Davetsiz misafir oldum sanırım
Davetsiz misafir oldum sanırım
ben tilkiyim, hosuma gitti
tavsanlar korksun
Ya ben hala asamı yapamadım
ben de.. gecenlerde Ginny'nin verdigi web sayfasindaki asalara baktim baktim, agzimin sulari akti soyle sapir supur.. bi tane edinmek farz oldu diye dusunuyorum..harry_potter yazdı:
Ya ben hala asamı yapamadım
Kızlar, seradan taze acur topladım, sever misiniz?
P.Sprout
nerdogan yazdı:
Kızlar, seradan taze acur topladım, sever misiniz?
P.Sprout
prof baya kaptirdi kendini.. olsaydi yerdim ne yalan soyliim..
http://www.harrypottercafe.com/forum/profiles/fredweasley-u8654.html;sa,showPosts;start,15
aa cok iyi daha once hic Turkce bir Harry potter sayfasina rastlamamistim..harry_potter yazdı:
http://www.harrypottercafe.com/forum/profiles/fredweasley-u8654.html;sa,showPosts;start,15
Yakında tüm bina başkanlarını toplayacak bir Dambuldore'a ihtiyacımız olacak
nerdogan yazdı:
Kızlar, seradan taze acur topladım, sever misiniz?
P.Sprout
Size gönderdiğim adresi tıkladığınızda başka birşey çıkıyor, verdiğim adresi tıklamadan copy yapıp adres kısmına paste ederseniz asıl göndermek istediğim yere ulaşırsınız zannediyorum.Simya'ninAnnesi yazdı:
aa cok iyi daha once hic Turkce bir Harry potter sayfasina rastlamamistim..harry_potter yazdı:
http://www.harrypottercafe.com/forum/profiles/fredweasley-u8654.html;sa,showPosts;start,15
Çünkü size gönderdiğim sayfada şunlar yazmalı idi;
BÜYÜCÜ PAZARI
Yoldaşlık üyeleri koşarak sesin geldiği yere doğru gitti. Pencerelerden biri çatlamıştı. Remus hemen pencereyi açtı. Dışarıda Voldemort, Kılkuyruk, Lucius ve Bellatrix bekliyordu. Bir kamyon da hemen yanlarındaydı. Dikkatli bakınca kamyonun yanında “Senden çocuğum olsun istiyorum, gözleri senin gibi baksın. Görenlerin içini yaksın bakışları” diye türkü çığıran Snape’i gördüler. “Ah o gözlerin var ya!” diye iç geçirdi sonra.
“Neler oluyor burada?” dedi Moody hırçın bir sesle.
“Cama taş attık” dedi Kılkuyruk sırıtarak.
“İyi de burayı nasıl görebildiniz?” dedi Mr.Weasley hayretle. “Büyünün sizin görmenizi engellemesi gerekirdi.”
“Grimmuld Meydanı 12 Numara’nın kapıcısı Kazım Efendi aslında Ölüm Yiyen’di” diye açıkladı Lucius. “Siz ondan hiç şüphelenmezken o bize yardım etti.”
“Çöpleri akşam almamasından ve sipariş alırken bana tip tip bakmasından anlamalıydım” diye söylendi Remus.
“Bırakın bunları da” diye söze başladı Voldemort. “Ölüm size çok yakın.”
Voldemort, beyzbol sopası şeklindeki asasını kaldırdı ve Remus’a yöneltti. Tam o anda bir “şak” sesi ve ardından İsmail YK’nın “şekerim benim, seni koklarım yerim” şarkısı duyuldu. Dumbledore kulağında i-pod ile cisimlenmişti. Sesi o kadar çok açmıştı ki dinlediği şarkı duyuluyordu.
“Dur bakalım Tom” dedi Dumbledore. “Yaramazlık yapmanı önlemek için geldim.”
“Hadi len” diye tersledi onu Voldemort. “Sen hala huzur evinin yolunu tutmadın mı? Kendi başına altını değiştirebilmene şaşıyorum doğrusu!”
“Şışşt Dumbledore!” diye seslendi Lucius hafif bir tebessümle. “Senin için ‘öyle böyle’ diyolar.”
“Kim diyomuş len?” dedi Dumbledore sesinde hafif bir öfkeyle.
“JK Rowling adındaki şu kadın” dedi Lucius besbelli eğlenerek.
“Godric’s Hollow’da bi söz vardır. Bilir misin?” dedi Dumbledore Lucius’un gözlerinin içine bakarak.
“Neymiş?” dedi Lucius hemen.
“İnanma JK’nın her dediğine, Dumby yine lafı kor gediğine” dedi Dumbledore. Şimdi o sırıtıyordu.
“Biz Ölüm Yiyenlerde de bir söz vardır bilir misin?” dedi Bellatrix hemen lafa karışarak.
“Söyle bakalım” dedi Dumbledore meraklı bir ifadeyle.
“DUMBLEDORE BOL BOL SIKAR PALAVRA, GÖĞSÜNE YOLLA BİR AVADA KEDAVRA!” diye haykırdı ve asasının ucundan yeşil bir ışık fırladı.
Ama Dumbledore hızlı ama zarif bir hareketle büyüden kurtuldu. Asasını doğrulttu ve hiçbir şey demeden Bellatrix’i hareketsiz bıraktı.
