Toplam 8 sonuçtan 1 ile 8 arasındakiler gösteriliyor.
  1. #1
    Üyelik Tarihi
    21 Aralık 2004
    Bulunduğu Yer
    kız kulesi...
    Mesaj
    3.518

    CAN DÜNDAR'DAN GÜZEL BİR YAZI...

    İbrikçi başılık

    Hikâye ünlüdür. Adamın biri emekli olmuş. Ona buna emir verme
    olanağını yitirmiş. Ne karşısında saygıyla ayakta duranlar, ne bir yere
    girerken saygıyla ayağa kalkanlar...
    Kimsenin artık iplediği yokmuş emekliyi. Adam bu ilgisizlik
    karşısında bunalmaya başlamış. O tarihte Yenicami helaları önünde
    ihtiyacı olanlara parayla su satan ibrikçiler varmış. Bizim emekli de
    orada kendine bir yer bulup, ibrikçiliğe başlamış. Ancak ayrı ayrı
    renklere boyamış her ibriği; örneğin birini sarıya, ötekini maviye,
    üçüncüsünü kırmızıya...

    Sıkışanlar hızlıca önüne gelip ibriklerden birine uzandılar
    mı, oturduğu yerden:Bırak onu sarıyı al, dermiş...
    Sarıyı alan olursa:Bırak onu, maviyi al...
    Böylece emir verme özlemini rahatlatırmış.

    Eski İstanbullular bu hikâyeden kinaye, ona buna gereksiz yere
    kumanda etmeye kalkanlara:İbrikçi başılık ediyor kerata, derlerdi.
    Küçük ve ezik insanlarda çok rastlanır bu duyguya. Ellerine
    fırsat geçti mi, önemlerini kanıtlamak için yapmadıkları densizlik

    Fakülteye gittiğim yıllarda, evi geçindirmek için, dışarıda da
    çalışırdım. Sınav notlarının asıldığı gün, işten erken çıkamadım.
    Çalışma saatinin bitiminden on beş yirmi dakika kadar geç geldim fakülteye.
    Kapıcı kapıları kapatmış, önünde sigara fosurdatıyordu. Kapıların
    camlarından içerideki tahtalara asılmış not listeleri görünüyordu.
    Kapıcıya:Şu kapıyı beş dakika aç ne olur, notlarımı öğreneyim,
    diyordum.

    Kapıcı yüzüme bile bakmadan, "Olmaz" diye başını arkaya
    doğru sallıyordu. - Peki sen benim yerime bak notlara...
    Aynı kayıtsızlıkla "Olmaz" diye sallanan baş...
    Ne kadar yalvardım, ne kadar rica ettim, kapıyı açtıramadım.
    Notlara da gidip bakmadı kapıcı...
    Meraktan bütün gece uyuyamadım, sabahı zor ettim.

    Fakülte kapıcısı elde ettiği bir egemenliğin bütün tadını,
    benim heyecan ve sinirden titreyen sesimle kapı önündeki
    çaresizliğimi seyrederek çıkarmıştı. Forsunu ve etkenliğini değerlendirmişti.

    Sonra çok rastladım böylelerine. Alt kademelerde, üst
    kademelerde, her yerde.
    Sanırım en geniş tutku, kişilik tutkusudur bizim toplumda.
    Kişilik sahibi olmak, kişilik sahibi olduğunu göstermek, kişiliğini
    kanıtlamak; gerilmiş dudaklarda, sert bakışlarda, çatık kaşlarda
    yalazlanır durur... ***
    Peki ama kişilik nedir? Kimseyi umursamamak, başkalarına üstün
    ve korkutucu görünmek gibi katı davranışlar dizisi midir?
    Genellikle böyle ilkel bir rolü benimsemekte aranmaktadır
    kişilik. Oysa kişilik ancak yaratmakla mümkündür. Yaratıcı
    olmayanların
    kişiliği bir taklitten ibarettir. Kimlerden korkuyor, kimlerin önünde
    eziliyorlarsa; onları taklit ederler. Bürokraside çok açık
    görülür bu. ***
    Ve bir toplumda yaratıcılık ne kadar gerideyse, kişilik
    tafrası da o kadar yukarıdadır.
    Hiçbir şey yaratmayan bir insan, neyin kişiliğini taşımaktadır
    içinde? Olsa olsa zebaniliğe dönüşmüş bir eksiklik duygusunun...

    Yaratıcılığı burada çok geniş anlamda değerlendirmek gerek.
    Çevresinde mutluluk yaratmaktan, bir kilim nakışı yaratmaya; bir yeni
    fizik formülü yaratmaktan, insanlarda bilinç yaratmaya; sanatı ve doğayı
    yeniden içinde yaratmaya kadar; insana özgü bir beyin ve gönül
    dinamizmi olarak, derin bir öz olarak görmek gerek burada yaratıcılığı...

