çocukluğumun kahramanları yaaa..haberin güzelliğine bakınız..babamda serisi vardı sonra taşınırken kaybetmiştik. okur okur hayaller kurardım.
şövalye olurdum ,şövalyenin sevgilisi olurdum..
entrikalar bitmezdi,sevgililer bir türlü kavuşamazlardı...
aha işte tam yaz kitapları,yayıl kumlara,al eline gün bitsin farketmeden ıstakoz ol cinsinden..
siz okumuş muydunuz?
'Pardayanlar' serisine devam
23 Ağustos, 2006 17:26:00 (TSİ)
Pardayanlar, entrika ve iyiliğin savaşını anlatıyor
Pardayanlar serisi Erko Yayıncılık tarafından her yerde kolayca okunabilecek cep kitabı formatında okuyucuya sunuluyor.
Pardayan 1890’larda doğdu ama hala ölmedi, hiçbir zaman da ölmeyecek!
Michel Zevaco’nun 100 milyonlarca satılan şaheserinin kahramanı, iyiliği, dostluğu ve onuru en üst seviyede simgeleyen Şövalye Pardayan’dır.
O, Türkan Şoray’ın Şener Şen’e İkinci Bahar dizisinde söylediği gibi “senden evvel sadece bir gerçek şövalye tanıdım: Şövalye Pardayan”.
Şövalye Pardayan, kılıcını sadece ve sadece iyilik için kullanır. Pardayan halkın, gücün ve alayın kendisidir.
Zévaco’nun dersi cumhuriyetçi, laik ve demokratik insancıllık kokuyor.
Pardayanlar’ı okumak, güzel, karmakarışık, sıçramalar, beklenmedik olaylar, kahramanlıklar ve mutluluklarla dolu bir hikâyenin zevkine tekrar kavuşmaktır.
Zévaco’nun kendisi de bize on senelik kavgaları, düelloları, gençliğindeki özgürlük adına yapılan bütün iç savaşlarda kılıç dövüşmelerini yaşatan siyah mürekkepli Pardayan’dır.
Pardayan, onurluluğun, bağımsızlığın, iyiliğin ve dostluğun en güçlü temsilcisidir.
Bu özellikleri okuyucuya da aşılar. Şövalye Pardayan okuyucuyu öylesine etkiler ki, insan yaptığı işleri ve yaşamını şövalyeliğin süzgecinden geçirmek gereksinimini duyar.
Bu olguyu Ahmet Altan bir cümlede özetlemiştir: “İnsanlar ikiye ayrılırlar. Pardayanlar’ı okuyanlar ve okumayanlar.”
Bu şövalyelik ruhunu Hıncal Uluç Sabah gazetesinde Pardayanlar hakkındaki yazısında “bugün Hıncal olduysam, aldığım şövalyelik eğitiminin rolü büyüktür. İmkanım ve gücüm olsa, bu kitapların hepsini ‘zorunlu okuma’ adıyla okullara koyardım” diyerek anlatmaktadır.
Fausta serisinin konusu:
Olaylar 1588’lerde geçiyor. Pardayan’ın babasını ve karısı Loïse’i yitirmesinin üzerinden yıllar geçmiştir.
Bu yıllar içinde Şövalye, babasının yolundan gitmiş, tam bir gezginci olarak yaşamıştır. Marie Toouchet’nin oğlu, Dük Charles d’Angoulême şu anki en iyi dostudur. IX.’uncu Charles’ın gayrimeşru oğlu olan Dük, Violetta’ya aşıktır.
Dük de Guise’in de Violetta’yı elde etmek istemesi, Guise’le evlenmek isteyen Fausta’nın planlarına uymaz. Violetta artık Fausta’nın ölüm listesindedir.
Fausta, göz kamaştırıcı bir güzelliği, olağanüstü bir zekayla birleştiren müthiş kadın! Çok zengin! Çok güçlü! Tapılacak ve nefret edilecek bir dişi!
Erkekleri parmağının ucunda oynatan, onları daha büyük güç elde etmek için kullanan, sadece Şövalye Pardayan karşısında kadınlığını hatırlayan bir mahluk! Prenses mi? Kraliçe mi? Kadın Papa mı?
