oscarları alan filmler vizyona girsin diye sabırsızlanıyorum
oscarları alan filmler vizyona girsin diye sabırsızlanıyorum
hoşgeldin bilgesoyak pardon bilgesolak kardeş .bilgesolak yazdı:
oscarları alan filmler vizyona girsin diye sabırsızlanıyorum
Kitap okumayı seviyorsan ,kitap forumlarına da bekleriz
Filmi bitiremedim henuz. Daha 3.saniyesinde aglamaya basladim, seyrettigim kirkinci dakikaya kadar hep agladim. Filmde agir bir ajitasyon, duygu yogunlugu yok ama başından biliyoruz ya o kiz ölüyor, o guzel aile dağılıp paramparca oluyor durmadan agladim işte
Muzikleri de cok guzel.
Sonunu getirebilir miyim bilmiyorum. Papatya cayi, sakinlestirici ilac falan icmem gerekbilir
fragmani:
http://www.youtube.com/watch?v=ht9F_CIuWdY
--------
filmi bitirdim. isterse film en iyi goruntu yonetmeni odulunu alsin, isterse kah Van Gogh kah Dali tablolari tarzi sahnelerin başarısı alkışlansın, isterse kucuk kiz en iyi oyuncu oscarini alsin kimse bana bu filmi bir daha seyrettiremez.
butun bu dediklerimin hepsi hakkıdır bu filmin ama nefesim kesildi aglamaktan. bogazima yumru oturdu.
Allah yavrularimizi boyle kotu insanlarla karşılaşmaktan korusun.
Ben begendim deyip gecermişim
Bu sene ahd ettim. Oscar torenlerinden once tum Oscara aday belli basli filmleri seyrettim. (Precious haric: ensest iliskisi, oz babadan dogan 2 cocuk, taciz edilen obez kiz falan benim kalbim dayanmazdi).
Hurt Locker'i dun torenler başlamadan evvel seyredip bitirdim.
Bence en iyi erkek oyunucu odulunu almaliydi en iyi film yerine. Avatar sinema dalina yeni bir anlatim teknigi getiriyordu ki takdire şayan; Hurt Locker da bir kadin yonetmen gozunden Irak-Amerikan savasini; gerceklik duygusunun, hakli haksiz duygusunun nasil kayboldugunu anlatiyor.
Biraz belgesel gibi anlatilmis ve Avatar'in aksine son derece dusuk bir butceyle cekilmis. Ama insanin icine isliyor. Kotu film diyemem ama yenilikci degil. Pozitif ayrimcilk olmus sanirim.
Neyse sabaha kadar da toreni seyrettim ohh rahatladim
Biz töreni şimdi izliyoruz ama öncesinde senin yaptıklarını yapmadığımız için aynı oranda anlamlı olmuyor...blueblue yazdı:
Bu sene ahd ettim. Oscar torenlerinden once tum Oscara aday belli basli filmleri seyrettim. (Precious haric: ensest iliskisi, oz babadan dogan 2 cocuk, taciz edilen obez kiz falan benim kalbim dayanmazdi).
Hurt Locker'i dun torenler başlamadan evvel seyredip bitirdim.
Bence en iyi erkek oyunucu odulunu almaliydi en iyi film yerine. Avatar sinema dalina yeni bir anlatim teknigi getiriyordu ki takdire şayan; Hurt Locker da bir kadin yonetmen gozunden Irak-Amerikan savasini; gerceklik duygusunun, hakli haksiz duygusunun nasil kayboldugunu anlatiyor.
Biraz belgesel gibi anlatilmis ve Avatar'in aksine son derece dusuk bir butceyle cekilmis. Ama insanin icine isliyor. Kotu film diyemem ama yenilikci degil. Pozitif ayrimcilk olmus sanirim.
Neyse sabaha kadar da toreni seyrettim ohh rahatladim
Ben de izlemişimAnci yazdı:
Gece 2'de seyretmeye başladım ,şöyle bir bakacaktım güya .Saat 4 idi bittiğinde
Sonlara doğru biraz sıkıldım ama fena değildi işte .
26 Şubat'ta vizyona giriyormuş. Önceden seyretmek hoş oldu
Gösterim Tarihi: 26 Şubat 2010 (Türkiye)
Yapım: 2009 ~ ABD , İngiltere , YeniZelanda
Tür: Dram , Fantastik , Gerilim , Korku
Yönetmen: Peter Jackson
Senaryo (Kitap): Alice Sebold
Görüntü Yönetmeni: Andrew Lesnie
Görüntü Yönetmeni: Brian Eno
Dağıtım: UIP Filmcilik
Süre: 2 saat 19 dk
Oyuncular: Mark Wahlberg , Rachel Weisz , Susan Sarandon , Saoirse Ronan , Stanley Tucci
Filmin Konusu:Alice Sebold‘un 2002 tarihli aynı adlı romanından uyarlanan The Lovely Bones filminin yönetmen koltuğunda Peter Jackson‘ı görüyoruz. Başrolleri Saoirse Ronan, Mark Wahlberg, Rachel Weisz ve Susan Sarandon paylaşıyor.
