Oldum olası,din ile siyasetin,din ile ticaretin iç içe geçmesine bir anlam verememişimdir.
Dininin gereklerini yerine getirerek yaşayan veya yaşamak isteyen bir insanı,bir siyasetçi veya tüccar olarak düşünemiyorum.
Çünkü bana göre,siyaset de,ticaret de;bırakın dindar olmayı,birazcık dürüst,ilkeli,edepli,namuslu insanların yapacağı iş değil.(Tabi bu söylediğim günümüz koşulları için geçerli.)
İçine bir girdiniz mi;ne ilke kalıyor,ne etik,nede dürüstlük.
Oyunu kuralına göre oynamaya kalktığınızda,bu değerlerin hepsi erezyona uğruyor.
Kuralına göre oynamasanız;bu sefer de,o camia sizi kabul etmiyor.
Siyaset sahnesinden de,acımasız kapitalist ekonomik düzenden de silinip gidiyorsunuz.
Yani bu devirde,ilkeli siyaset yapmak ta,dürüst ticaret yapmak ta çok zor.
O yüzden,dindar olduğunu söyleyen,dini her fırsatta ön plana çıkartan siyasetçilere de,tüccarlara da hiç güvenmemişimdir.
Bu ülkede,orta ölçekli ticaret yapan insanlarımızın neredeyse yüz de doksanının dini kimliği ön plandadır.
Şu ya da bu şekilde bir tarikat bağlantısı vardır.
Hatta o hale gelmiştir ki;ticaret yapmak ve başarılı olmak istiyorsan,bir bağlantın,referansın mutlaka olmalıdır.
Yoksa kolay kolay ekmek yedirmezler sana.
Piyasa böyle oluşmuştur.
Peki ticaret de bu insanlar ne kadar dürüsttür?
Normal şartlar altında,baktığınızda,bu insanların çok dürüst olmaları gerekir.
Öyle değil mi?
Çünkü bütün dinlerde,felsefe ve öğreti;dürüst insan olmak üzerine kurulmuştur.
Din bunu emreder.
Dürüst insan olacaksın.
Kul hakkı yemeyeceksin.
Fırsatçılık yapmayacaksın.
Bu kapitalist düzende mümkünmüdür bunlar?
Gerçi hiçbir dini kitapta,ticaret üzerine söylenmiş bir ayet,emir vs. olduğunu duymadım.(varsa da bilmiyorum.bilen arkadaş varsa ve yazarsa öğrenmiş olurum)
Yaw bu da bir tuhaf durum.
Düşünsenize,yaşantımızın neredeyse tüm alanını şartlar,kurallar,ayetler,emirler vs.ile çerçeve altına almış bu kutsal kitaplarda,neden ticaret ile ilgili bir düzenleme yoktur?
Yani mesela diyebilirdi ki;”malınızı yüzde ondan daha fazla bir kar ile satmayınız”
Yok böyle bir şey.
Neden?
Nedenini bilmiyorum.
(Aslında biliyorum.Ama bende kalsın)
Ama ne kadar tüccar varsa yüzde doksanının dini kimlikleri ile iş yaptığını biliyorum.
Galiba din de,kısıtlama olmayan tek konu bu olsa gerek ki;bütün dini kimliği ile ön plana çıkan insanlarımız ticaret yapmayı pek seviyor.
Para tatlı tabi.
Aynı konu siyaset için de geçerli.
Hangi milletvekili;eş,dost,yakını için torpil yapmıyor?
Hepsi yapıyor.
E nerde kaldı kul hakkı?
Hak getire.
İşte o nedenledir ki;bir siyasetçi veya tüccar,çok fazla dini kimliğini ön plana çıkartıyorsa;uzak duracaksın.
Bu belki benim önyargım.
Ama ben böyle bakıyorum konuya.
Tabi istisnaların da her zaman olduğunu belirtmek lazım.
Bunu niye yazdım şimdi gecenin bir yarısı.
Bir haber okudum.
Ülkemizdeki bir bankanın büyük bir hissesini satın alan yunan bankasının ortaklarından birisi de,yunan ortodoks kilisesi imiş.
Vay be.
Hadi bizde tüzel kişiler ticaret sahnesinde.
Senin dini bir kurum olarak ne işin var be kardeşim ticaretin göbeğinde?
Nedir amacın?
Parayı ne yapacaksın?
Bana pek bir tuhaf geldi de.
Şimdi konu ile ilgili pek çok yorum yapılabilir.
Pek çok açıklayıcı neden bulunabilir.
Ama bu cevaplar,ülkemizde de,dünyada da;"din-siyaset-ticaret üçgeni bir kurum olarak vardır" gerçeğini değiştirmeyecektir.
Dünyayı bu üçgen yönetiyor.
Pardon bazen de;kadın.