10. Sayfa - Toplam 29 Sayfa var BirinciBirinci ... 8910111220 ... SonuncuSonuncu
Toplam 281 sonuçtan 91 ile 100 arasındakiler gösteriliyor.
  1. #91

    Re: düşündüren öyküler-yazılar-sözler

    SEDEF ÇİÇEĞİ

    Mahkeme salonunda, seksen yaşlarındaki yaşlı çiftin durumu içler acısıydı. Adam inatçı bakışlarla, suskun ninenin ağlamaktan iyice çukurlaşmış gözlerini ve bıkkın bakışlarını süzüyordu. Hakim tok sesiyle, yaşlı kadına:

    "Anlat teyze, neden boşanmak istiyorsun?"
    Yaşlı kadın, derin bir nefes çektikten sonra baş örtüsüyle ağzını aralayıp, kısılmış sesiyle konuşmaya başladı.

    "Bu herif yetti gayri, 50 yıldır bezdirdi hayattan..."
    Sonra uzunca bir sessizlik hakim oldu, mahkeme salonunda... Sessizlik, bu tür haberleri her gün manşet yapan gazetecilerden birinin flaşıyla bozuldu. Kim bilir nasıl bir manşet atacaklardı, yaşanmış 50 yılın ardından? Çok sayıda gazeteci izliyordu davayı... Kadın neler diyecekti ? Herkes, onu dinliyordu. Yaşlı kadının gözleri doldu ve devam etti:

    "Bizim bir sedef çiçeği vardı çok sevdiğim... O bilmez... 50 yıl önceydi ... O çiçeği bana verdiği çiçekler arasından kopardığım bir yaprağı tohumlamıştım, öyle büyüttüm. Yavrumuz olmadı onları yavrum bildim. Bir süre sonra çiçek kurumaya başladı. O zaman adak adadım. Her gece güneş açmadan önce, bir tas suyla sulayacağım onu diye... İyi gelirmiş derlerdi. 50 yıl oldu, bu herif bir gece kalkıp bir kerede bu çiçeği ben sulayayım demedi. Taa ki geçen geceye kadar...O gece takatim kesilmiş uyuyakalmışım... Ben, böyle bir adamla 50 yıl geçirdim. Hayatımı, umudumu, her şeyimi verdim. Ondan hiç birşey görmedim. Bir kerecik olsun, benim bildiğim görevlerden birisini yapmasını bekledim. Onsuz daha iyiyim, yemin ederim."
    Hakim yaşlı adama dönerek;

    -"Diyeceğin bir şey var mi, baba?" dedi.

    Yaşlı adam bastonla zor yürüdüğü kürsüye, o ana kadar suçlanmış olmanın utangaçlığını hissettiren yüz ifadesiyle, hakime yöneldi. Tane tane konuştu :

    -"Askerliğimi Reisicumhur köşkünde bahçıvan olarak yaptım. O bahçenin, görkemli görünümüyle büyümesi için emeklerimi verdim. Fadime'mi de orada tanıdım. Sedefleri de... Ona en güzel çiçeklerden buketler verdim. İlk evlendiğimiz günlerin birinde, boyun ağrısı nedeniyle, onu hekime götürdüm. Hekim çok uzun süre uyanmadan yatarsa; boynundaki kireç sertleşir, kötüleşir dedi. Her gece uykusunu bölüp uyansın, gezinsin dedi. Hekimi pek dinlemedi bizim hatun... Lafım geçmedi... O günlerde, tesadüf, bu çiçek kurumaya yüz tuttu. Ben ona: "Gece çiçek sularsan geçer dedim. Adak dilettim... Her gece onu uyandırdım ve onu seyrettim. O sevdiğim kadını, yavrusu bildiği çiçekleri sularken seyrettim. Her gece, o çiçek ben oldum sanki..."

    dedi adam. O yaştaki bir adamdan beklenmeyecek ifadelerle...

    "Her gece, o yattıktan sonra uyandım. Saksıdaki suyu boşalttım. Sedef, gece sulanmayı sevmez, hakim bey... Geçen gece de... Yaşlılık... Ben de uyanamadım. Uyandıramadım... Çiçek susuz kalırdı ama kadınımın boynu yine azabilirdi. Suçlandım... Sesimi çıkartamadım..."
    O anda gazeteciler dahil, mahkeme salonundaki herkes ağlıyordu...

    Sevgide cömert ama sevdiklerimizi kırmada oldukça cimri olalım…

  2. #92

    Re: düşündüren öyküler-yazılar-sözler

    handevrem yazdı:
    SEDEF ÇİÇEĞİ

    Mahkeme salonunda, seksen yaşlarındaki yaşlı çiftin durumu içler acısıydı. Adam inatçı bakışlarla, suskun ninenin ağlamaktan iyice çukurlaşmış gözlerini ve bıkkın bakışlarını süzüyordu. Hakim tok sesiyle, yaşlı kadına:

    "Anlat teyze, neden boşanmak istiyorsun?"
    Yaşlı kadın, derin bir nefes çektikten sonra baş örtüsüyle ağzını aralayıp, kısılmış sesiyle konuşmaya başladı.

