yazıyı yine orjinal olarak ekliyorum; burda dizinin yapımcılarından gelen bazı açıklamalarda dizinin ana karakteri gibi görünen john locke dan bahsediliyor ...john locke un isim babası 17.yy da yaşamış bir filozof hatta bu filozofun teorisinin (zihnin tabula rasa oluşu) ismi dizinin bölümlerinden birininde adı "tabula rasa"...Arkadaşlar adamlar altyapı için bayağı bi çalışmışlar)
John Locke - the Heart of Lost
by Nikki on March 26th, 2007
Is John Locke the most significant castaway? The creators of “Lost” would never say anything that definitively, but they were willing to offer a glimpse of the way they’ve embedded some of the series’ most telling elements in his story from the beginning. Co-creator Damon Lindelof confirms that in the end, Locke will be among the ones who matter most. Executive producer Carlton Cuse added this, with all the finality he could muster: “The character of John Locke is just the very heart of the show.”
Fans have surmised that Locke was named after 17th century philosopher John Locke, who theorized that the mind is a tabula rasa (the title of the third episode of the series) — that is, individuals are born with a clean slate, without innate mental content, and build knowledge from their experiences.
Dead right, Lindelof said. The fictional Locke had lived a life marked by pain and disappointment until he regained his ability to walk on the island, which he interprets as a sign that destiny brought him there to give him a second chance. In this way, Cuse said, the character is a springboard to explore the issue of faith versus empiricism.
“The very original idea for Locke was that we needed a character who was going to have some sort of mystical quotient going on with him,” Lindelof said. “He was going to be very mysterious and quiet. This plane crash is the best thing that’s ever happened to this guy.”
Kaynak:LA Times
---------
John Locke Somerset (d. 29 Ağustos 1632 – ö. 28 Ekim 1704) ünlü İngiliz filozofu.
XVIII. yüzyılın en önemli düşünürlerinden biridir. Düşünce hürlüğünü, eylemlerimizi akla göre düzenlemek anlayışını en geniş ölçüde yayan ilk düşünür olduğu için Avrupa'daki aydınlanma ve Akıl Çağı'nın gerçek kurucusu olarak kabul edilir.
John Locke, Bristol yakınlarında, Wrington'da doğdu. Kumaş ticareti ile uğraşan bir aileden gelmektedir. Babası ticaretle uğraşmak yerine noterliği tercih etmiştir, ibadetle sadelik isteyen Püriten mezhebinin koyu bir taraftarıydı. Locke'un daha sonra öne sürdüğü öğrenim kuramlarında babasının büyük etkisi sezilir. Locke yüksek öğrenimini Oxford Üniversitesi'nde yaptı, en çok tabiat bilimleriyle tıp okudu. Hayata atıldıktan sonra hem yazar, hem de siyaset adamı olarak çalıştı. Önce Brendenburg Dükalığı'nda İngiliz elçiliği katibi olarak bulundu. İngiltere'ye döndükten sonra da 8 yıl Shaftsbury adında bir İngiliz aristokratının yanında özel hekimlik yaptı. 1683'te Shaftsbury'nin Hollanda'ya kaçmak zorunda kalması üzerine Locke'de İngiltere'den ayrıldı. Ancak 1689'da İkinci İngiliz Devrimi Başarı kazanınca İngiltere'ye dönebildi.
Locke, bütün eserlerinde gelenek ve otoritenin her çeşidinden kurtulmak gerektiğini, insan hayatına ancak aklın kılavuzluk edebileceğini ileri sürer. Bu düşünceleriyle Liberalizm'in, tabii bir din anlayışının, Rasyonel Pedagoji'nin öncüsü olmuştur. Mutlakiyet yönetimlerini ilk sarsan kişi olarak tarihe geçmiştir, mutlakiyet yönetimine açtıgı sarsıntılar sonucunda zamanla derin yarıklar oluşmuştur ve üç büyük devrimin temelleri oluşmuştur. İngiliz, Amerikan ve Fransız devrimlerinin temelini oluşturan filozof olarak akıllara yer etmiştir. Doğal hukuk doktrinini savunanlardan biridir (Diğerleri: Jean Jacques Rousseau ve Thomas Hobbes).
İlk kitaplarını siyasi nedenlerden ötürü isimsiz yayınlamış ve hiçbir zaman bu eserlerin kendisine ait olduğunu kabul etmemiştir. Descartes'ten etkilenmesine rağmen ona hiçbir zaman benzememiş; zihnin özünün düşünme ve zihnin özünün yer kaplama olduğu biçimindeki iki temel ilkesine karşı çıkmıştır.
Gassendici'nin görüşleri ile Deneme'nin birçok bölümü arasındaki benzerlikler salt rastlantı olamayacak kadar büyüktür, öyle ki Leibniz, Locke için Gassendici demiştir. İnsan zihninin başlangıçta bir Tabula Rasa oluşu, Locke'taki "bütün niteliklerden yoksun ak kâğıt" ya da "boş oda" önermelerinin aynıdır.
Kaynak:vikipedi