    Böyle bir çilesi, böyle bir endişesi, böyle bir yaşam ırmağı
    olmayanlar, kendi kuruluklarının odunluğunda höthötçülükten medet
    umarlar.
    Ve daha olmazsa kenefe çevirdikleri demokrasinin önünde
    taharet suyu satarak ibrikçi başılık ederler...

    Can Dündar

  2. Re: CAN DÜNDAR'DAN GÜZEL BİR YAZI...

    Bu güzel bir yazı için, teşekkürler Özlem...

  3. #3
    Üyelik Tarihi
    21 Aralık 2004
    Bulunduğu Yer
    kız kulesi...
    Mesaj
    3.518

    Re: CAN DÜNDAR'DAN GÜZEL BİR YAZI...

    Rica ederim sezgin,Hayırrrrlı haftalar...

  4. #4

    Re: CAN DÜNDAR'DAN GÜZEL BİR YAZI...

    Çok güzel bir yazı Can Dündarın Kalemine, seninde ellerine sağlık bizimle paylaştığın için böyle düşündürücü bir yazıyı

  5. #5

    Re: CAN DÜNDAR'DAN GÜZEL BİR YAZI...

    orhan kemalin bekçi murtazası gibi yani..

    her yerde ve her yandalar..

  6. Re: CAN DÜNDAR'DAN GÜZEL BİR YAZI...

    sanada hayırlı haftalar...

  7. #7
    Üyelik Tarihi
    21 Aralık 2004
    Bulunduğu Yer
    kız kulesi...
    Mesaj
    3.518

    BEKÇİ MURTAZA

    Orhan Kemal'in oyunu Bekçi Murtaza (ilginç karakter tiplemesi)

    BEKÇİ MURTAZA


    Dışardan bakınca insanı güldüren bir tiptir Bekçi Murtaza. Tutkuları onu bir an bile rahat bırakmaz. Sürekli bir kavganın içindedir. Çevresindeki insanlarla, bazı bazı bütün insanlarla ailesiyle, yakınlarıyla, hatta kendisiyle bile boyuna çekişir; kavga eder; inandığı doğrulan kabul ettirmeye ve hemen uygulatmaya savaşır. Çevresiyle bu yüzden zıt düştüğünü görmez mi? Görür, ama aldırmaz. Dediklerinin yüzde yüz doğru olduğuna öylesine inanmıştır ki, ölüm gelse onu yolundan alıkoyamaz. Bütün dünyaya savaş ilân etmiş bir Don Kişot'tur o.

    Bu kişiliğiyle Murtaza alkışlanmaya değer, yüce biri gibi görünür. Günümüzde az rastlanır türden bir idealisttir. Özveriyle çarpışır; karşılığında hiçbir şey beklemez. Daha doğrusu "âmirleri"nin bir iki tatlı sözüyle dünyaları kazanmış kadar duygulanır; mutlu olur. Ama Murtaza'nın kişiliğinde öyle bir nokta vardır ki, onun gerçekten bir kahraman, çağdaş bir kavgacı olmasını önler, önce Murtaza bütün gerçeklere gözünü yummaktadır. Toplumun, toplumda geçerli olan düzenin yanında yer alanların ona empoze ettiği kalıpları kör değneğini beller gibi bellemiştir bir kez. İnsanları en kaba çizgilerle iki ana bölüme ayırmıştır: Zenginlerle yoksullar.. Bütün zenginler, okumuşlar, kravatlılar iyi, çalışkan, Tanrı'nın sevgili kulları, dolayısıyla da onun "âmirleri"dir. Murtaza kendini onlara adamıştır.

    Burada içinden çıktığı toplum katını küçümseyip kendi çevresinin kişilerini horlayan yığınla insanın Murtaza'da somutlaşmasını izleriz. Murtaza kendinin de yoksul olmasına aldırmaz görünür. O öteki yoksullar gibi değildir çünkü. Onlar gibi olmadığına inanmak zorundadır. Onun için de elbise, kahramanlık, soylu atalar gibi yoksulluğunu unutturacak değer yargılarının arkasına sığınır.

    Romandaki Murtaza, sonuna kadar uyuyacaktır. Hayallerinin ardarda yıkıldığını görür; acılar içinde kıvranır, trajik bunalımlar yaşar; suçu gene de kendi dışındakilerde arar. Orhan Kemal İle Ulvi Uraz'ın sıkı işbirliği sonunda ortaya çıkan Murtaza ise birdenbire gerçeği görür. Silkinir. Ömrü boyunca uyuduğunun bir anda farkına varır. Oyun da burada sona erer. Bundan sonra Murtaza ne yapar bilinmez. Büsbütün yıkılır mı? Yoksa o inatçı, o dik kişiliğiyle bu kez doğru bir kavgaya mı başlar?... Ama bir umut kapısı açılmıştır hiç olmazsa.

