Gönderen: MURAT ® webmaster Fri, Mar 30, 2001, 05:59:22
e-mail arşivimden çıkan bir yazı. Babalar, baba olmayı düşünenler ve tabii anneler de...
Bundan bir kac yil öncesine kadar çocuklari cok sevdigimiz söylenemezdi. Esimin ve benim bagimsizligimiza cok düskün olmamiz, sürekli yeni yerler görmek ve gezmek arzumuz ve kariyer beklentilerimizde bebegin bize ayak bagi olacagi düsüncesiyle cok uzun süre çocuk istemedik. Zaten esimle de Karadeniz'deki bir is gezisi sirasinda tanismis sonra isimiz dolayisiyla Türkiye'nin dört bir yanini gezerken birbirimizi daha iyi tanimis ve nihayet evlenmeye karar vermistik.
Evlilik hazirligi içinde tek bir tabak dahi almadan hem esimin hem benim bekarlik yasamimizdan kalan esyalarla uzun süre idare ettik. Elimize gecen ilk parayla da bir araba alip hurda oluncaya kadar gezmeye devam ettik.
Türkiye'yi bitirince yurt disina dadandik. Meshur seyyahlarimiz gibi çok macerali geziler yapamadik ama Avrupa'da tatil yapmanin cogu zaman ülkemizde tatil yapmak ile hemen hemen ayni paraya geldigini kesfedince de hem kış hem yaz tatillerimizi mütevazi oteller ve marketlerden alinan sandviçlerle de olsa uzun süre turlara hiç katilmadan kendi basimiza Avrupanin degisik yerlerini gezmeyle harcadik. Gezme meraki yüzünden de uzun bir süre çocuk düsünmedik. Zaman ve mekanla sinirli olmayan bir yasam tatli geliyordu ve hep böyle sürmesini bekliyorduk. Etrafimizdaki arkadaslarimizin neredeyse tamami artik çocuk sahibi olmustu ve bize de bu yönde baskilar geliyordu. Ama bir bebekle ugrasmanin zorlugunu onlarla birlikte bizde yasiyor ve onlarin eve hapsolmus hallerini, uykusuzluktan kuruyan gözlerini gördükçe iyice cocuklardan soguyorduk. Zaman zaman cocuklariyla bize geldiklerinde de o cocuklarin durmadan etrafa saldirmalari, hiçbir seyden mutlu olmamalari ve durmadan aglamalari o birkaç saati bile dayanilmaz yapiyordu.
Ta ki Fransa'nin ortalarinda bir yerlerde bir yaz tatiline varincaya kadar. Heryerinde oldugu gibi Fransa'nin o bölgesinin de saraplari ünlüydü ve gündüz gezilen satolar gece içilen saraplarla nefis bir tatil oluyordu. Döndükten sonra esimde ilk belirtiler Kanlica'dan beklenen misafirlerin gelmemesi oldu. Hatta ayni zamanda gögüsleri de sisince eyvah bir problem var deyip solugu doktorda aldik. Aklimiza hiçbirsey gelmedigi için de bu gögüsler niye sisti deyip mamografisine varana kadar herseyi yaptirdik ve doktor mamografiden sonra hamile olmayasaniz deyince aklimiz basimiza geldi.
Hemen evde bir test yaptik. Hamilelik testlerinde bayanlar bilir çubuga idrar damlatildiktan sonra 4 dakika beklemeniz gerekir. Yillar gibi geçen 4 dakikadan sonra sonra çubukta iki nokta da kipirdamadan bana bakiyorlardi.
Evet. Bu esim hamile demekti. Belki kaybolur diye çubuk elimde bir süre daha bekledim. Yaklasik 4 saat bekledikten sonra artik ikna olmustik. Tanrim! Biz ne yapmistik. İkimiz de oturdugumuz yerden kalkamiyorduk. Herkes kendi açisindan olayi degerlendirmeye basladi. Konusmadan birbirimize bakiyorduk ama kafamizda binlerce düsünce çarpisiyordu. Gözümün önünde aglayip zirlayan cocuklar dönüp duruyordu. Baba olmayi kesinlikle kendime yakistiramazken artik bütün yasantimizin bastan sona degisecegini hissediyordum. Hiçbirsey eskisi olmayacakti. Artik eskiden endiseyle seyrettigim çocuklu arkadaslarimiz gibi olacak, uzun bir süre eve tikilacak ve sinemaya gitmek dahi hayal olacakti. Erken yatip erken kalkacak heryere elimizde bir çocuk ve onun bir bavul dolusu esyalariyla gitmek zorunda kalacaktik. Elveda meyhaneler, geziler, sinemalar ve arkadaslar.
Uzun süren tereddütlerden sonra kaderimize boyun egdik ve bu durumu kabullendik ama bu seferde baska bir problem ortaya çikti. Aklimiza birsey gelmeden yaptirdigimiz mamografide vücuda verilen radyasyon acaba bebege bir zarar vermis miydi? Geç de olsa bir bebek sahibi olmaya kendimizi hazirlamisken bunun mutlulugunu yasayamadan bu sefer aklimiz acaba mamografi sirasinda birsey oldu mu sorusuna takili kalmisti. Yine uzun sürenar astirmalardan sonra son bir kez de doktorumuzun tavsiyesiyle bu konuda arastirmalar yapan bir üniversiteden randevu almaya karar verdik.
