• HİCAZ YANKILANIYOR OKULUMUN KORİDORLARINDA

    HİCAZ YANKILANIYOR OKULUMUN KORİDORLARINDA

    Gök boşanmış ,İstiklal’de şakırdıyor Aralık yağmuru.Bir elimde evrak çantam diğerinde şemsiyem,omzumda diğer çantam telaş içindeyim.Metrodan çıktım saate baktım...iyi iyi , daha yarım saatim var. Önce karnımı doyurayım,boğazım da ağrıyor hafiften ,sıcak bir şeyler içsem.Kızılkayalar’a beş dakika değip,caddeye atıyorum kendimi.İstiklal malum kalabalığında,ışıl ışıl ve ıslak.Okula doğru ilerlerken telefonum çalıyor,bir saçak altına kendimi atıp telefonuma ulaşıyorum.Hakkı Hocam telefonda,”Mine kapıda kaldık” diyor.Off çekiyorum.Hay allah bize çalışma odamızın kapısını açacak Mustafa beyi aramak aklıma gelmedi bugün.Neyse ki telefonu yanımda.Ohh Mustafa bey yemekteymiş,19.30 da açacak kapıları.
    Sıcak bir şeyler içmeye vaktim var hala...
    Mado’ya yerleşiyorum,üst kattan Galatasaray Lisesini rahatça görebiliyorum. Kapımızı,bahçemizi keyif içinde seyrediyorum,elimde sahlebim,sigaram... Yine bir telefon “Mine koş toparla bizi,bu koca okulda kaybolacağız bu gidişle” diyor hocam.Bilmiyor ki seneler sonra bile ben hala kayboluyorum okulda.Sahlebi kağıt bardağa koydurup okula koşuyorum,elimde şemsiye,çanta,sahlep,gözden geçirmek için çıkardığım notalar...yağmur üstümde...
    Dağıldım mı nedir?

    Koridorlarda bekleşen arkadaşlarımı görüyorum,koro arkadaşlarım.Üç haftalık dostlarım.Mustafa bey de aynı esnada içeri giriyor,neyse ki salonumuza kavuştuk. Nota sehpalarımız da alınmış bu hafta,ne güzel.Candan Başkan bir şeyimizi eksik etmiyor,sağolsun.Sürekli yokluyor bizi,bir ihtiyacımız var mı diye.

    Herkes birbiriyle kucaklaşıyor sarılıyor,geçen haftadan beri ne var ne yok öğreniliyor.Ben bu arada kantinle konuşup “çayımızı hazır eder misiniz” diye soruyorum.
    Genç arkadaşlarım bu hafta çalışacağımız notaları ayırıyor,ablalar abiler saz ekibiyle sohbette.Zeynep geçen haftalarda çalıştığımız şarkıların mp3 ünü cdlerde toplamış evde çalışalım diye bize veriyor.

    Hocamız “hadi bakalım Sultani” diye bizi içeri çağırıyor.
    Gözüm kapıda Sait yetişemedi hala.Mustafa beye not bırakıyorum,geç gelse de içeri alalım mutlaka ,eksik kalmasın diyorum.10 dakika gecikmeyle Sait de aramıza katılıyor.Oh keyfimiz yerinde. Galatarasaylı iki kardeşim sazlarıyla başka bir odada tekrar yapmaya karar veriyorlar.Alp ney üflüyor,Betül rebap çalıyor.Onlar da bizimle her hafta.

    Saz yerine geçiyor,nihaventle başlıyoruz bu hafta.Geçen haftaki şarkılardan tekrar yapıyoruz.Nota dediğime bakmayın,çok azımız nota okuyabiliyoruz ama biz şarkı söylemeyi çok seviyoruz.Sözlerine bakarak okuyoruz şarkıları,bilmediğimiz şarkılarda önce hocamız söylüyor,defalarca tekrar ediyoruz,son finalde bizi bize bırakıyor,şarkıyı iyi okumuşsak kendimizi alkışlıyoruz.

