"...Üniversite kapısından içeriye, dünyada ve ülkesinde olan bitenlere meraksız, sadece para kazanmayı hedefleyen, taşralı gençler girmeye başladı. Bunların bir bölümü üniversitede öğretim görevlisi olarak kalınca, tüm sisteme taşralılık egemen oldu.
Bugün bırakın üniversite öğrencilerini, öğretim görevlilerinin bilgi seviyesi, dünya olaylarını izleme seviyesi gerçekten içler acısı hale geldi. ..."
Böyle diyordu dün Ergun Babahan, Sabah'da çıkan ve arkadaşımızın bize alıntıladığı köşe yazısında. ITÜ profesörlerinden Celal Şengör'ün,öğrencilerinin bilimsel çalışmalara ilgisizliği sonucu emekli olmaya karar vermiş olmasıydı kendisine bu yazıyı yazdırtan başlıca neden. Yazıdaki birçok noktaya katılmama karşın, 'taşralılık' konusunda söyledikleri ilgimi çekti. Tipik 'aydınlanmacı', ancak 'elitist' bir tutum Babahan'ınki. 'Taşra' ve 'taşralının', 'yüksek kültürle' uzaktan yakından ilintili olamayacağını bastıra bastıra vurgulamakta yazar.
Sizler ne diyorsunuz 'taşralılık ve kültür' arasındaki ilişkiye? Sizce de taşralının yeri yok mudur toplumun/ülkenin modernizasyon projesinin içinde? Çok ince bir konu bence... Şunu unutmayalım, 'köylü' sıfatının, aşağlayıcı tonunun olduğu bir toplumun üyeleriyiz... Babahan, 'köylü' dememek için, 'taşralı' demiş, ancak yüklenilen anlam aynı.
Bu konuyu tartışmaya ne dersiniz?