“Erkek iş olsun diye öper.”
Ben demedim bunu. Televizyonda duydum, bir erkekten.
Ama ben demiş kadar olayım yani. Gövdemi siper edebilirim kolaylıkla.
Öyle işte.
Kadın illâ aşk ister, illâ ambiyans ister, illâ süslü püslü- ama içten geldiğine inandığı- sözler duymak ister.
Hayran olmak ister. Hatta bayılmak ister adamın hallerine, hareketlerine…
Öyle kolay mıdır teslimiyet?
Bir kıpırtı olmadan, o kıpırtı sizi aşklı dudaklara itmeden öpmek olur mu?
Olmaz.
Biz böyleyiz arkadaş.
Vakit lazım. Etkilenmek lazım.
Daha ötesi, aşk lazım.
Erkeklerde nasıl bir hassasiyet (!) varsa, uygun bir ortamda gördüğü, uygun bir kadınla öpüşebilir de, aşk yapabilir de. (Making love “aşk yapmak” Seviyorum işte bu gavurca tanımlamaları. Mesela bir de “wish you the best”leri var ki.. Ayrılırken söylenecek son sözün içini öyle bir dolduruyor ki, benim için başka söz yok yani. Her şeyin en iyisini diliyor işte daha ne olsun?)
Ne diyordum? Yine erkeklere sataşıyordum değil mi?
Yahu, bırakın sataşayım ne olacak yani? Bir siz varsınız, bir de biz. Yeri gelir kadınlara da sataşırım ne olacak?
Siteyi okuyanların çoğu erkekmiş de bilmem ne de…
Bir yorumcu demişti bunu. Eee? Son yazımda izin verir misin kocacığım? demiştim, erkeklere sinir olmuştum yine.
“Niye yani, niye sizden izin almak zorundaymışız” falan dedim ya hani. Bir tanesi adam gibi cevap verdi mi? Hayır. Niye böyle yaptıklarını açıkladı mı?
Bir tanesi anladı, ama yanlış anladı.
Biz onlara zaten söyleyecekmişiz gideceğimiz yeri. Onlar bostan korkuluğu muymuş? Sanki ben öyle dedim. Vallahi kendi yakıştırması. İyi de durdu hani.
Yine saptım yolumdan.
Kadınla erkeğin aşk yapmakla ilgili farklılıklarından söz ediyordum.
Erkeklerin nasıl bu kadar seçici olmadan, bodoslama bu işe dalıyor olduklarına inanasım gelmiyor doğrusu.
Nasıl yani? Daha yeni gördün ayol! Hırlı mı hırsız mı? Hasta mı, ne?
Ama libido başka bir şey tabii. Erkelerinki özellikle.
İmtiyaz sahibi onların libidosu (!)
Geçin bunları.
Biz de yok mu sanıyorsunuz? En alasından var hem de. Ama seçiyoruz. Kalbimiz atsın, bir tanıyalım, bir kanımız ısınsın.Eli yüzü temiz mi, kadir kıymet bilir mi, bizi nerede görür, anlamımız nedir onun için? Daha bir sürü detay çıkar da.
Oooo, bunlarla mı uğraşacağız dersiniz siz.
Diyedurun.
Gidin ne yapıyorsanız yapın.
Yaptığınız sizi ve diğerini bağlar.
Bize ne.?
Ben benim gibi düşünenlerle sohbet ediyorum zaten.
Benim gibi düşünmeyenler ilk akıllarına geleni döşeniyorlar şu anda yorum olarak.
Bir de benim gibi düşünmeyen kadınlar da sizinle “making love” durumundalar zaten.
Kadınlar içinde bir de aşk olsun ama aşk yapmak olmasın diyenler var biliyor musunuz?
Ben biliyorum.
Hep size mi çatacağım. İşte sıra kadına geldi.
Simdi arkadaşlarım, hemcinslerim. Birine âşıksanız, hani aşk yapmak için benim dediğim şartlarınız da mevcutsa, üstelik bunu âşık olduğunuz adama da hissettiriyorsanız niye kaçınırsınız aşk yapmaktan? Arkadaş takılalım, liseliler gibi kalbimiz pıt pıt atsın ama o
kadar. Ama liseli yaşında mısınız siz? Hele karşınızdaki adam? Yahu size âşık! Aşkın hakkını vererek yaşamak istiyor. Her şeyiyle.
Siz? Hayır, böyle kalalım.
Olmuyor işte.
Aşk dokunmak, dokunulmak ister.
Aşkı bedeninden verip, bedeninizden almak ister.
Bütün yollar buna çıkar bir kere.
Kaçamazsınız.
Er ya da geç çıkar.
(Biz geç çıkarırız, erkekler er çıksın ister )
Yok, asla derseniz, konu konuşulur konuşulur, aynı noktada düğümlenir. Sonra başa dönülür.
Ne yapmak lazım?
Hiç.
Bu türlüsü, henüz erkeğin “tamam, sen nasıl istiyorsan öyle olsun” demesiyle sonuçlanmadı şimdiye kadar. Erkek hep dedi ki, “ya aşk yapmak ve aşkım, ya hiç.”
Aşkını da aldı gitti sonra. Hiç oldu.
Peki, olmaz mıydı? Aşk yapmak olmadan âşık olmak olmaz mıydı?
Soruyorum işte.
Ben ilk aşkıma öyle bir âşıktım ki.
Bayramdan bayrama tokalaşmaktan ibaretti tensel temasımız.
Ama aşktı. Hem de en şiddetlisinden.
Şimdi en temiz, en el değmemiş, en masum aşk diye etiketledim onu.
Ne oldu? Aşk yapmadan aşk değil miydi o?
Demek ki olunca oluyormuş.
Belki şartlar belirleyici her durumda.
Ama size bir sır.
Eğer sabreder, adam gibi adam olursanız, ne istediğinizi temcit pilavı gibi kadının önüne koyup durmazsanız, kadını “kadın” gibi hissettirseniz, zamanla ikinizin de yolu aynı yola çıkacaktır.
Yolunu gözlediğiniz yola.
Er ya da geç.
Bekleyin ve görün.
Şu kadınları anlamadınız ya.
Olsun. Ben anlatıyor olacağım.
Dinleyedurun siz.
İçinizden bir “doğru” anlayan çıkarsa, bir kadın ve doğal olarak hemen akabinde siz mutlu olmuş olacaksınız.
Daha ne olsun?