    "Bu herif yetti gayri, 50 yıldır bezdirdi hayattan..."
    Sonra uzunca bir sessizlik hakim oldu, mahkeme salonunda... Sessizlik, bu tür haberleri her gün manşet yapan gazetecilerden birinin flaşıyla bozuldu. Kim bilir nasıl bir manşet atacaklardı, yaşanmış 50 yılın ardından? Çok sayıda gazeteci izliyordu davayı... Kadın neler diyecekti ? Herkes, onu dinliyordu. Yaşlı kadının gözleri doldu ve devam etti:

    "Bizim bir sedef çiçeği vardı çok sevdiğim... O bilmez... 50 yıl önceydi ... O çiçeği bana verdiği çiçekler arasından kopardığım bir yaprağı tohumlamıştım, öyle büyüttüm. Yavrumuz olmadı onları yavrum bildim. Bir süre sonra çiçek kurumaya başladı. O zaman adak adadım. Her gece güneş açmadan önce, bir tas suyla sulayacağım onu diye... İyi gelirmiş derlerdi. 50 yıl oldu, bu herif bir gece kalkıp bir kerede bu çiçeği ben sulayayım demedi. Taa ki geçen geceye kadar...O gece takatim kesilmiş uyuyakalmışım... Ben, böyle bir adamla 50 yıl geçirdim. Hayatımı, umudumu, her şeyimi verdim. Ondan hiç birşey görmedim. Bir kerecik olsun, benim bildiğim görevlerden birisini yapmasını bekledim. Onsuz daha iyiyim, yemin ederim."
    Hakim yaşlı adama dönerek;

    -"Diyeceğin bir şey var mi, baba?" dedi.

    Yaşlı adam bastonla zor yürüdüğü kürsüye, o ana kadar suçlanmış olmanın utangaçlığını hissettiren yüz ifadesiyle, hakime yöneldi. Tane tane konuştu :

    -"Askerliğimi Reisicumhur köşkünde bahçıvan olarak yaptım. O bahçenin, görkemli görünümüyle büyümesi için emeklerimi verdim. Fadime'mi de orada tanıdım. Sedefleri de... Ona en güzel çiçeklerden buketler verdim. İlk evlendiğimiz günlerin birinde, boyun ağrısı nedeniyle, onu hekime götürdüm. Hekim çok uzun süre uyanmadan yatarsa; boynundaki kireç sertleşir, kötüleşir dedi. Her gece uykusunu bölüp uyansın, gezinsin dedi. Hekimi pek dinlemedi bizim hatun... Lafım geçmedi... O günlerde, tesadüf, bu çiçek kurumaya yüz tuttu. Ben ona: "Gece çiçek sularsan geçer dedim. Adak dilettim... Her gece onu uyandırdım ve onu seyrettim. O sevdiğim kadını, yavrusu bildiği çiçekleri sularken seyrettim. Her gece, o çiçek ben oldum sanki..."

    dedi adam. O yaştaki bir adamdan beklenmeyecek ifadelerle...

    "Her gece, o yattıktan sonra uyandım. Saksıdaki suyu boşalttım. Sedef, gece sulanmayı sevmez, hakim bey... Geçen gece de... Yaşlılık... Ben de uyanamadım. Uyandıramadım... Çiçek susuz kalırdı ama kadınımın boynu yine azabilirdi. Suçlandım... Sesimi çıkartamadım..."
    O anda gazeteciler dahil, mahkeme salonundaki herkes ağlıyordu...

    Sevgide cömert ama sevdiklerimizi kırmada oldukça cimri olalım…
    ne çok sevilmiş bu nine

    ne mutlu gönülden sevenlere & gönülden sevilenlere

    teşekkürler paylaşımın için..

  3. #93

    Re: düşündüren öyküler-yazılar-sözler

    rica ederim

  4. #94

    Re: düşündüren öyküler-yazılar-sözler

    ESKİDEN


    Çember çevrilir,

    Su musluktan içilir,

    Ağaçlara tırmanılırdı.

    Bebekler bezden, silahlar tahtadan,

    Resimler kömür karasından yapılırdı.