    Eser romandan oyun haline geçerken fazlalıklarından arınmış, daha yalın, daha vurucu bir nitelik kazanmış. Sahneye koyuşta da aynı yakınlığı görüyoruz. Ne var ki seyirci böyle yalın, böyle düz bir gösteriyi, alışkanlıklarından kurtulup beğenir mi, sorusu ortaya çıkıyor. Oysa bu olumlu ve başarılı oyunlaştırma, sahnede de gösteri zenginliğiyle tamamlansaydı, geniş bir seyirci kitlesi üzerinde çok daha etkili olurdu. (S. Günay Akarsu / Milliyet, 16.10.1969).

    Murtaza'ya gelince, ilk kez bundan on yedi yıl önce yayımlanan bu roman, gerçi yazarın en iyi yapıtlarından biri sayılamaz, ama romanın ekseni olan Bekçi Murtaza, usumuzun kolayca inandığı, sevdiği, aşırı davranışlarını hoşgörüyle karşıladığı, fakat asla gülünçleştirmediği bir tiptir. Sahnedeki Murtaza ise, kâğıttaki Murtaza'nın çok kaba bir karikatürü olup çıkıvermiş. Bunda, sahneye koyucu - yorumcu - başoyuncu Ulvi Uraz'ın da tutumu var ya, asıl Orhan Kemal'in kendisi sapmış bence ilk portreden; Murtaza'sını bir ruh hastası, üstelik bir işveren kölesi haline sokuvermiş. Bunun dışında, iyi romancıların iyi oyun yazarı olamadıkları konusundaki genel kuralın, Orhan Kemal'i de kapsadığını görüyoruz. Çünkü romanda geçmiş şeyleri birisi anlatır bize, ama tiyatroda anlatıcı aradan çekilir, şimdi geçeni biz görürüz, biz duyarız, biz değerlendiririz. Yapıtın en zayıf yanı da burası zaten. Birinci Perde boyunca süren Ulvi Uraz'ın bıktırıcı monologu, romancının ağzından Bekçi Murtaza'yı betimliyor, betimlemekle de kalmıyor, giderek iyiden iyiye öyküleştiriyor. (Tahir Özçelik / Yeditepe, Aralık 1969).


  8. #8
    Üyelik Tarihi
    21 Aralık 2004
    Bulunduğu Yer
    kız kulesi...
    Mesaj
    3.518

    Re: CAN DÜNDAR'DAN GÜZEL BİR YAZI...

    kaçıranlar ve yeniden okumak isteyenler için...

Benzer Konular

  1. can dündar'dan etkileyici bir yazı
    Konuyu Açan: TURNA, Forum: Çocuk İstismarına HAYIR !!.
    Cevap: 3
    Son Mesaj: 01 Mayıs 2009, 17:43
  2. Yine çok güzel bir yazı ve yine Can Dündar...
    Konuyu Açan: Türkan-Dilara, Forum: Genel Forum.
    Cevap: 9
    Son Mesaj: 11 Kasım 2005, 03:06
  3. EĞERRR ( CAN DÜNDAR ) GUZEL BIR YAZI
    Konuyu Açan: baran-ist, Forum: Genel Forum.
    Cevap: 2
    Son Mesaj: 09 Haziran 2005, 08:08
  4. Can Dündar'dan hayata dair güzel bir yazı
    Konuyu Açan: NİL-TAN, Forum: Genel Forum.
    Cevap: 2
    Son Mesaj: 20 Mayıs 2005, 15:49
  5. Cevap: 6
    Son Mesaj: 26 Eylül 2003, 14:59

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Dosya Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •  
 
 

Bu site Lidya.Net tarafından hazırlanmış ve yayınlanmaktadır © 1998-2012. Bu sitede yayınlanan yazılar, kaynak ve yazarı belirtilmek kaydıyla kullanılabilir.
İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren AnneCocuk.com adresimizde 5651 Sayılı Kanun'un 8. Maddesine ve T.C.K' nın 125. Maddesine göre TÜM ÜYELERİMİZ yaptıkları paylaşımlardan ve yazdıkları yazılardan kendileri sorumludur.
AnneCocuk.com ile ilgili yapılacak tüm hukuksal şikayetler iletişim linkinden iletişime geçildikten sonra en geç 2 (iki) gün içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek, gereken işlemler yapılacak ve size geri dönüş yapılacaktır.