her ailenin kendine özgüdür evet..
fakat onların bizden çok daha rahat olduklarını gözlemlemişimdir hep.
hemen örnek vereyim
tatildeyiz, bir anne ve 3-4 yaşında bir çocuk, şezlongda uzanmışlar, anne kızına kitap okuyor.
gayet sakinler..
bizimkilerin oturup kitap okuması ya da dinlemesi ender görülen bir durum.. kanları kaynıyor minnoşların
bize bakıyorum; hele ki çocuklar kumda oynuyorlarsa;
başına güneş geçecek çocuuum..
dikkat et suya çok yaklaşmaaaa
kime diyoruuuummmm...
tabii bunlar, oturduğumuz yerden yüksek tonla çocukla iletişim kurma yöntemi
çocuk istemediğimiz bir davranışta bulununca da, yer, zaman gözetmeden çata çat kavga edip, bağırabiliyoruz
yemek saatleri..
çocukların önünde bir tabak. onlar da anne babaları gibi çatal bıçak kullanarak yiyorlar yemeklerini, sessiz, sakin..
biz, elimizde tabak, büyük ihtimal peşlerinde koşuyoruz yesinler diye.
öyle değilse, masadayız hep birlikte ama çocuğa yine biz yemek yediriyoruz. 6 yaşına kadar yedirilen çocuk var mıdır?
belki vardır, bilemedim ama yabancıların çocukları çok daha küçükten kendileri yemeye başlıyorlar.
anneler her şekilde rahatlat..
geçen yıl şubat ayı çok soğuk ve karlıydı hatırlarsınız.
kuzenimin arkadaşları geldi hollanda'dan 4 günlüğüne. onlarla bir gün geçirdim.
karı koca ve 23 aylık bir çocukla gelmişlerdi.
ve kadın 8 aylık hamileydi!
ben hayatta cesaret edemem o kadar küçük bir çocukla ve 8 aylık hamilelikle yurtdışına çıkmaya. hele ki karlı buz gibi bir mevsimde.
nasıl bir cesaret, nasıl bir rahatlık.. kuzenime sıkı sıkı tembiledim, aman sıkı giyinsinler, çok soguk burası falan diye gele gele içinde ince yünlü bir kazak ve ince bir ceketle gelmişti hatun, cocuga giydirdiklerini söylüyorum, içinde sadece bir tulum body, üstünde astronot gibi olanlar var ya, ondan.
ben herhalde kat kat giyinir ve giydirirdim
dolmabahçe sarayını gezdik birlikte.. herkes nasıl garipser bakıyordu kadına ve yanındaki çocuğa.
hamile ve minicik çocuk ve dolmabahçe???
aslında ben özendim onlara.
çok ince eleyip, sık dokuyoruz.
çok şey kaçırıyoruz o arada...
çocukları yetiştirirken de öyle.
tez canlıyız, herşeyi onlar yerine biz düşünüp yapıyoruz, sorumluluk vermeyi erteliyoruz, yapacaklarını biz söylüyoruz..
bir şirin sözlerine kanıveriyoruz
sert olamıyoruz, oluyoruz ama yarım bırakıyoruz yufka yüreklilikten.
disiplinli olmayı bir türlü başaramıyoruz, bir yerden mutlak fire veriyoruz.
herşeyiyle yolunda giden ebeveyn çocuk ilişkileri de var elbette.
hatta yabancıların içinde de, görünen resme ragmen, yanlış giden şeyler vardır ilişkilerinde.
belki bu disiplin çocukları farklı yerden vuruyordur bilemiyoruz.
ama benim dikkat çekmek istediğim, onların sakinlikleri, çocuklara sorumluluk, veriyor olmaları ve belki birazcık soğukkanlı oluşları...
kanımız sıcak bizim
bazen denge kurmakta zorlanmamıza sebep olacak kadar..