şövalye olurdum ,şövalyenin sevgilisi olurdum..
entrikalar bitmezdi,sevgililer bir türlü kavuşamazlardı...
aha işte tam yaz kitapları,yayıl kumlara,al eline gün bitsin farketmeden ıstakoz ol cinsinden..

siz okumuş muydunuz?
'Pardayanlar' serisine devam
23 Ağustos, 2006 17:26:00 (TSİ)
Pardayanlar, entrika ve iyiliğin savaşını anlatıyor
Pardayanlar serisi Erko Yayıncılık tarafından her yerde kolayca okunabilecek cep kitabı formatında okuyucuya sunuluyor.
Pardayan 1890’larda doğdu ama hala ölmedi, hiçbir zaman da ölmeyecek!
Michel Zevaco’nun 100 milyonlarca satılan şaheserinin kahramanı, iyiliği, dostluğu ve onuru en üst seviyede simgeleyen Şövalye Pardayan’dır.
O, Türkan Şoray’ın Şener Şen’e İkinci Bahar dizisinde söylediği gibi “senden evvel sadece bir gerçek şövalye tanıdım: Şövalye Pardayan”.
Şövalye Pardayan, kılıcını sadece ve sadece iyilik için kullanır. Pardayan halkın, gücün ve alayın kendisidir.
Zévaco’nun dersi cumhuriyetçi, laik ve demokratik insancıllık kokuyor.
Pardayanlar’ı okumak, güzel, karmakarışık, sıçramalar, beklenmedik olaylar, kahramanlıklar ve mutluluklarla dolu bir hikâyenin zevkine tekrar kavuşmaktır.
Zévaco’nun kendisi de bize on senelik kavgaları, düelloları, gençliğindeki özgürlük adına yapılan bütün iç savaşlarda kılıç dövüşmelerini yaşatan siyah mürekkepli Pardayan’dır.
Pardayan, onurluluğun, bağımsızlığın, iyiliğin ve dostluğun en güçlü temsilcisidir.
Bu özellikleri okuyucuya da aşılar. Şövalye Pardayan okuyucuyu öylesine etkiler ki, insan yaptığı işleri ve yaşamını şövalyeliğin süzgecinden geçirmek gereksinimini duyar.
Bu olguyu Ahmet Altan bir cümlede özetlemiştir: “İnsanlar ikiye ayrılırlar. Pardayanlar’ı okuyanlar ve okumayanlar.”
Bu şövalyelik ruhunu Hıncal Uluç Sabah gazetesinde Pardayanlar hakkındaki yazısında “bugün Hıncal olduysam, aldığım şövalyelik eğitiminin rolü büyüktür. İmkanım ve gücüm olsa, bu kitapların hepsini ‘zorunlu okuma’ adıyla okullara koyardım” diyerek anlatmaktadır.
Fausta serisinin konusu:
Olaylar 1588’lerde geçiyor. Pardayan’ın babasını ve karısı Loïse’i yitirmesinin üzerinden yıllar geçmiştir.
Bu yıllar içinde Şövalye, babasının yolundan gitmiş, tam bir gezginci olarak yaşamıştır. Marie Toouchet’nin oğlu, Dük Charles d’Angoulême şu anki en iyi dostudur. IX.’uncu Charles’ın gayrimeşru oğlu olan Dük, Violetta’ya aşıktır.
Dük de Guise’in de Violetta’yı elde etmek istemesi, Guise’le evlenmek isteyen Fausta’nın planlarına uymaz. Violetta artık Fausta’nın ölüm listesindedir.
Fausta, göz kamaştırıcı bir güzelliği, olağanüstü bir zekayla birleştiren müthiş kadın! Çok zengin! Çok güçlü! Tapılacak ve nefret edilecek bir dişi!
Erkekleri parmağının ucunda oynatan, onları daha büyük güç elde etmek için kullanan, sadece Şövalye Pardayan karşısında kadınlığını hatırlayan bir mahluk! Prenses mi? Kraliçe mi? Kadın Papa mı?
Comment