............................
...............................................
Medya Başbakan ve hükümetin İsrail’i kınamasını, tüm dünyadan yaptırım dilemesini manşetlere taşıyor.
Zirve üstüne zirve, “sert” açıklamalar, “kararlılık” sözleri “Flaş / Son Dakika” ibareleriyle veriliyor.
Neymiş, Türkiye İsrail’i köşeye sıkıştırmış…
Neymiş, İsrail’le ilişkiler hiç eskisi gibi olmayacakmış…
Neymiş, İsrail'le yapacağımız (haberi olan var mıydı) askeri tatbikatlarımızı iptal etmişiz...
Geçiniz…
Bu oyun, balık hafızalı zihinler için birebir. Muhalif bir söz söylemek için parmak kaldıranlar, ezber bozmayan yandaş gazetelerin hedef listesine oturtuluyor.
Çok değil, sadece 3 hafta öncesine dönelim.
İslam dünyasının gözü kulağı; Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) katılım müzakerelerinde idi. İsrail yıllardır OECD’ye üye olmaya çalışıyordu ve örgütün iç mekanizması gereği, tüm üye ülkelerin yeni üye ülke katılımı sürecinde kullanabilecekleri bir veto hakları vardı. Bu bağlamda, OECD bünyesine katılacak her yeni üyenin adaylığının düşmesi için tek bir üye ülkenin veto hakkını kullanması yeterliydi.
Türkiye ne yaptı?
İsrail’in OECD’ye girmesine yeşil ışık yaktı ve veto etmedi.
Bakın; Türkiye OECD’nin halihazırda tek Müslüman ülkesi konumunda. Ve tüm İslam dünyası, İsrail’e veto verecek tek ülke olarak Türkiye’yi görüyordu.
Hayır, olmadı. İsrail OECD’nin yeni üyesi oldu.
3 hafta önce Türkiye, “gel beraber mesut olalım” diyerek OECD’ye kattığı İsrail’e, ne Gazze ambargosundan bahsetti, ne de “bak şartlarım var” dedi.
İsrail de bu ikiyüzlülüğün farkında olarak, uluslar arası konjonktürde saygınlığını artırdı. Şimdi OECD üyeliği, Gazze’ye ambargo uygulayan İsrail’e nasıl bir sermaye akışını sağlayacak, hep birlikte göreceğiz.
TBMM’de ortak deklarasyon çıkarmak için muhalefet eden AKP’lilerin tavrını da bu bağlamda değerlendirmek gerek.
Yani, neymiş?
İsrail’miş, yasak aşkımmış.
Barış Pehlivan
Odatv.com
---------------------------------------------------------
OECD Nedir, ne yapar?
OECD'nin (Organisation for Economic Co-operation and Development) ingilizce açılımıdır.OECD İktisadi İşbirliği ve Gelişme Teşkilatı.Dünyanın en büyük ekonomik işbirliği örgütü.Bir nevi think-thank kurumu.İstanbul'da da merkezi bulunan teşkilat, Ekonomik işbirliği ve ekonomik gelişim için ülkeler arasında fikir paylaşımı (istişare) ortamı oluşturmak amacını öngörüyor. Ekonomi ağırlıklı çalışmalar yapmasına karşın, milli eğitim, enerji politikaları ve sosyal politikalar gibi birçok konuda çalışmalar yapıyor. Merkezi Paris'te olan örgütün otuz üyesi var. Bunlardan biri de Türkiye.Yirmiye yakın Türk çalışıyor. Her üye ülkenin merkezde daimi temsilciliği var.1993 yılında Türk hükümetinin teknik yardım kurumu olan Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı (TİCA) ve OECD arasında yapılan görüşmeler sonucu, Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra ortaya çıkan Yeni Bağımsız Devletler ile Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinde, özel sektörü geliştirmek suretiyle, serbest piyasa ekonomisine geçişe katkıda bulunmaya yönelik kuruldu. Üyeler14 Aralık 1960 tarihinde imzalanan Paris Sözleşmesi'ne dayanılarak kurulmuştur ve savaş yıkıntıları içindeki Avrupa'nın Marshall Planı çerçevesinde yeniden yapılandırılması amacıyla 1948 yılında kurulan Avrupa Ekonomik İşbirliği Örgütü'nün (OEEC) doğrudan mirascısıdır. ABD dışişleri bakanı General Marshall, 25 Haziran 1947'de, Harvard Üniversitesi'nde yaptığı konuşmada, ülkesinin Avrupa devletlerine İkinci Dünya Savaşı sonunda yaptığı yardımı artırmayı ve uzatmayı önermişti. Ön koşul olarak, yardımdan faydalanacak ülkelerin bu yardımı ortak bir yardım ve kalkınma kurumu çerçevesinde kullanmalarını önermekteydi...................................... .................................................. ................
Örgütün tüzüğe bağlanmış amaçları şunlardır: • Finansal istikrarın eşzamanlı olarak korunduğu üye ülkelerde ve hem de özellikle gelişmekte olan ülkelerde halkın yaşam standartının iyileştirilmesi, sürekli ve dengeli ekonomik gelişim sağlayan politikaya destek ve yardım, işsizliğin ortadan kaldırılması;
• Ekonomik genişleme politikasının uyandırılması ve sosyo-ekonomik eşgüdümlü gelişmenin desteklenmesi;
• Uluslararası yükümlülüklere uygun olarak çok taraflı ve ülkeler arasında ayrım gözetmeyen dünya ticaretinin geliştirilmesine destek verilmesi.
• OECD'ye üye veya bu örgüte üyelik talebinde bulunan ülkeler, sosyo-politik ve ekonomik yaşamda, aşağıda belirtilen üç ilkeyi vazgeçilmez değerler olarak benimsemişlerdir:
• Demokrasi;
• İnsan haklarına ve yurttaş özgürlüğüne bağlılık;
• Açık pazar ekonomisi çerçevesinde istikrarlı gelişim. Bu ilkeler, aynı zamanda, yukarıda belirtilen amaçların gerçekleştirilmesine de hizmet ederler. OECD, bir taraftan bu ilkelerin üye ülkelerde güçlendirilmesine katkı sağlarken, diğer taraftan da örgüte üye olmayan ülkelerde ilkelerinin tanıtımını yapmaktadır.OECD, ülkeleri yönlendirmek için çeşitli etkileme araçları kullanır. OECD, üye ülkelerle irtibatı sağlamak ve sürekli etkileşim halinde olmak için üye ülkelerde temsilcilikler açmaktadır.Temsilcilikler, ya merkezi yönetimde yer alan üst düzey kamu kurumlarında açılmış ya da üst düzey kamu kurumlarıyla ilişkilendirilmiştir. Örneğin; OECD’nin Türkiye’deki temsilciliği Başbakanlık içinde yer almaktadır. OECD, sadece kendisine üye olan 30 ülkeyle ilişki yürütmemekte üye olmayan birçok ülkeyle de ilişkiler yürütmektedir. OECD, üyeleriyle ilişkilerinde sert yaptırımları olabilecek antlaşmalardan çok yol gösterici nitelikteki tavsiyeleri kullanmaktadır.
OECD, üye olan ve olmayan ülkelerde sürekli toplantılar, konferanslar düzenleyerek ve kamu yönetimi alanıyla ilgili ‘Focus’ adında süreli bir yayın çıkararak da kamu yönetimi alanında etkili olmaktadır.
ist.uni isletme klubu sitesinden.