O PROTOKOL İMZALANMADI
Ermenistan ile Türkiye arasında ne olduğu henüz bilinmeyen protokolün imzalandığı gün Avusturya’nın önde gelen gazetelerinin birinin manşetinde bir haber vardı. Haberin başlığı “Klaus, AB Sözleşmesinin imzalanmasını Beneş Kararnamelerine bağladı” biçimindeydi.
Burada sözü edilen Klaus Çek Cumhuriyeti Devlet Başkanı Vaclav Klaus’tan başkası değildi. Vaclav Klaus, kısaca vatandaşlarının mülkiyet haklarını korumak için Avrupa Birliği Anayasasını imzalamayız, diyordu haberde. İmzalamak için Avrupa Birliği nezdinde Çek Cumhuriyeti vatandaşlarından Beneş Kararnameleri’nden dolayı herhangi bir tazminat veya toprak talebinin olmamasının garanti altına alınmasını şart koşuyordu. Beneş Kararnamesi’ne atıfta bulunarak, Çek Cumhuriyeti aleyhinde dava açılmamasının ülkesi için garanti altına alınmasını istiyordu.
Peki nedir bu Beneş Kararnamesi?
Beneş Kararnamesi, Çek, Macar, Avusturya, Almanya arasında zaman zaman tartışma konusu olmaktadır. Yıllar önce Çek Cumhuriyeti Avrupa Birliği’ne üye olarak kabul edilmeden önce yine Beneş Kararnameleri gündeme getirilmişti. O zamanlar konuyu gündeme getiren politikacı, geçtiğimiz yıl esrarengiz bir trafik kazasında hayatını kaybeden Avrupa’nın asi çocuğu Jörg Haider olmuştu. Bir de Almanya’nın Bavyera eyaleti eski başbakanı Edmund Stobier de aynı paralelde düşünce belirtmişti. Her iki sağcı politikacı da Çek Cumhuriyeti’nin Avrupa Birliği’ne üyeliğinin şartı olarak Beneş Kararnamesi ile zarara uğrayan Alman ve Avusturyalılara tazminat ödenmesinin kabul edilmesini istiyordu. Almanya ve Avusturya’da bu konu birkaç gün gündemde kaldıktan sonra unutuldu gitti. Ya da o zamanlar Jörg Haider’in Avrupa Birliği ile olan olumsuz ilişkisinden dolayı, konu ciddiye alınmadı, es geçildi. Zira Jörg Haider Avrupa Birliği karşıtlığı düşünceleriyle ciddi bir oy patlaması yapmış ve Hıristiyan muhafazakâr sağcı Avusturya Halk Partisi ile koalisyon hükümetinde koalisyonun küçük ortağı olarak yer almıştı. Başta Fransa ve Almanya olmak üzere Avrupa Birliği Jörg Haider’in Avusturya hükümetinde bulunmasını kabullenememiş ve Avusturya’ya ciddi ekonomik yaptırımlara gitmişlerdi. Bu ilişkiden dolayı Jörg Haider’in talebi pek duyulmamış ve konuşulmamıştı.
O zaman konuşulmadı diye tekrar gündeme getirilmeyecek diye bir kuralın olmayacağını düşünmüş olacak ki, Çek Devlet Başkanı Vaclav Klaus vaktinde önlem almak için sesini yükseltmekte. Vaclav Klaus, Lizbon Anlaşmasının gelecekte vatandaşlarının mülkiyet haklarını istikrarsızlaştıracağı düşüncesini sesli bir şekilde dile getirmektedir. Vaclav Klaus’a göre İkinci Dünya Savaşı sonrasında Beneş Kararnamesi ile Çekoslovakya devleti topraklarından göç ettirilenlerin kendi ülkesindeki mahkemelerde değil de, doğrudan Avrupa Yüksek Mahkemesi’nde dava açarak, tazminat talebinde bulunacaklarına dikkat çekmiştir. Bu endişeden dolayı da Beneş Kararnamesi ile Çekoslovakya’dan göç ettirilenlerin herhangi bir tazminat talebinde bulunmamasının garantisinin Avrupa Birliği tarafından verilmesini istemektedir. Aksi takdirde Avrupa Anayasasını imzalamayacaktır.
Bilindiği gibi zamanının Çekoslovakya Başbakanı Edvard Beneş’nın adından alınan 143 kararname 1945 yılında kararlaştırılmış ve o kararnameler bir yıl sonra da Çekoslovakya Meclisi tarafından onaylamıştı. Bu kararnamelere göre Çekoslovakya’da yaşayan Alman kökenlilerin ihanetçi tutumlarından dolayı Çekoslovakya’dan göç ettirilmişlerdi. İkinci Dünya Savaşı öncesinde Çekoslovakya’da yaşayan Alman kökenliler, Çekoslovakya’da Hitler Almanyası ile işbirliği yapmış, Çekoslovakya aleyhine çalışmışlardı. Özellikle Südet Almanları (Sudetendeutschen) Beneş Kararnameleri ile sürgüne göndermişlerdi.
Ülkesinin aleyhinde düşmanla işbirliği yapanların toprak ve para taleplerine karşı Vaclav Klaus sesini yükseltirken, aynı günde İsviçre’de bir tören gerçekleşiyordu. Türkiye’nin Dışişleri Bakanı Davutoğlu, kara paranın aklama merkezi olan İsviçre’de, Irak’ta milyonlarca Iraklının ölümüne, yaralanmasına, sakat, evsiz, anasız, babasız ve kimsesiz kalmasına sebep olan Amerika’nın Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’un zorlamasıyla Ermenistan meslektaşı ile bir protokol imzaladı.
Vaclav Klaus’un ülkesinin çıkarlarını savunan onurlu davranışın manşetlerde verildiği günde Avusturya devlet televizyonunda da Türkiye manşetlerdeydi. Avusturya devlet televizyonu olan ORF’in ana haber programında Davutoğlu’nun attığı imza sonrasında olayla ilgili gösterilen film ve yapılan yorumlarda bize ve Avusturyalılara “Biz Türkler’in ne kadar da barbar, soykırımcı olduğumuzu, milyonlarca insanı nasıl katlettiğimizi” anlattılar.
odatv