    Kızlara ninelerinin, erkeklere dedelerinin

    İsimleri konulur

    Saatli maarif okunurdu

    Komşuda pişen, bize de düşer

    Bizde pişen komşuya düşerdi

    Geceler ayaz, sokaklar karanlık,

    Yıldızlar parlak olurdu

    Turşu, salça, mantı evde yapılır

    Karpuz kuyuda soğutulurdu

    Erik ağacının çiçeği pencere camımıza yaslanır

    Güz yaprakları bahçemize düşerdi

    Kardan adam yapılır, evlerde soba yakılır

    Kış gecelerinde masal anlatılırdı

    Merdiven çıkılır, aidat ödenmez, yönetici seçilmezdi

    Evler badanalı, sokaklar lambasız

    Mahalleler bekçili olurdu

    Ajans radyodan dinlenir

    Çizgili roman okunur

    Defterlere kenar süsü yapılırdı

    Hayat, arkası yarın gibiydi

    Kesintisizdi

    Her gün yaşanacak bir şey vardı

    Herkes kendi düşünü kurar

    Kendi hayatını oynardı

    Şimdi

    Hayat tek perdelik bir oyun

    Stand-up bir yalnızlık gibi

    Şimdi

    Herkes

    Yoğun

    Yorgun

    Ve

    Tek başına


    Can DÜNDAR

  5. #95

    Re: düşündüren öyküler-yazılar-sözler

    *Bob Hope: Bankalar, paraya ihtiyacınız olmadığını kanıtladığınızda size borç veren kurumlardır.

    *W. Somerset Maugham: Emin olduğum tek bir şey varsa, o da insanın emin olabileceği çok az şey olduğudur.


    *Konfüçyüs: Asıl bilgi, insanın cehaletinin sınırlarını tanımasında yatar.

  6. #96

    Re: düşündüren öyküler-yazılar-sözler


  7. #97

    Re: düşündüren öyküler-yazılar-sözler

    handevrem yazdı:
    ESKİDEN


    Çember çevrilir,

    Su musluktan içilir,

    Ağaçlara tırmanılırdı.

    Bebekler bezden, silahlar tahtadan,

    Resimler kömür karasından yapılırdı.

    Kızlara ninelerinin, erkeklere dedelerinin

    İsimleri konulur

    Saatli maarif okunurdu

    Komşuda pişen, bize de düşer

    Bizde pişen komşuya düşerdi

    Geceler ayaz, sokaklar karanlık,

    Yıldızlar parlak olurdu

    Turşu, salça, mantı evde yapılır

    Karpuz kuyuda soğutulurdu

    Erik ağacının çiçeği pencere camımıza yaslanır

    Güz yaprakları bahçemize düşerdi

    Kardan adam yapılır, evlerde soba yakılır

    Kış gecelerinde masal anlatılırdı

    Merdiven çıkılır, aidat ödenmez, yönetici seçilmezdi

    Evler badanalı, sokaklar lambasız

    Mahalleler bekçili olurdu

    Ajans radyodan dinlenir

    Çizgili roman okunur

    Defterlere kenar süsü yapılırdı

    Hayat, arkası yarın gibiydi

    Kesintisizdi

    Her gün yaşanacak bir şey vardı

    Herkes kendi düşünü kurar

    Kendi hayatını oynardı

    Şimdi

    Hayat tek perdelik bir oyun

    Stand-up bir yalnızlık gibi

    Şimdi

    Herkes

    Yoğun

    Yorgun

    Ve

    Tek başına


    Can DÜNDAR
    çok güzel .taaa içime kadar işledi bu yazılanlar.

  8. #98

    Re: düşündüren öyküler-yazılar-sözler

    ben bazılarına yetişemedim ama beni de etkiledi ...
    shelale yazdı:
    handevrem yazdı:
    ESKİDEN


    Çember çevrilir,

    Su musluktan içilir,

    .................Şimdi

    Hayat tek perdelik bir oyun

    Stand-up bir yalnızlık gibi

    Şimdi

    Herkes

    Yoğun

    Yorgun

    Ve

    Tek başına


    Can DÜNDAR
    çok güzel .taaa içime kadar işledi bu yazılanlar.

  9. #99
    Üyelik Tarihi
    13 Haziran 2006
    Bulunduğu Yer
    İSTANBUL-B.Çekmece- Tepecik
    Mesaj
    244

    Re: düşündüren öyküler-yazılar-sözler

    BU ÖYKÜYÜ DAHA ÖNCEDE OKUMUŞTUM.BENİ COK ETKİLEDİ VE DÜŞÜNMÜŞTÜM ACABA BENİM
    EŞİMDE BENİM İÇİN AYNISINI YAPARMIYDI ?


    PEK SANMIYORUM.RAHATINA ÇOK DÜŞKÜNDÜR.

