19. Sayfa - Toplam 29 Sayfa var BirinciBirinci ... 91718192021 ... SonuncuSonuncu
Toplam 281 sonuçtan 181 ile 190 arasındakiler gösteriliyor.
  1. #181

    Re: düşündüren öyküler-yazılar-sözler

    Süper

  2. #182

    eski bir tapınak yazıtı

    Gürültü patırtının ortasında sükunetle dolaş; sessizliğin içinde bulunduğunu unutma. Başka türlü davranmak açıkça gerekmedikçe herkesle dost olmaya çalış. Sana bir kötülük yapıldığında verebileceğin en iyi karşılık unutmak olsun. Bağışla ve unut. Ama kimseye yeslim olma. İçten ol; telaşsız, kısa ve açık seçik konuş. Başkalarına da kulak ver. Aptal ve cahil oldukları zaman bile dinle onları; çünkü, dünyada herkesin bir öykük vardır.
    Yalnız planlarının değil, başarılarının da tadını çıkarmaya çalış. İşinle, -ne kadar küçük olursa olsun- ilgilen. Hayattaki dayanağın odur. Seveceğin bir iş seçersen yaşamında bir an bile çalışmış ve yorulmuş olmazsın. İşini öyle seveceksin ki, başarıların bedenini ve yüreğini güçlendirirken verdiklerinle de yepyeni hayatlar başlatmış olacaksın.
    Olduğun gibi görün ve göründüğün gibi ol. Sevmediğin zaman sever gibi yapma. Çevrene önerilerde bulun ama hükmetme. İnsanları yargılarsan onları sevmeye zamanın kalmaz. Ve unutma ki insanlığın yüzyıllardır öğrendikleri, sonsuz uzunlukta bir kumsaldaki tek bir kum taneciğinden daha fazla değildir.
    Aşka burun kıvırma sakın; onu küçümsersen, sen de besinsiz kalır, küçülürsün. O yoğun sevgi, çöl ortasındaki yemyeşil bir bahçe gibidir. O bahçeye layık bir bahçıvan olmak için her bitkinin sürekli bakıma ihtiyacı olduğunu unutma.
    Kaybetmeyi ahlaksız bir kazanca tercih et. İlkinin acısı bir an, ötekinin vicdan azabı bir ömür boyu sürer. Bazı idealler o kadar değerlidir ki, o yolda mağlup olman bile zafer zafer sayılır. Bu dünyada bırakacağın en büyük miras onur ve dürüstlüktür.
    Yılların rüzgar gibi geçmesine öfkelenme; gençliğe yakışan tutkuları gülümseyerek teslim et geçmişe. Yapamayacağın etkinliklerin yapabileceklerini engellemesine izin verme.
    Rüzgarın yönünü değiştiremediğin zaman, yelkenlerini rüzgara göre ayarla; insanlara göre değil. Çünkü dünya, senin karşılaştığın fırtınalarla değil, gemiyi limana getirip getiremediğinle ilgilenir. Ara sıra isyana yönelecek olsan da hatırla ki, evreni yargılamak imkansızdır. Onun için, kavgalarını sürdürürken bile kendinle barış içinde ol.
    Hatırlar mısın doğduğun zamanları; Sen ağlarken herkes sevinçle gülüşüyordu. Öyle bir ömür yaşa ki, öldüğün zaman herkes ağlasın, sen mutlulukla gülümse. Sabırlı ol, sevecen ol, erdemli ol. Önünde sonunda bütün servetin kendinsin, sensin. Kendiliğinle ve öz benliğinle görmeye çalış ki, tüm pisliğine ve kalleşliğine rağmen dünya yine de insanoğlunun biricik güzel mekanıdır.

  3. #183

    Re: eski bir tapınak yazıtı

    çok güzel yazılar bunlar hande.
    hepsi çok güzel ama bu nasihat gibi olan yazı çok beğendim.teşekkürler.
    ..güzelliğine güvenme bir sivilce yeter,malına güvenme bir kıvılcım yeter.

  4. #184

    Re: eski bir tapınak yazıtı

    rica ederim bende özellikle arıyorum beğendikçe (ve beğeneceğinizi tahmin ettiklerimi) paylaşıyorum
    shelale yazdı:
    çok güzel yazılar bunlar hande.
    hepsi çok güzel ama bu nasihat gibi olan yazı çok beğendim.teşekkürler.
    ..güzelliğine güvenme bir sivilce yeter,malına güvenme bir kıvılcım yeter.

