KÜÇÜK İSTAVRİT ( Serdar Sıralar )
Küçük istavrit yiyecek bir şey sanıp
Hızla atıldı çapariye
Önce müthiş bir acı duydu dudağında
Gümbür gümbür oldu yüreği
Sonra hızla çekildi yukarıya
Aslında hep merak etmişti denizlerin üstünü
Neye benzerdi acep gökyüzü
Bir yanda büyük bir merak
Bir yanda ölüm korkusu
‘Dudağı yırtıklar’ denir, şanslıdır onlar
Hani görüp de gökyüzünü, insanı
Oltadan son anda kurtulanlar
Ne çare, balıkçının parmakları hoyratça kavradı onu
Küçük istavrit anladı; yolun sonu
Koca denizlere sığmazdı yüreği
Oysa şimdi yüzerken
Küçücük yeşil leğende
Cansız uzanıvermiş dostlarına
Değiyordu minik yüzgeci
İnsanlar gelip geçtiler önünden
Bir kedi yalanarak baktı gökyüzünün içinden
Yavaşça karardı dünya
Başı da dönüyordu
Son bir kez düşündü derin maviyi
Beyaz mercanı, bir de yeşil yosunu
İşte tam o anda eğilip aldım onu
Yürüdüm deniz kenarına
Bir öpücük kondurdum başına
İki damla gözyaşından ibaret
Sade bir törenle saldım denizin sularına
Bir an öylece bakakaldı
Sonra sevinçle dibe daldı
Gitti tüm kederimi söküp atarak
Teşekkürü de ihmal etmemişti
Birkaç değerli pulunu elime avuçlarıma bırakarak...
Balıkçı ve kedi şaşkın baktılar yüzüme
Sorar gibiydiler; neden yaptın bunu, niye...
‘Bir gün’ dedim ‘bulursam kendimi
Yeşil leğendeki küçük balık kadar çaresiz
Son ana kadar hep bir umudum olsun diye.’