Filmin konusu : 14 yaşında bir cinayete kurban giden Susie Salmon cennete gitmiştir. Bu yeni evinden yaşayanların dünyasını izlemektedir. Ölümünden sonra Susie aşağıda onsuz sürüp giden yaşamı, okul arkadaşlarının kendisinin kayboluşuyla ilgili yorumlarını, ailesinin umutlarını yitirmemeye çalışarak sevgili kızlarının canlı bulunması umuduna sarılmasını izlerken, bir taraftan da sapık katilinin cinayetten kalan izleri ve ipuçlarını yok etmeye çalışmasını takip eder. Cennetteki yaşama alışmaya çalışan ve burada birbirinden ilginç karakterlerle karşılaşan Susie yaşayanların dünyasına ait anılarını unutamaz. Küçük kız giderek iki dünya arasında kalmaya başlar.
Ben nasil hisli hisli agladigimi anlatmisim sen sıkıldıgını duygusuz şey nolcekkkkk zaten sen korku filmlerinde de korkmuyordun....Anci yazdı:
Ben de izlemişimAnci yazdı:
Gece 2'de seyretmeye başladım ,şöyle bir bakacaktım güya .Saat 4 idi bittiğinde
Sonlara doğru biraz sıkıldım ama fena değildi işte .
26 Şubat'ta vizyona giriyormuş. Önceden seyretmek hoş oldu
aa oscar torenlerinde paranormal aktivity'nin cok hos bir parodisini yapmislardi
A izledim o kısmı .Tıpkı bunlara güldüğüm gibi ,filmde de güldüm valla. Biliyorum tuhafım ben amannn Çok güzeldi ama bayıldım esprilerine . Steve Martin'e hastayım zatenblueblue yazdı:
Ben nasil hisli hisli agladigimi anlatmisim sen sıkıldıgını duygusuz şey nolcekkkkk zaten sen korku filmlerinde de korkmuyordun....Anci yazdı:
Ben de izlemişimAnci yazdı:
Gece 2'de seyretmeye başladım ,şöyle bir bakacaktım güya .Saat 4 idi bittiğinde
Sonlara doğru biraz sıkıldım ama fena değildi işte .
26 Şubat'ta vizyona giriyormuş. Önceden seyretmek hoş oldu
aa oscar torenlerinde paranormal aktivity'nin cok hos bir parodisini yapmislardi
Ayyy bu film vizyona girmis
Oyle sacma bir film ki film tür olarak absurt türe giriyor yani..
Amerika'nin ırak'taki beceriksizligini anlatiyor ama George Clooney, Jeff Bridges, Kevin Spacey falan hepsi sapsalak rolundeler. Colun ortasinda ortada hicbir sey yokken salakliktan arabayi vurup kaza yapmalar, pireden korkup benzin istasyonunun ortasinda beceriksiz bir operasyon yapmalar , askeri birlik gucunu arttirmak icin cicek cocuk ayinleri duzenlemeler, spiritüel deneyler, operasyondan evvel şiir okumalar karşılıklı falan Keçi esprisi de oradan geliyor. Keciler uzerinde deneyler yapiyorlar...
Yani filmin her sahnesi parodi ama ciddi gorunumlu absurt oldugu icin bir sure sonra yaa bu film ne anlatiyor, nedir bu sacmalik, ne zaman olay normalleşecek falan diye sinir icinde guluyrosunuz..
Butun bu iyi oyuncular sanki amerikan film endustrisinin yillarca onlara dayattigi kahraman, Amerikan üstün ırk falan klişeleriyle dalga gecmek icin eglencisine film cekmisler gibi. Yani youtube'da esas filmlerle dalga gecilen parodiler olur ya bu film baştan sonra klişelerle dalga gecen bir film. Ama maalesef ki hic komik degil
Bende tik başgostermisti seyrederken sinirden yani..soyleyeyim de ona gore gidip gitmemeye karar verin
Son zamanlarda seyrettiğim en iyi gerilim filmlerinden biri.
Snu da çok süpriz olmuştu.
Kesinlikle tavsiye ederim.
evdeki düşman