“Bu arada Tom” dedi ve Voldemort’a yöneldi Dumbledore. “Facebook’ta seni gördüm. Kendi resmin diye başkasının resmini koymuşsun. Arkadaşlarıma ekledim seni kabul et.”
“Seni akşam pokeliyim ben” dedi Voldemort hemen. O anda Greyback ortaya çıktı. Kamyonun arkasında saklanmıştı anlaşılan. Ağzının kenarından kırmızı bir sıvı akıyordu.
“Aaaaa!” diye haykırdı ona bakan Fleur. “Ağzında kan var!”
“Ne bağrıyosun be kadın?” dedi hırıltılı ve yüksek bir sesle Greyback. “Gelirken kahveye uğradım. İki el okey attık. Bi tavşan kanı çay içtim. Çeneme akmış biraz.”
Onun konuşmasından yararlanan Bill bir sersemletme büyüsüyle onu yere yıktı. Voldemort, Bill’e dorulttu asasını ve “Balıyoğurtav” diye haykırdı. Asasının ucundan birkaç tane bayat görünen hamsi ve Sütaş yoğurt fırladı. Yoğurdun kapağı açıldı ve balıklar yoğurda bulanıp Bill’in ağzına girdi.
Bill halsizleşti ve pencerenin arkasında yere yığıldı. Diğer yoldaşlık üyeleri pencereden ayrılıp aşağı indiler. Kapıdan dışarı çıktılar.
“Seni lanet herif” diye bağırdı Kingsley. “O kırmızı gözlerini cehenneme göndericem. Evet bunu yapıcam.”
“Hemen kapa çeneni angut!” dedi Voldemort.
“Bir zenciyle böyle konuşamazsın” dedi Kingsley hışımla. “Senin işini bitiricem ha! Seni bir sümüklü böcek gibi ezicem dostum!”
“Cüret ediyorsun ha!” dedi Voldemort kaşlarını kaldırarak.
“Ne cüret etmesi adamım. Bi ana avrat düz gitmediğim kaldı. Sen hala ‘cüret’ diyosun.” dedi Kingsley yüzünü buruşturarak.
“Fazla ileri gittin” dedi gözlerinden ateş saçarak Voldemort ama o bir şey yapamadan Dumbledore ona yolladığı büyüyle onu yere serdi.
“Dizimi kaçırıcam sizin yüzünüzden” dedi Dumbledore öfkeyle. “Hatırla Seherbaz’ın final bölümü var bu akşam.”
Voldemort kazanamayacağını anladı ve hemen cisimlendi. Lucius da onun peşinden gitti. Kılkuyruk hareketsiz bırakılmış Bellatrix’i alıp kamyonun arkasına atladı. Snape de kamyonu sürmeye başladı hemen.
“Bak gene gözüm seğiriyi” dedi Moody kaşlarını çatarak. Yerde yatan Grayback bilinçsiz halde yerden kalktı ve Michael Jackson dansı yaparak uzaklaştı.
“Neyse ben gidiyorum” dedi Dumbledore ve hemen yok oldu.
Ertesi sün Hogwarts öğrencileri, bu sene erken yapılması kararlaştırılan Hogsmade gezisi nedeniyle Hogsmade’e gitmişlerdi. Harry, Ron, Neville, Dean ve Seamus kalabalıktan uzaklaşıp Yadigar İnternet isimli internet kafeye doğru yola koyuldular.
“Seherbaz Strike oynıycaz di mi?” diye sordu Seamus.
“Tabi oğlum” dedi Ron.
“Ben, Ron, Seamus olalım. Harry’yle de Neville olsun” dedi Dean hemen.
“Biz seherbaz oluruz he” diye atıldı Harry. “Seherbazların büyüleri daha güzel. Siz Ölüm Yiyen olun.”
“Hangi bölümü oynayalım?” diyo sordu Neville.
“Poolday oynayak len!” dedi Harry. “Hem orda havuz var. Belki kız da vardır yakınlarda.” Harry anırır gibi gülmeye başladı.
“Pelerin nasıl alıyoduk ya?” diye sordu Neville.
“O-2 pelerin” dedi Ron “Oğlum sizi kafadan vurcam Avada Kedavra’yla.”
O sırada yoldaşlık üyelerinden Fleur, Tonks ve Remus evde kalıp Bill ile ilgilenirken Kingsley, Moody, Mr. ve Mrs. Weasley de büyücü pazarına gittiler. Pazara vardıklarında kalabalığın içinde ilerlemeye başladılar.
“Geeaaaal abla geeaaaal! Cüppenin kalitelisi burada geeeaaal” diye bağırıyordu bir satıcı. Başka bir yanda “Bal kabağının en hası burada. Kesmece bunlar kesmeceeeee!” diyordu bir satıcı.
“Büyücüler büyücü olalı böyle çorap görmediiieee!” diye bağıran bir satıcının önünden geçtiler. İleride tanıdık biri bir tezgahın üstüne çıkmıştı. Yakınlaşınca bunun Mundungus Fletcher olduğunu anladılar.
Mundungus bir iç çamaşırı tezgahının üstüne çıkmıştı. Cüppesinin üzerine don, sutyen ve atlet