Yurt Icindekilerin Gozuyle Yurt Disi

[PENGUIN]

ben, RR ve Dylan kendi kategorimizi kendimiz yarattik

[didemizgi]

Ne yazık ki sadce Avrupa kıtası sınırları içerisinde kalmışım.Çocuklar doğmadan bir Hindistan,Peru,Arjantin,Uzak Doğu yapamamışız yani. Artık oralara gitmek için çocukların biraz daha büyümelerini bekleyeceğiz mecburen. Gitmişken onlara da kültür gezisi olsun.

Gittiğim ülkelerden edindiğim izlenimler ;

Londra : İstanbul gibi. Diğer Avrupa şehirlerinin uyuzluğu yok (en azından şehir merkezinde).Müzik,kitap,tiyatro,dünya yemekleri,publar vs...Hareketli,eğlenceli,dolu dolu zaman geçirilebilecek bir şehir.

Paris & Lyon&Nice; tipik Fransız kentleri.En çok semt pazarlarını ve sokak sanatçılarını severim.Birilerinin dediği gibi Fransa, Fransızlar olmasa yaşanacak bir ülke.Şarap,güzel yemekler, sokak cafeleri, şehrin her yanında pıtırak gibi yemyeliş parklar ve huzur...

Nice yakınlarında ,adını unuttuğum ve tesadüfen oranın bir yerlisinden aldığımız tavsiye ile gittiğimiz , tepelerin üzerinde bir yerde, taş evlerin olduğu ,ortaçağdan günümüze kadar bozulmadan gelen müthiş otantik bir köyde ,açık havada ,vadiye karşı gün batımında yediğimiz akşam yemeği gezinin en hoş vakit geçirdiğimiz anlarından biriydi. (ah bir de isimleri aklımda tutabilsem- merak eden olursa eşimden sorarım, bu tür konularda inanılmaz bir hafızası vardır zira).

Cannes & Monaco: Zenginlik, lüks villalar,pahalı mağazalar. Doğa güzel, manzara nefis… Parası olan için dolce vita bir hayat yani…Monaco dediğim yarısı(abarttım biraz) deniz doldurularak sıkıştırılmış ufacık bir ülke.Yüksekçe bir tepeden bakıldığında bir tarafta Fransa sınırı diğer tarafta İtalya sınırı görülüyor. Sınır geçişlerinde hiçbir kontrol vs. yok, elini kolunu sallayarak bir ülkeden diğerine geçiyorsun. İtalya’ya geçer geçmez farklı bir ülkeye geldiğini anlıyorsun zaten. Yollar, evlerin kalitesi hızla düşmekle kalmıyor,sessiz sakin bir ülkeden hop diye gürültücü, vır vır konuşan İtalyan’ların kucağına düşüveriyorsun. İtalya sınırındaki ilk büyük yerleşim San Remo’ya ait (hani müzik festivallarinin yapıldığı şehir).

Lizbon & Lacoste :Tipik Akdenizliler.Lizbon hareketli bir şehir.Denizciliği ve deniz ticareti ile ünlü bir şehir ama nedense denize sırtı dönük bir yaşam var, neden öyle çözebilmiş değilim.Çok zengin bir halk değiller,giyinişlerinden ve yaşayış tarzlarından bunu anlamak mümkün.Bize çok benziyorlar, sıcakkanlılar. Ufak bir sokak arası restaurantında geçirdiğimiz sıcak sohbetli akşam yemeğini unutamam. Bize zorla kahve ve yerel liköründen ikram edip sonra da hesap extresine de eklemeyi unutmayan retaurant sahibinin son hareketi eksi puandır gerçi.

Lacoste, nasıl desem bizdeki Kaş'ı andıran küçük ve bol yerli turist çeken okyanusa karşı küçük bir sahil kasabası.Yaşlı bir pansiyoner madamın evinde kalmıştık.Tek kelime yabancı dil bilmiyordu. Eşim Portekizce deki kelimelerin Fransızca çağrışımlarından yola çıkarak az buçuk anlaşabildi.Ama en güzeli madamla benim anlaşma biçimimizdi:her ikimiz de kendi anadilimizle karşılıklı muhabbet edebiliyorduk.

Malta: Vildan'ın dediği gibi hakkaten gereksiz.Osmanlıların kuşatması dışında başka da bir tarihleri yok galiba,bir de aşırı dindarlar.Genelde tek katlı evlerde yaşıyorlar ve hemen her evin önünde Meryem Ana ya da çarmıha gerilmiş İsa figürleri var.Yeme içme desen yok,taze meyve bulmak bile mucize. Topraklarında doğru dürüst bir şey yetişmiyor, her şey Avrupa’dan geliyor.Oğluma hamileyken gitmiştim, bir limon bulmak için yürüdüğüm yolları ben bilirim.Yanlız eğitim düzeyleri oldukça iyi,çok düzgün İngilizce konuşuyorlar. Küçük ve sıkıcı bir ada devleti.

