erzurum’a dönmeyi reddediyor ve kocasından boşanmak istiyor. Ailesiyle arasının açılması işte böyle başlıyor. Oğlu Can’ın babası olan Aslan’dan ayrılan Hatun’un bu kararı ailesinin hoşuna gitmiyor. Başörtüsünü çıkaran, yarıda kalan eğitimine devam etmek isteyen ve oğluyla birlikte ailesinden ayrı bir ev tutan Hatun’un bu yaşam tarzı Sürücü ailesinin anlayışıyla örtüşmüyor. Ailesi’nden izole bir hayat süren Hatun ikinci kere evleniyor; ama bu da uzun sürmüyor. Hatun senelerce yalnızca annesiyle ve bir kız kardeşiyle görüşüyor; gizli gizli... Arkadaşları ve komşuları tarafından neşeli, hayat dolu bir kadın olarak tanımlanan Hatun’un bir ‘Alman gibi’ yaşıyor olmakla suçlanmasının öyküsü kabaca bu kadar.
Tüm namuslar pür-i pak
2005 senesi içinde yalnızca Berlin’de 6 kadın benzer sebeplerden öldürüldü... Kadınları öldürenlerden beşi Türk asıllı erkeklerdi; bir tanesi ise Lübnan’lı. Artık tüm namuslar püri pak! Kurşun değil arap sabunu mübarek. Kadın kocasından ayrılmak mı istedi, başını açmayı mı seçti, ailesinin onaylamadığı biriyle mi evlendi, hatta ve hatta tecavüze uğrayıp bekaretini mi kaybetti gelsin kurşunlar temizlensin ailenin adı.... Bu kadar basit işte formül... Vahşetin, nefretin, cehaletin formülü! Sürücü ailesi kendilerine yöneltilen bütün iddiaları reddediyor; Almanlar şokta; anlam veremedikleri kavramlar yüzünden işlenen cinayetler günlük hayatlarını işgal etmiş durumda; Hatun Sürücü dahil 6 genç kadın Arzu Sürücü’nün de söylediği gibi: ‘Artık rahatlar’; çünkü ilkel gelenekler tarafından rahatsız edilemeyecekleri bir yerdeler. Berlin Eyalet İçişleri bakanı Erhart Körting kendine göre en doğru çözümü öneriyor: ‘Ailenin gerçekten şerefi varsa Almanya’yı terk etmeliler.’ Berlin’de 20 yıl boyunca Senato Yabancılar Sorumlusu olarak görev yapan Barbara John da Ayhan Sürücü’nün cezasını Almanya yerine Türkiye’de çekmesini istedi. John, Türkiye’deki cezaevi koşullarının Almanya’dakinden daha ağır olduğunu "Bu suçu işleyen birisi daha ağır şartlarda cezasını çekmeli. Türk hapishaneleri bizimkinden çok daha katı. Ayrıca Ayhan Sürücü Türkiye’ye gönderilmesi durumunda ona hapiste bakmak için Sürücü Ailesi’nden bir fert de Türkiye’ye gitmek zorunda kalacak. Böylece Sürücü Ailesi’nden iki kişi Almanya’dan ayrılmış olacak" diye açıklamalar yapıyor... Diyelim Almanya’yı terk ettiler; biz bu insanları geri istiyor muyuz?
****
yazinin devami icin,
gergindergi-gerilimhatti
yazik baska söz bulamiyorum..cahilikten ileri gelen birsey..ama malesef kafa yapisini bazi insanlarin degistiremezsin..burda almanyada cok olaylar oldu..cok üzücü. sibel özetlemis zaten..