  5. #185

    huzurlu yaşamak




    "Güzelliği bulmak için tüm dünyayı dolaşsak da, onu içimizde taşımıyorsak asla bulamayız." R.W.Emerson

    Bir gün bir kral, ama halkı tarafından sevilen bir kral, huzuru en güzel resmedecek sanatçıya büyük bir ödül vereceğini ilan eder. Yarışmaya çok sayıda sanatçı katılır. Günlerce çalışırlar. Ve bir birinden güzel resimler yaparlar. Sonunda eserleri saraya teslim ederler.

    Tablolara bakan kral sadece ikisinden hoşlanır. Ama birinciyi seçmesi için karar vermesi gereklidir. Resimlerin birisinde sakin bir göl vardır. Göl bir ayna gibi etrafında yükselen dağların görüntüsünü yansıtmaktadır. Üst tarafta pamuk beyazı bulutlar gökyüzünü süslemektedir. Resme kim baktıysa, onun mükemmel bir huzur resmi olduğunu düşünüyordu.



    Diğer resimde de dağlar vardır. Ama engebeli ve çıplak dağlar. Üst tarafta öfkeli bir gökyüzünden yağmurlar boşanır ve şimşekler çakar. Dağın eteklerinde ise köpüklü bir şelale çağlamaktadır. Kısaca resim hiçte huzurlu gözükmüyordu. Fakat kral resme bakınca, şelalenin ardındaki kayalıklardaki çatlaklardan çıkan mini minnacık bir çalılık görür. Çalılığın üstünde ise anne bir kuşun ördüğü bir kuş yuvası görünür. Sertçe akan suyun orta yerinde anne kuş yuvasını kuruyor…

    Harika bir huzur ve sükûn örneği.

    Ödülü kim kazandı dersiniz? Tabii ki, ikinci resim.

    Ve kralın açıklaması şöyle idi: “Huzur hiçbir sıkıntının, gürültünün ya da zorluğun bulunmadığı yer demek değildir. Huzur bütün bunların içinde bile yüreğinizin sükûn bulabilmesidir.”


  6. #186

    paraşütlerimiz



    Charles Plumb Vietnamda uçmuş,ABD Hava Harp Okulu mezunu bir pilottu.
    Savaş sırasında yaptığı 75.inci uçuşta, yerden havaya atılan güdümlü bir füze tarafından vuruldu.
    Derhal kendini fırlatıp paraşütle bir ormanın içine düştü.
    Kısa bir sure sonra da Vietkonglar tarafından yakalandı ve tam 6 yıl Kuzey Vietnamda esir olarak tutuldu.
    Bugün Charles Plumb yaşadığı bu tecrübe hakkında insanlara ders vermektedir.
    Bir gün Charles ve eşi restoranda yemek yerlerken bir adam masalarına yaklaşır ve şaşkınlık içinde çığlık atar:

    -Aman Allahım ! sen Plumb'sın .Vietnamda jet pilotuydun ,Kitty Hawk havaalanından. Uçağın düşmüştü!

    -Evet ama sen nereden biliyorsun bunu ? der eski pilot Plumb

    -Biliyorum çünkü uçuş öncesi senin paraşütünü ben hazırlamıştım.

    Plumb hayretler içindeydi. Adam elini Plumbun omuzuna atar:

    -Anladığım kadarıyla paraşüt işe yaramış

    Plumb evet anlamında kafasını sallar. -Eğer işe yaramasaydı şu anda burada değildim.

    Plumb o gece ,restoranda masaya gelen adamı düşünmekten uyuyamaz.
    Savaş sırasında çoğu kez gördüğü bu adamla bir kez olsun konuşmadığını düşünür.
    Çünkü o bir savaş pilotu,adamsa paraşüt hazırlayan basit bir askerdir sonuçta.
    Oysa o asker ,uzun tahta bir masada saatlerini harcayarak ,dikkatle katladığı paraşütlerle ,
    her seferinde hiç tanımadığı bir insanın kaderini ellerinde tutuyordu.
    Bu olaydan sonra verdiği derslerde Plumb dinleyicilere hep aynı soruyu sormaya başladı:

    Paraşütünüzü kim hazırlıyor?

    Tüm hayatı boyunca ihiyaç duyduğumuz her şeyi bir başkasının hazırladığı biz modern dünyanın insanlarına sorulabilecek en anlamlı sorulardan biri
    de bu belki de....Yaşamaya devam etmemizi sağlayan sayısız paraşütler var hayatımızda,her defasında bir başka insanın bizim için hazırladığı ,maddi paraşütler,
    manevi paraşütler,duygusal paraşütler,ruhsal paraşütler......Sahip olduğunuz en büyük yeteneği kim kazandırdı size ,veya düşünce
    yapınızı kim şekillendirdi?Kimler size moral verdi zor zamanlarınızda ya da hayata dair manevi değerlerin farkına varmanızı kimler sağladı?
    Hayatınız boyunca paraşütünüzü hazırlayan kimlerdi?İşte onlar hayatımızı borçlu olduğumuz insanlardır.Peki siz kimlere, hangi paraşütleri hazırlıyosunuz, hiç düşündünüz mü?