Madrid-Barcelona :Sevdim ben İspanyolları.Onlara da tipik Akdenizli diyebiliriz.Yalnız çalışmayı pek sevmiyorlar, her hallerinden belli. Açık bir dükkan bulup da alış-veriş yapamamıştık bir türlü(meşhur siestaları), garsonları dünyanın en yavaş hizmetini veriyorlar.Barcelona'nın eski şehir denilen kısmı Paris'i çok andırıyor. Gerçi Avrupa şehirlerinin hepsi birbirini andırıyor ya.Denize dönük şehirleri severim ben.O yüzden Barcelona'yı da sevdim. Kahve içmek çok ucuz ,duble espressoları 1-2 milyona içip, bütün gün cin gibi gezebilirsiniz. Madrid de kendine has güzel bir şehir. İspanyolların en ilginç özelliği akşam yemeklerini saat:22-23:00 sularında yemeleri,malum öğle uykularını alıyorlar. Hafta içleri dahil gece geç saatlere kadar sokaklardalar.

Saint-Sebastian: İspanya’nın en batısı.Okyanusa karşı,yemyeşil, hayat dolu bir şehir. Çocuklarla ideal gidilebilecek yerlerden. Mutfağı ve ahçılarıyla ünlü.

Cenevre: Tipik bir Avrupa şehri. Gölün çevresi,gezi motorları, yemyeşil, düzenli, hoş,yaşanası bir şehir.

Stockholm: Şimdiye kadar gördüğüm ve en çok beğendiğim şehirlerin başında gelir.Ama oldukça pahalıdır. Bütün kent ufacık adaların üstüne kurulu, irili ufaklı onlarca kanal, onlarca marina(herkesin bir teknesi var sanıyorum). Bütün yolları, kasabaları ,köyleri her biri bir takvim yaprağına manzara olabilecek güzellikte. Her şehrin mutlaka bir kenar mahallesi ya da varoşları vardır ama buranın yok. İyi giyimli,nazik ve eğitimli insanlar. Şehrin hemen dibinde inanılmaz güzellikte ve büyüklükte bir ormanları var, doğa zaten alabildiğine cömert zaten. Denizin ve yeşilin bir arada olduğu ve insanlarının kesinlikle yaşamaktan keyif aldıkları bir yer. Yaz aylarında giderseniz hava neredeyse hiç kararmıyor, böylece ekstradan istediğiniz kadar turlayabiliyorsunuz (geç oldu,hava karardı yok,ilginç oluyor). Diğer Avrupa şehirlerinden farklı olarak gençlerin ve çocukların yoğun olduğu bir şehir. Nereyse hemen herkes iki çocuklu( devletin sağladığı imkanları saymayayım artık). Çocuklarına, gezmeye ve eğlenmeye oldukça düşkünler.

Bir çırpıda aklıma gelenler ve hafızamda kalan izlenimler bunlar…

[maximum_moment]

yurtdışına Hiç çıkmadım...ömrüm boyunca çıkacağımı da sanmıyorum..ama illa yurtiçidekilerin gözüyle derseniz

[camomile]

yalanci hani alamanyaya gitmistin?

[maximum_moment]

camomile yazdı:
yalanci hani alamanyaya gitmistin?

bana mı dedin?

[camomile]

he sana dedim,nolcak?

[maximum_moment]

camomile yazdı:
he sana dedim,nolcak?

bilmem bişeymi olcaktı

Almanyayı ben yurtdışından saymıyomki Alla Alla

[camomile]

tamam ya max senle fazla ugrastim galiba son gunlerde kabul ediyom ama suscagimin garantisini veremiyom.
Cunkum saka kaldiriyorsun,komiksin ve benim canim SIKILIYO

[maximum_moment]

camomile yazdı:
tamam ya max senle fazla ugrastim galiba son gunlerde kabul ediyom ama suscagimin garantisini veremiyom.
Cunkum saka kaldiriyorsun,komiksin ve benim canim SIKILIYO

susma sustukça sıra sana gelecek

[mine_bal]

ben yurt dışına çıkmadım ve çıkma gereğide duymuyorum açıkçası ben ülkemi seviyorum
yurt dışına sırf daha iyi hayat koşulları için giden birçok insan tanıyorum ve orada burda olduklarından daha kötü durumda olduklarınıda biliyorum