Ama ben isimin yogunlugu dolayisiyla esimle birlikte hastanaye gidemedim. Esim de devlet üniversitelerinin o yogun ortaminda bütün gün ayakta beklemek zorunda kaldi. Önceleri hafif bir bel agrisi basladi. Bir hafta sonra esimin siddetli bir kanamayla hastaneye kaldirildigini ögrendigimde hayatimin en panik anlarini yasadim. Aklimda binbir düsünceyle hastaneye kostum. Esim iyiydi ama artik hamilelik çok riskli hale gelmisti. Hastane tedavisine ragmen kanamasi kesilmedi. O günden sonra yataktan hiç kipirdiyamadi. Yemek, yıkanma dahil bütün ihtiyaçlarini yatakta karsiladi. Ev ve hastane arasinda gecen hamilelik boyunca esim cok buyuk acilar cekerek türlü ilaçlar ve tedavilerle hamileligin saglikli geçmesine çabaladi. Ama basaramadik. Doktorlarun olaganüstü gayretine ragmen 5. ayin sonunda hamilelik sona erdi. Bebegi kaybettik. Herkesin bebegiyle çiktigi hastanenin dogum servisinden beraberimizde götürebildigimiz tek sey hayal kirikligimiz ve hüznümüzdü.
Yine eskisi özgürdük ama bu özgürlük hiçbir anlam tasimiyordu. Bir sene boyunca esim hem fiziksel hemde psikolojik olarak kendisini toparlamaya çalisti. Kendisini isine verdi. Tatillerimizde yine deliler gibi gezdik. Eski yasantimiza geri dönmeye, herseyin eskisi gibi olmasina çalistik . Ama olmadi. Bebegimizi hiç unutamadik. Hep birseyler eksik kaldi. Hep acaba bu kadar tereddütlü oldugumuz için tanru bizi cezalandirdi mi diye düsündüm. Bizi en çok üzen hamilelik sonucunda belli olan gen testlerinin sonucunda bebekte hiç bir problem olmamasiydi. Mamografideki radyasyondan korkup testler için hastanede ayakta beklemenin sonucunda olusan problemlerle bebegimizi kaybetmistik oysa bebekte hiçbir problem yoktu.
Bir buçuk sene sonra bu sefer bilerek ve isteyerek cocuk sahibi olmaya karar verdik. Birincisi nasil olsa hiç beklenmedik bir anda çabucak olmustu yine öyle olmasini bekliyorduk hatta korunmayi biraktiktan sonra ertesi sabah çocuk mobilyasi bakmaya bile gittik. Ama olmadi. Karavana. Hiç gelmemesi gereken misafirler her ay düzenli olarak geldi. 7 ay ugrastik.. Benim icin keyifli geçen bir süreydi ama bir yandan da endiselenmeye baslamistim acaba bende bir sorun mu vardi. Bende bir sorun varsa ilk hamilelik nasil olmustu. ilk hamilelikte etrafa itinayla hamile birakilir diye hava atarken bana kizginlikla bakan arkadaslarimdan beter olmustum. Esime göre çok zor, bana göre çok keyifli geçen 7 ayin sonunda nihayet misafirlerden kurtulduk. Gögüsler yine sisti. Bu sefer ögrenmistik panik olmadik. Yine bize ilk hamilelikte olaganüstü yardimci olan doktorumuza kostuk. Esimin hamilelik sürecinde yasadiklari ve bana çektirdigi eziyetler tamamen ayri bir yazi konusu. Onlari sonra yazacagim.
Simdi 16 aylik olan dünya tatlisi bir kizimiz var. Kisaca Usot diyoruz. Onsuz bir saat geçirmeye dahi tahammül edemiyorum. Aksam 6'yi zor yapiyorum. Hiç oyalanmadan eve ona kosuyorum. Esimin ilk hamileliginde artik hiçbirsey eskisi gibi olmayacak diye endiselenmistim. Yanilmisiz. Artik hersey eskisi gibi.Hatta eskisinden daha güzel.Hiç uzun süre eve kapanmadik.Yine tatillerimizde deli gibi geziyoruz.Usot'u ne mi yapiyoruz onu da götürüyoruz.Yasina basmadan Avrupanin yarisini gördü. Hatta bazan iyi oluyor.Geçen yaz Usot'un sayesinde çocuklu aile sinifina girip yaz aylarinda yer bulmanin çok zor oldugu Fransa'nun sahil kasabalarindaki otellerde yer bile bulduk. Bizimle beraber geziyor.Bizimle beraber uyuyor.Biz yemek yerken oda kendi mamasini içiyor.Oda bizim gibi gezmekten acayip keyif aliyor. Ögle uykusu geldigi zaman gölgeye çekilip biz de dinleniyoruz.Çocuk sahibi olmak için teredüt edenlere sesleniyorum. Unutmayin her sey nasil yaptiginiza bagli. Çocuk asla ayak bagi degil. isterseniz onu da kendi yasantiniza uydurabilirsiniz. Etrafinizada çok kulak asmayin.
Doktoru Usot'un gelisiminden çok memnun.Bu sevgiyi arkadasinizin çocugunda yasamaniz mümkün degil.Hiç esimi aldatmadim ama onu artik kizimla aldatiyorum.Esimi uyutup uyutup kizimla alisverise çikiyorum. Artik yürümeye de basladi.Çocuk sahibi olmak için yasadigimiz bütün tereddütlerin de bos oldugunu geç de olsa ögrendim. Sadece biraz daha dikkatli davranmak yeterli.Ayrica hafta sonlari erken kalkmak hiç de fena degilmis.Elbette diger çocuklar gibi agliyor zirliyor ama eger iyi bir iletisim kurabilirseniz kaç aylik olursa olsun sizi mutlaka anliyor ve sözünüzü dinliyor.
Usot,hayir kizim,klavyemin üstüne oturamazsin, mamani burada içemezsin.Bak yazi yaziyorum. Usot kulagimi isirma kizim, dikkat mamani dökeceksin.
Dikkaaa........