  10. #100

    Re: düşündüren öyküler-yazılar-sözler

    Yaptığınız işe imzanızı atın

    Barbara süpermarket çalışanlarına hitap ettikten yaklaşık üç ay sonra bir akşam üstü telefonu çaldı. Arayan kişi adının Johny olduğunu ve marketlerden birinde kasada müşterilerin torbalarını doldurmalarına yardım ettiğini söyledi. Ayrıca Down sendromu olduğunu belirtti ve "Barbara, anlattıkların hoşuma gitti!" dedi.
    Johny, konuşma yaptığı günün gecesi eve gittiğinde babasından kendisine bilgisayar kullanmayı öğretmesini istemişti. Bilgisayarda, babasıyla birlikte üç sütunlu bir tablo yaptılar. Şimdi her akşam eve gittiğinde bir "günün sözü" buluyor. Bulamadığı zaman da bir tane "uyduruyor!" Sonra bu sözü bilgisayarda yazıyor, bir kaç tane çıktı alıyor, onları kesiyor ve her birinin arkasına ismini yazıyor. Ertesi gün müşterilerin torbalarını "zevkle" doldururken, her birinin torbasına günün sözünden bir tane koyuyor ve böylece yaptığı işe içten, eğlenceli ve yaratıcı bir biçimde imzasını atıyor.
    Bu konuşmadan bir ay sonra marketin müdürü beni aradı. "Barbara bugün olanlara inanamayacaksın" dedi. Sabah markete gittiğimde Johny'nin kasasının önündeki kuyruk diğerlerinin üç katıydı! Bağıra çağıra etrafa emirler yağdırmaya başladım: 'Daha fazla kasa açın. İnsanları buradan daha çabuk çıkarın!' Ama müşteriler 'Hayır. Biz Johny'nin kasasında beklemek istiyoruz. Günün sözlerinden almak istiyoruz!' dediler. Müdürün söylediğine göre bir kadın müşteri onun yanına kadar gelmiş ve "Eskiden markete haftada bir gelirdim, ama şimdi buradan her geçişimde uğruyorum, çünkü günün sözlerinden almak istiyorum" demişti. Son olarak müdür bana "Marketteki en önemli kişi kim biliyor musun?" Diye sordu. Elbette Johny'di.
    Aradan üç ay geçti ve marketin müdürü beni yeniden aradı. "Sen ve Johny marketimizde büyük bir değişim yarattınız" dedi. "Şimdi çiçek bölümündeki bütün sapı kırık çiçekleri ve kullanılmayan yaka çiçeği buketlerini yaşı geçkin kadınların ya da küçük kızların yakalarına iliştiriyorlar. Et paketleme bölümündeki bir elemanımız Snoppy seviyormuş ve 50.000 tane Snoppy çıkartması getirmiş. Her et paketinin üzerine bir çıkartma yapıştırıyor. Hem biz, hem de müşterilerimiz çok eğleniyoruz . "Eğer sizden sokakları süpürmeniz istenirse, Michelangelo'nun resim yaptığı, Bethooven'in beste yaptığı veya Shakspeare'in şiir yazdığı gibi süpürün. O kadar güzel süpürün ki gökteki ve yerdeki herkes ,durup "Burada işini çok iyi yapan büyük bir çöpçü yaşıyormuş " desin.


Benzer Konular

  1. düşündüren iddia
    Konuyu Açan: Alma-Alma, Forum: Genel Forum.
    Cevap: 8
    Son Mesaj: 23 Haziran 2010, 10:58
  2. bir öğretmenin düşündüren mektubu...
    Konuyu Açan: nalan-alperen, Forum: Genel Forum.
    Cevap: 20
    Son Mesaj: 18 Eylül 2007, 13:02
  3. BUNLAR DA DÜŞÜNDÜREN GÖRÜNTÜLER
    Konuyu Açan: Alma-Alma, Forum: Genel Forum.
    Cevap: 16
    Son Mesaj: 06 Eylül 2006, 09:07
  4. ben geldimmmmmmm.....düşündüren çizgilerleee....
    Konuyu Açan: sudeda, Forum: Geyik.
    Cevap: 21
    Son Mesaj: 11 Ağustos 2006, 08:47
  5. DÜŞÜNDÜREN ŞİİR
    Konuyu Açan: Bizanslı, Forum: Genel Forum.
    Cevap: 6
    Son Mesaj: 02 Ocak 2004, 15:41

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Dosya Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •  
 
 

Bu site Lidya.Net tarafından hazırlanmış ve yayınlanmaktadır © 1998-2012. Bu sitede yayınlanan yazılar, kaynak ve yazarı belirtilmek kaydıyla kullanılabilir.
İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren AnneCocuk.com adresimizde 5651 Sayılı Kanun'un 8. Maddesine ve T.C.K' nın 125. Maddesine göre TÜM ÜYELERİMİZ yaptıkları paylaşımlardan ve yazdıkları yazılardan kendileri sorumludur.
AnneCocuk.com ile ilgili yapılacak tüm hukuksal şikayetler iletişim linkinden iletişime geçildikten sonra en geç 2 (iki) gün içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek, gereken işlemler yapılacak ve size geri dönüş yapılacaktır.