  7. #187

    23 Nisan



    23 Nisan 1920, Türk milletinin iradesini temsil eden Birinci Büyük Millet Meclisi’nin açıldığı ve Türk halkının egemenliğini ilân ettiği tarihtir.



    Atatürk, 23 Nisan 1924'te '23 Nisan' gününün bayram olarak kutlanmasına karar vermiştir. Bu tarihten 5 yıl sonra 23 Nisan 1929’da Atatürk bu bayramı çocuklara armağan etmiştir ve 23 Nisan ilk defa 1929 yılında Çocuk Bayramı olarak da kutlanmaya başlanmıştır. 1979'da, yine ilk olarak altı ülkenin katılmasıyla uluslararası boyuta taşıdığımız bu millî bayramımıza, ortalama olarak her yıl kırkın üzerinde ülkeden gelen ve Türk çocuklarının misafiri olan yabancı ülke çocukları da katılmaktadır. Dünya’da çocuklarına bayram hediye eden ve bu bayramı bütün dünya ile paylaşan ilk ve tek ülke Türkiye’dir.



    Türk milletinin gönlünde, onun bağımsızlığının sarsılmaz ifadesi olarak en önemli yeri işgâl eden 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, her yıl yurdumuzda ve yurtdışındaki temsilciliklerimizde, bütün kurumlarımızda, okullarımızda ve her evde çeşitli etkinliklerle kutlanarak millî birliğimizin kenetlenmiş ifadesini temsil etmektedir.



    Büyük önder Atatürk’ün düşüncesinde çocuklar, milletin geleceğidir. Onlara duyduğu sarsılmaz güvenin ve büyük sevginin ifadesi olarak, millî bayramımız olan 23 Nisanlar’ı çocuklara armağan etmiştir. Tarihimizin gurur dolu sayfalarının yeni nesillerce öğrenilmesi ve Türk Devleti’nin devamını emanet edeceğimiz yeni Cumhuriyet bekçilerinin bu bilinçle yetişmesi amacıyla 23 Nisanlar, önemli birer vesiledir.

    Milletimize ve bütün çocuklara kutlu olsun.



    Atatürk diyor ki:

    “Bütün cihan bilmelidir ki artık bu devletin ve bu milletin başında hiçbir kuvvet yoktur, hiçbir makam yoktur. Yalnız bir kuvvet vardır. O da millî egemenliktir. Yalnız bir makam vardır. O da milletin kalbi, vicdanı ve mevcudiyetidir.”


  8. #188

    Re: düşündüren öyküler-yazılar-sözler


  9. #189

    kurşun kalem

    küçük çocuk dedesinin mektup yazışını izliyordu, birden sordu:

    "bizim başımızdan geçen bir olayı mı yazıyorsun? benimle ilgli bir hikaye olma ihtimali varmı?
    dedesi yazmayı kesti, gülümsedi ve torununa şöyle dedi:
    "Doğru senin hakkında yazıyorum ama kullandığım kurşun kalem yazdıklarımdan daha önemli..Umarım büyüdüğünde bu kalemi sen de seversin"
    çocuk kaleme merakla baktı ama özel birşey göremedi ve i
    "iyi ama bu kalem benim gördüğüm kalemlerden hiç farklı değilki?
    dedesi devam etti, bu tamamen nasıl baktığın ile ilgili

    bu kalemin 5 özelliği var. eğer sende bu özellikleri kendinde benimseyebilirsen hep dünyayla barışık bir insan olursun.

    1. özellik:harika şeyler yapabilirsin.ama attığın adımları yönlendiren bir el olduğunu sakın unutma.
    Bizim için bu el ALLAH tır ve her zaman kendi kudretiyle bizi o yönlendirir.

    2.özellik: zaman zaman her ne yazıyorsam durmam ve kalemimin ucunu açmam gerekir. bu, kaleme
    biraz açı çektirse de sonuçta daha sivri olmasını sağlar..bu yüzden bazı acılara göğüs germeyi öğrenmelisin, acılşar seni daha iyi bir insan yapar.

