Estetik problemlerde önemli olan; tedavilerin, o problemi çözebilecek bütün tedavi yöntemlerini bilen ve uygulamada tecrübesi olan, plastik cerrahi dalında eğitim görmüş uzman hekimler tarafından yapılmasıdır.

Örnek verecek olursak, yüzdeki yaşlılığın veya kırışıklıkların getirdiği deformasyonları tedavi edecek bir hekim hem ameliyatla tedavi yöntemlerini hem de dolgu maddelerinin enjeksiyonu gibi diğer yöntemleri uygulama ve bunların neticelerini değerlendirme konusunda tecrübe sahibi olmalıdır. Ancak bu şartlarda, hekim hastasının problemine en uygun yöntemi seçebilir ve uygulayabilir.

Mesela yüz germe ameliyatında hiçbir tecrübesi olmayan bir hekimin hastasına dolgu gibi metotlarla yardım etmeye çalışması ve neticenin hastaya sağlık yönünden olmasa bile belki de maddi açıdan zarar vermesi, aslında o hekimin her iki metodun neticesini kıyaslamadaki tecrübe eksikliğinden kaynaklanmaktadır.

Lazer ile deri soyma asla yüz germenin yerini tutamaz10 yıl evvel lazer ile yüz peeling'i yeni bir yöntem olarak gündemdeyken lazer endüstrisinin bütün kampanyaları "lazer ile yüz liftingi" sloganına dayanıyordu. Bu yöntemin yüzde gergin, sarkık olmayan, kırışıklardan arınmış, tıpkı bir bebeğinki kadar diri bir cilt dokusu ortaya çıkardığı iddia ediliyordu.
Yüz germede cerrahi tecrübesi olan biz plastik cerrahlar her ne kadar lazer ile deri soymanın yüz germenin yerini tutmayacağını, sadece destekleyici bir uygulama olabileceğini söylediysek de cerrahi tecrübesi olmayan hekimler o yıllarda ısrarla yüz germe yerine bu metodu yaygın biçimde uygulamaya devam ettiler. Ama neticelerden memnun olmayan hasta ve hekim sayısının artmasıyla birlikte, başlangıçta çok popüler olan bu yönteme ilgi azaldı.
Estetik cerrahide benim en çok önem verdiğim diğer bir konu da komplikasyonlardır. Bir hekim tedavide uygulayacağı metotların getirebileceği komplikasyonlar ve bunlarla baş etme konusunda bilgi ve tecrübe sahibi olmalıdır.
Yetiştirdiğim genç plastik cerrahlara da şöyle bir tavsiyede bulunuyorum: "Sizin neleri iyi yapabilme kabiliyetiniz olduğundan çok, ne gibi komplikasyonlarla karşılaşabilme ihtimalinizin olduğu ve hastanızın bundan ne kadar zarar görebileceği kaygısını içinizde taşıyarak hastanızı tedavi edin."

Estetik cerrahi uygulamalarında bir yöntemin komplikasyona yol açma ihtimali çok düşük olsa bile, o komplikasyon ortaya çıktığı zaman geride sonucu düzeltilemeyecek bozukluklar bırakıyorsa, o metodu uygulamaktan kesinlikle kaçınırım. Bu prensip herhangi bir ameliyat yöntemi için de, küçük doldurma işlemlerinin getirebileceği komplikasyonlar için de geçerlidir.

Hasta yöntemle ilgili bilgilendirilmeli ve karar kendisine bırakılmalıdır

Doldurma yöntemlerinin komplikasyonları deyince bu konuda size biraz detaylı bilgi vermek istiyorum.

Küçük denilen komplikasyonlar (genellikle kalıcı veya reaksiyon verici olarak kullanılan yüz dolgu maddelerinin -iple germe ve doldurma, silikon vs.-uygulamalarında karşılaşıyoruz bunlarla) aslında hasta üzerinde kalıcı deformasyonlara ve önemli psikolojik problemlere yol açabiliyor.
Bu gibi komplikasyonların oranı az görünse bile ortaya çıkan problem başlangıçta estetik yöntemlerle yok edilmek istenen şikayetlerden büyük olduğu için hastayı çok daha büyük bir mutsuzluğa itebiliyor. Yapılması gereken bu gibi komplikasyonların olasılığı ve akıbetinin hastalara anlatılması ve uygulama kararının kendisine bırakılmasıdır.

Belki de geçmişten yeteri kadar ders almadık. Yüze dolgu maddesi olarak enjekte edilen serbest silikonun ortaya çıkardığı problemleri unutmamalıyız. Başlangıçta problem küçük görünse bile, küçüçük bir iğne ile hemen ortadan kaldırılabilir zihniyeti ile yaklaşım, çok çabuk verilen kararlar, fazla miktarda ve çok yüzeysel yapılan enjeksiyon, çok sık biçimde yanlış yerlere yapılan uygulamaların telafisi mümkün olmayan kalıcı problemlere yol açtığını, ancak cerrahi müdahaleyle ve kimi zaman istenmeyen ameliyat izleri bırakarak bu maddeleri dokudan temizlemenin mümkün olabildiğini görüyoruz.

Dolgu maddelerinin sayısı çoğaldıkça komplikasyonlar da artıyor

Kalıcı dolgu maddeleri ile tedavi olan ve bundan zarar gören hastaları görmek artık muayenede günlük yaşamımızın bir parçası oldu. Bu kalıcı dolgu maddelerinin cinsi ve sayısı arttıkça yabancı cisim reaksiyonları hatta bütün yüzü kaplayan kızarma, şişme, dokunun sertleşmesi, enfeksiyon gibi komplikasyonların oranı daha da yükseldi.

Son zamanlarda kullanılmaya başlanan yeni metotlardan biri de Phosphatidylcholine denilen ve yağ embolilerinin tedavisinde kullanılan maddenin yağ depolarının eritilmesi amacı ile deri altı enjeksiyonu olarak kullanılmasıdır. Bu maddenin etkisi ve güvenilirliği hakkında yeterli araştırma neticeleri henüz yoktur ve enjeksiyon yerlerinde sorunlar sıkça görülmektedir.

Benzer bir durum titan ile kaplı meme protezleri için geçerlidir. Şimdiye kadar bu implantın güvenilirliği ve etkisi hakkında hiçbir klinik araştırma neticesi yoktur.

Sonuç olarak şunu söyleyebilirim: Bir hasta plastik cerrahi dalında eğitim görmüş uzman hekimlere başvurmadan, kolay ve çabuk verilen kararlarla, tedavi yöntemine yönelik hiçbir sorgulama ve araştırma yapmaksızın geçici diye addedilen ve henüz akıbeti belli olmayan tedavi metotlarına yönelmemelidir.

e-kolay kadın