    Arada makam değiştirirken bir kanun ya da klarnet peşrevi dinliyoruz.Klarnet üstadımız Adnan hem çalıyor hem kendi eğleniyor,bazen hüzünleniyor.Kanunda Bahattin abi bilmediğimiz şarkı olursa kaş göz dudak işaretleriyle bize yardımcı oluyor.Saz da işin içinde.Hocamız da sazlarımız da bizi yetiştirme derdindeler.Bizse işin keyfindeyiz aslına bakarsanız.Begüm her nihaventte “işte tamam bununla dans edeceğim ben” diyor,ben zaten her neşeli şarkıda Trakyalı tarafım ağır basıyor,yerimde hopluyorum,hocama çaktırmadan. Oğuz abi keyifli,Sinan abi keyifli,Şimal eksik notalarının peşinde,Kartal her şarkıyı sürekli defalarca tekrarlıyor bir kenarda.

    Arada “bu şarkıyı kim solo okur” diye soruyor hocamız.Önceleri tereddütlüyüz çekiniyoruz ama sonra yavaş yavaş her çalışmada bir arkadaşımız bir şarkıyı solo okumaya başlıyor,bitince çılgınca alkışlıyoruz.Şarkıyı iyi okumuş kötü okumuş olması önemli değil o an,kendini o şarkıyı okumaya hazır hissetmesini alkışlıyoruz.

    Mola zamanı geliyor,kantinci arkadaş camda kaş göz işaretlerinde yine.”Çayınız soğumasın abla” diyor.Sohbet esnasında çay içerken bile herkes bir şeyler mırıldanıyor. Çıkacağımız konserleri konuşuyoruz,Ankara cemiyete gideriz,Paris pilavına gideriz diyoruz,gözümüz turnelerde. Bir iki telefon daha geliyor “bu hafta gelemedik ama önümüzdeki hafta katılsak olur mu” diyen arkadaşlar arıyor.Neşemiz artıyor her telefonla.Büyüyoruz koroca.Ne güzel,ne güzel...

    Son bölümde biraz hicaz var bu akşam.Tam karşımda Tevfik Fikret’in yağlıboya bir tablosu asılı.”Bak çocuklar yine okula döndü Tevfik Hocam” diyorum içimden.Hicaz dalga dalga yayılıyor okulumun koridorlarına. Karanlık koridorlarda genç kardeşler kulak kabartıyor,arada bazılarını merdiven başında yakalıyoruz,merak etmişler dinlemeye gelmişler.”Bir daha ki sefere belki de içeri bile girmeye cesaret edecekler” diyorum.Ben çağırsam belki çekinip bir daha gelmezler diye onları rahat bırakıyorum.

    Çalışma saatimiz bitiyor.
    Sarılarak “hadi gelecek hafta görüşürüz” diyoruz. Ayrılıyoruz.Ben geride kalıp yavaş yavaş etrafı topluyorum.Kocaman mermer merdivenlerden huşu içinde iniyorum.Okul müzikle dolmuş,koridorlara taşmış musikimiz.

    Aradan benim için 20 sene geçmiş ama işte bunca sene sonra bile eğitim görmeye geldiğim yer...işte yine bu okul.
    Nasıl bir şey,nasıl bir sevdadır bu ben içindeyken bile kavrayamıyorum.Dışardan bakan ise hiç anlamıyor okula bu düşkünlüğümüzü.

    Bahçede yürüyorum.

    Dilimde hüzzam...

    İçimde hüzün...

    Bahçede yağmur...

    Eve değil yatakhaneye koşasım var bu akşam...

    Mine
 
 

Bu site Lidya.Net tarafından hazırlanmış ve yayınlanmaktadır © 1998-2012. Bu sitede yayınlanan yazılar, kaynak ve yazarı belirtilmek kaydıyla kullanılabilir.
İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren AnneCocuk.com adresimizde 5651 Sayılı Kanun'un 8. Maddesine ve T.C.K' nın 125. Maddesine göre TÜM ÜYELERİMİZ yaptıkları paylaşımlardan ve yazdıkları yazılardan kendileri sorumludur.
AnneCocuk.com ile ilgili yapılacak tüm hukuksal şikayetler iletişim linkinden iletişime geçildikten sonra en geç 2 (iki) gün içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek, gereken işlemler yapılacak ve size geri dönüş yapılacaktır.