    3.özellik: kurşun kalem yanlış bir şey yazdığında bunu silgiyle silmene herzaman imkan tanır.Yaptığımız bir şeyi sonradan düzeltmenin kötü birşey olmadığını anlamalısın. Aksine bu bizi adalet yolunda tutmaya YARAYAN EN ÖNEMLİ ŞEYLERDEN BİRİDİR.

    4.özellik:kurşun kalemin en önemli kısmı, kalemin yapıldığı ahşabı ya da dışarı yansıyan şekli değil; içinde yer alan kurşunudur.O yüzden her zaman kendi içine bakmalı, en çok ONU korumalısın..

    5.özellik: bu en son özekllik ise her zaman bir iz bırakmasıdır. Aynı şekilde sende hayatta
    yaptığın herşeyin bir iz bırakacağını bilmeli ve hareketinin farkında olmalısın.."

  10. #190

    kör kuyu

    Gunlerden bir gun, koylerden birinde, adamin birinin esegi, kuyunun birine dusmus. Niye duser, nasil duser sormayin. Esek bu. Dusmus iste. Belki kor bir kuyuydu, agzi tahtayla kapatilmisti belki, uzerine de toprak dokulmustu. Zamanla tahta çurudu, zayifladi, toprakta biten otlari yemek isteyen esegin agirligini çekemedi ve gum. Hayvancik saatlerce aci içinde kivrandi, bagirdi kendi dilinde. Ayiptir soylemesi, anirdi yani. Sesini duyan sahibi gelip bakti ki vaziyet kotu. Zavalli esegi kuyunun dibinde melul mahzun bakiniyor. Ustelik yaralanmis. Karsilastigi bu durumda kendini esegi kadar zavalli hisseden adamcagiz koyluleri yardima çagirdi. Ne yapsak, ne etsek, nasil çikarsak sorulari havada kaldi. Sonunda karar verildi ki kurtarmak için çalismaya degmez.

    Tek çare, kuyuyu toprakla ortmek. Ellerine aldiklari kureklerle etraftan kuyunun içine toprak attilar. Zavalli hayvan, uzerine gelen topraklari, her seferinde silkinerek dibe doktu. Ayaklarinin altina aldigi toprak sayesinde her an biraz daha yukseldi . Ve sonunda yukariya kadar çikmis oldu. Koyluler agzi açik bakakaldi.

    Hayat, bazen bizim de uzerimize abanir. Ne bazeni, çogu zaman.

    Toz toprakla ortmeye çalisanlar çok olur.

    Bunlarla basetmenin tek yolu, yakinip sizlanmak degil, dusunup silkinmek ve kurtulmak, aydinliga adim atmaktir.

    Kor kuyuda da olsak bile..

    ---------

    Sophia arkadaşımıza teşekkürler....

Benzer Konular

  1. düşündüren iddia
    Konuyu Açan: Alma-Alma, Forum: Genel Forum.
    Cevap: 8
    Son Mesaj: 23 Haziran 2010, 10:58
  2. bir öğretmenin düşündüren mektubu...
    Konuyu Açan: nalan-alperen, Forum: Genel Forum.
    Cevap: 20
    Son Mesaj: 18 Eylül 2007, 13:02
  3. BUNLAR DA DÜŞÜNDÜREN GÖRÜNTÜLER
    Konuyu Açan: Alma-Alma, Forum: Genel Forum.
    Cevap: 16
    Son Mesaj: 06 Eylül 2006, 09:07
  4. ben geldimmmmmmm.....düşündüren çizgilerleee....
    Konuyu Açan: sudeda, Forum: Geyik.
    Cevap: 21
    Son Mesaj: 11 Ağustos 2006, 08:47
  5. DÜŞÜNDÜREN ŞİİR
    Konuyu Açan: Bizanslı, Forum: Genel Forum.
    Cevap: 6
    Son Mesaj: 02 Ocak 2004, 15:41

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Dosya Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •  
 
 

Bu site Lidya.Net tarafından hazırlanmış ve yayınlanmaktadır © 1998-2012. Bu sitede yayınlanan yazılar, kaynak ve yazarı belirtilmek kaydıyla kullanılabilir.
İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren AnneCocuk.com adresimizde 5651 Sayılı Kanun'un 8. Maddesine ve T.C.K' nın 125. Maddesine göre TÜM ÜYELERİMİZ yaptıkları paylaşımlardan ve yazdıkları yazılardan kendileri sorumludur.
AnneCocuk.com ile ilgili yapılacak tüm hukuksal şikayetler iletişim linkinden iletişime geçildikten sonra en geç 2 (iki) gün içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek, gereken işlemler yapılacak ve size geri dönüş yapılacaktır.