Akşam üzeri eşim aradı "yüklememiz var ben gecikeceğim biraz" dedi... Ben de "biraz" dediğinde genelde "çok" anlamına geldiği için yemek yapmadım... Ben zaten akşamları yemiyorum salata, yoğurt, meyve veya keçi sütüyle nesfit yapıyorum bana yetiyor...
Neyse, bol bol meyve vardı yıkadım, karpuz-kavunu doğradım tupperlarıma koydum, dolaba yerleştirdim... Koskoca dolapta sebze namına sadece marul, domates, havuç, salatalık, nane-maydonoz var, yani salata malzemeleri, geri kalanın hepsi meyve... Hani hesapta eşim de geç gelecek ve gece atıştıracak ya, meyve hazır olunca meyve atıştırır ya da isterse 2 dakikada salata yaparım amacı güdüyorum...
Saat 22.00 civarı tekrar aradı ve ne yemek yaptığımı sordu... Ben de bol bol meyve hazırladığımı, isterse salata da yapabileceğimi söyledim... Yanında ortağı varmış... "Neyse biz birşeyler yiyelim o zaman, ben yiyip gelirim" dedi...
Gidiş o gidiş...
Saat 01.00 civarı geldi ve alkollü... Yemek yerken lokmalar boğazlarından geçmemiş ve restaurantta da su kalmamış herhalde sıvı ihtiyaçlarını gidermişler...
Sorun çıkarmadım, surat asmadım, güle eğlene sohbet ettik... Tabi ki kısa süre sonra da uykusu gelmeye başladı...
Bu arada ben başladım sallamaya...
"Hayatım Hilton'da bu gece nefis müzik varmış, beraber gideriz diye düşünmüştüm ama sen yorgunsun ben yalnız gideceğim mecburen tühh..." dedim...
Ses çıkmadı...
Başladım bıdır bıdır konuşmaya, "Arabanın anahtarı nerde?... Kaç kadeh şarap içersem trafikte sorun çıkmaz?... Şunu mu giysem, bunu giysem vıdı vıdı vıdı"...
Tuttu elimi bırakmıyor... "Aşkım gitme, nolur, yanımda kal"...
"Hayatım 2 saate gelirim ya sen de bu arada dinlen işte"...
"Yaa ülker lütfennnn"...
"Lütfen ne??"...
"Gitmeeee"...
"Aa lütfen Hasan sen hep eşitlikten bahsetmiyor muydun, bu ne şimdi?"...
"Yaa... Ufff.. Offf..." derken uyuyakaldı...
Sabah saat 09.00, uyandırıyorum...
"Hayatım hadi kalk kahvaltı hazır..."
"Mmmm kalkıyorum... Sen ne zaman kalktın??..."
"Ya sorma müzik nefisti ben de hemen gelemedim 04.30 filandı geldiğimde, 05.00'te uyumuşumdur herhalde az önce kalkabildim ancak..."
"sen gittin mi sahiden???..."
"Eveeett"...
"Ya Ülker!"...
"E Hasan sen git dedin ya, anahtar cebimde, paran yoksa cebimden para al" dedin...
"Ben mi dedim?????????..."
"Eveett"...
"Sen ciddi misin?..."
"Allah allah yalan mı söyleyeceğim?..."
"Ya hayatım demek ki ben sarhoşmuşum, hatırlamıyorum"...
"E napim"...
Kahvaltı yaparken ben gene sallamaya başlıyorum...
"Ay iyi ki senin dediğin gibi Türkü bara gitmemişim, Hilton harikaydı, çok nezihti, hem park sorunu da yaşamadım, onlar aldılar parke ettiler, tekrar da getirdiler vıdı vıdı vıdı..."
Adam inanmakla inanmamak arasında kararsız...
Ben devam ediyorum...
"Ya inanamazsın yeni evli bir çift vardı, neymiş de balayına gelmişler, çatlaklar Adana'ya balayına mı gelinir yahu!"... (Allaam sallamaya bak... )
Adam kıvranıyor bu arada...
Bende çene devam, "Ama bir dahaki sefere daha erken gideceğim yeni bir grup gelmiş ben gitmeden önce bitmiş, onların programı 01.30'a kadarmış, hem hesapta iyi geldi, 2 kadeh beyaz şarap içtim, bir de meyve tabağı aldım vıdı vıdı..."
Adam çıldırayazdı...
En sonunda "ya tamam anlatma artık" dedi, inandı gibi ama emin de olamıyor...
Sonra kalktı, karşı kanapeye geçti uzandı... "Ülkeerrr eğer sen gece bu evden çıkıp gittiyseeen..."
"Eeeeee..."
"Been... Ölürüm yaaaa..."
"Allah Allah niye?... Sen gidiyorsun da ben ölüyor muyum???...
"Ama..."
"Aması maması yok!..."
"Tamam tamam ben biraz uyuyacağım..."
10 dakika sonra...
"Ülker... Söz bir daha gece içkili gelmeyeceğim..."
......................
Son konuşma bu... Hala uyuyor...