Sessiz sevgi (07.03.2003)
Her bebeğin dünyaya geldiğinde duyduğu ilk ses annesinin sesidir. Onun ninnileriyle büyür, sevgi sözcükleriyle ruhları doyar. Ama sekiz yaşındaki Eray ne yazık ki, bugüne dek ne annesinin, ne de babasının sesini duyamadı. Annesi de babası da ona hiçbir zaman "yavrum" diyemedi. Ninniler söyleyemedi. Çünkü küçük Eray'ın anne ve babası işitme engelli. Onlar, çocuklarıyla ancak işaret diliyle anlaşabiliyor. Ama Eray hem konuşup, hem de duyabiliyor. Eray Makul, üç yaşındayken önce işaret dilini öğrendi. Hemen ardından da konuşmayı... Ama diğer çocuklardan farklı olarak "Anne-baba"yı heceleyemeden önce "Ali Kırca" dedi. Çünkü konuşmayı, televizyon izleyerek öğrendi. Eray için anne ve babasının sesini duyamamak ya da onların kendi sesini duymaması o kadar da önemli değil. Onları çok seviyor; bu ona yetiyor... Konuşma ihtiyacını da okulda gideriyor. GÖNÜL SESİYLE KONUŞUYOR Küçük Eray, Rami İlköğretim Okulu ikinci sınıf öğrencisi. Arkadaşlarıyla doyasıya konuşuyor. Ancak akşam eve geldiğinde büyük bir sessizlik başlıyor. Ama iletişim sorunu yok. İşaret diliyle onlarla rahatça anlaşabiliyor. Çağıl çağıl akan sevgiyle besledikleri dünyalarında gerisi ona vız geliyor... Eray, anne-babasının duymamasının çok önemi olmadığını söylüyor ve "Böyle de mutluyuz" diyor. "Onlarla hem kalbimle hem de işaret diliyle rahatça anlaşabiliyorum" diyen Eray, "Anne-baba sevgisi duymak ve görmekle ölçülüyor. Ben onları çok seviyorum. Onlar da beni" diyor. Annesi Çiğdem Makul ve babası Ertuğrul Bey de Eray'la anlaşmakta hiçbir sorun yaşamadıklarını anlatıyor. Eray'ın anne ve babası daha bebekken işitme engelliye tanıştı. 30 yaşındaki anne Çiğdem Makul, henüz 2.5 yaşındayken ateşli bir hastalık geçirir ve yapılan yanlış iğne sonucunda işitme duyusunu kaybeder. 35 yaşındaki baba Ertuğrul Makul ise, henüz dokuz günlükken ailesi tarafından uçağa bindirilir ve hava basıncından dolayı daha bebekken duyamamaya başlar... İşitme engelli Çiğdem ve Ertuğrul Makul, 10 yıl önce birbirlerini görürler ve evlenmeye karar verirler. Evliliklerinin meyvesi ise Eray olur. Çiğdem Hanım, İstanbul'da Jandarma Dikimevi'nde çalışıyor. Baba Ertuğrul Makul ise Milli Savunma Bakanlığı Sirkeci Bölge Tedarik Müdürlüğü'nde depo görevlisi. ÖNCE 'ALİ KIRCA' DEMİŞ Eray, işaret dilini anne ve babasından öğrendiğini söylüyor. Eray'a göre konuşmayı ona atv Anchorman'ı Ali Kırca öğretmiş. Eray, "Televizyonda haberleri hep atv'den izlerdik. Ali Kırca'yı dinleye dinleye konuşmayı öğrendim" diyor. Eray'ın babaannesi Müyesser Makul de bunu doğruluyor. Müyyeser Hanım, "Eray, anne-baba demeden önce, Ali Kırca dedi. Konuştuğu ilk kelime Ali Kırca oldu" diyor. Eray, anne ve babasının sesini hiç duymadı. Anne ve babası, Eray'ın derslerine yardım etmek istediklerinde, ona yazarak yardımcı oluyorlar. Eray, odasında ders çalışırken ise anne ve babası odanın ışığını bir kere yakıp söndürerek Eray'ı ya yemek yemek ya da başka bir şey için yanlarına çağırıyorlar. Makul ailesinin evinde kapı zili çaldığında ise evdeki tüm lambalar yanıp sönüyor. SEVİLDİĞİNİ BİLSİN YETER Eray'ın koşullarından hareketle çocuk-aile ilişkisini değerlendiren Psikaytr Doç. Dr. Bengi Semerci, "Önemli olan çocuğun anne babası tarafından sevildiğini bilmesidir. Bu sevginin mutlaka sesli olarak dile getirilmesi önemli değildir. Anne baba işitme engelli olsa da çevrede konuşarak iletişim kurduğu başka insanlar olduğu sürece çocuğun psikolojisi olumsuz olarak etkilenmez. Konuşma problemi bulunmayan insanlarla iletişim kurduğu sürece herhangi bir olumsuzluk söz konusu değil" dedi. ERAY'IN DUYDUĞUNU KEŞFEDİNCE AĞLADILAR Oğullarıyla işaret diliye anlaşabilen anne-baba, Eray'ın duyabildiğini O beş günlükken keşfetmişler. Ertuğrul Bey, izlediği maçta atılan golün sevinciyle bağırmaya başlayınca, Eray ağlamaya başlamış. Hemen Çiğdem Hanım'ı çağırmış, olanları anlatmış. Tencereleri vurup gürültü yapmışlar. Oğulları yine ağlamış; Eray duyabiliyor!.. Sevinç gözyaşları yanaklarından süzülmeye başlamış...
Türkiye Sakatlar Derneğ^'nin sitesinden alınmıştır.