ÜSTSÜZ GÜNEŞLENME HAKKIM ENGELLENEMEZ!

Karar verdim bu sene için. Kocamla birlikte biraz romantik ve biraz erotik bir tatil yapmak istiyorum. Kocamla tatili özledim. Rahat rahat öpüşüp koklaşacağım, pervasızca, uluorta sevişebileceğim bir yer olsun istedim. Kim bakıyor, ileri mi gittim? diye düşünmeyeyim. Günlerdir düşünüyorum, bunun için neresi uygundur diye. Bodrum, Kemer, Kuşadası gibi yerler kesmeyecek beni. Ucu bucağı olmayan kocaman tatil köylerinde, elimde tabakla, restorant kuyruğuna girip sonra masama gidip, tepeleme doldurduğum tabağı yemek cazip gelmedi bana. Bu tip tatillerden zevk almadığımı farkettim. Şöyle biraz daha doğayla içiçe olabileceğimiz, metrelerce yükseklikteki kaydıraklardaki çığlık atanlardan rahatsız olmayacağımız bir yer hayal ettim. Bunun için nere uygundur acep, diye araştırırken ve de önerileri dikkate alırken farkettim ki uzak bir yerdeki kumsal bana iyi gelecekti. Mykonos veya Palma De Mallorca arasında bocalarken en sonunda Mallorca da karar verdim. Şimdi hevesle gideceğim günü bekliyorum. Her ne kadar gençlerin rağbet ettiği söylense de, genç bir kadın olarak bana iyi gelecek bu tatil! Aslında bu sene özgür bir tatil istiyorum. Biraz marjinal bir tatil olsun, farklı olsun, diye umuyorum. Ama on yaşında ve annesinden daha sağduyulu, daha kuralcı bir kızla nasıl marjinal bir tatil olur açıkcası bilemiyorum. Ben yaşım ilerledikçe daha özgürleşiyorum, kuralları önemsemez hale geliyorum, kendi isteklerimi ön planda ve öncelikli tutuyorum. Ya bencilleşiyorum ya da büyüyüp kendi isteklerimi ertelemenin ya da gizlemenin önemsizliğini kavrıyorum. Kızım ise büyüdükçe annem gibi olmaya başlıyor. Beni kuralları ile sıkıştırıp, yoruyor.

Tüm bunlara rağmen Kastilya Krallığından gelip adanın bir köşesinde saklanmış bir genç bir Kastilya askeri ile Ejderha mağaralarının ürkütücü karanlığında dolaşır, ya da Aragon Krallığının savaşlardan yorgun düşmüş, genç denizci askeri ile Sierra Nevada dağlarının serin ıssızlığında yol alırız. Bu düşünce bile içimi allak bullak ediyor nedense.

Aslında kızımı almadan gidebilseydim belki istediğim bir tatili yapabilme olanağına sahip olabilirdim. Kızımı Ankara'da bırakabilsem ya da o Erdek'teyken karı-koca gizlice gidip gelseydik bu tatile çok eğlenceli ve de seksi olurdu. Ama onsuz hiç bir şeyden zevk alamayan bir anne olarak bunu yapmam mümkün değildi elbet. Ben yapsam bile babası yapmayacaktı bunu. İşte o yüzden tüm hayallerimizin ve organizasyonlarımızın içinde Doğa'da olacak elbet. Ben, yapmak istediği şeyin, yapma ya da yapamama özgürlüğü kendinden olsun diyenlerdenim. Biri buna engel olmaya çalıştığında ya da bu konuda bana nutuk atmaya çalıştığında, yapmayacağım varsa da yapıyorum. Bu konuda berbat bir kadınım, biliyorum. Şimdi benim gecelere akma planıma engel olacak, üstsüz güneşlenme fikrime şiddetle karşı çıkacak ve bunu engelleyecek. Offf. Eğer beni engelleyemeyeceğini hisseder ve üstsüz güneşlendiğimi görürse suratını asacak, ağlamaklı bir yüz ifadesi yerleştirecek gamzeli yanaklarına. İşte en kötüsü bu olacak. Çünkü bunu o kadar profesyonelce yapıyor ki, artık bundan sonra istesenizde onu yapmak içinize sinmiyor. Kısacası duygu sömürüsü yapacak ve benim tüm tatilime kendi kurallarını koyacak çaktırmadan. Bir daha offf. Kocam bile bana karışmazken –canım kocam benim- benim doğurduğum, altını temizlediğim, yedirip, yürütmeyi öğrettiğim, büyüttüğüm bebenin bana engel olması ise tahammül edilir gibi değil.

Annelerin kızlarla çekişmesi kaçınılmaz değil mi?

Farkında olmadan, belkide farkında ola ola zaman içersinde çocuklarımızın istediği gibi insanlar mı oluyoruz diye düşünüyorum bazen. Dünyanın en otoriter babasını, kırk yaşımda olmama rağmen yanında hala tedirgin oturduğum, odaya girdiğinde kalkıp telaşla yer verdiğim, bacak bacak üstüne atamadığım bir adamı bile o zamanlar kendi çapımda alt ederken ya da alt edemesem de, aslanlar gibi direniş gösterip, kayda değer mücadelemi unutmam mümkün değil. Salondaki saati gecenin 22:30'una ayarlayıp, sonra saati durdurduğumu, dışarı çıkıp, sabaha karşı gelip tekrar eski haline döndürdüğüm ve canım babamın prostatı sebebi ile her yarım saatte bir kalkıp saate bakma alışkanlığından vazgeçmeyip, henüz gecikmediğimi düşünmesi ise şimdi bana çokta komik gelmiyor. Ama o anki cüretime de şapka çıkarmam gerekiyor. Şimdi bu mevzuyu arada bir anlattıklarında utanıp yerlerin dibine geçmeyi arada bir nasılda arzuluyorum anlatamam.Öyle bir genç kızın, şimdi küçük kızından tırsması, acaba ne tepki verir diye çekinmesi, suratını asacak diye kendi isteklerinden vazgeçmesi inanılır gibi değil. On yaşında bir çocuk bana hükmetme çabalarında. Hatta bu tutumu çabadan da öte gitmekte. Hayatıma yasaklar koymakta. Dekoltemi çekiştirmekte. Etek boyumu eleştirmekte. Takılarımı kıskanmakta. Son kez offf.


Neyse ben tüm bu olanlara ve olacaklara aldırmadan şöyle güzel, unutulmaz bir tatil planları yapmaktayım. İspanya'nın en güzel adasında, en güzel denizinde denize girip son iki sene beni stresli bir kadın yapan sıkıntılı iş hayatımı unutmaya çabalayacağım. Çıplak vücudumu Mallorca'nın kumsallına bırakacağım. Ama önce planlarımda Ankara var elbette. Karneyi alır almaz, soluğu Ankara da alıyoruz. Pazar günü kahvaltıya annemdeyiz. Yine insanı delirtecek lelek kokuları ile kardeşlerim ve onların çocukları ile bir kahvaltı yapacağım. Sonra gelip biraz Erdek'e gidip, soluğu Mallorca da alacağım. İstediğim gibi yani, üstsüz güneşlenme hakkımın engellenemeyeceği bir tatili yapmaya umut ediyorum! Kırkımda kafama göre takılıp, biraz deli bir kadın olmak niyetim var. Doğa engelini aşmak ve onu alt etmek için var gücümle çalışacağım.

Mallorca dönüşü görüşmek üzere.

Demet Eşrefoğlu Vardar
Haziran 2008