Finlandiya'da okula başlama yaşı yedi. Çocuklar altı yaşında ilkokula hazırlık sınıfına gidiyorlar ve hazırlık sınıfı yuvaların bünyesinde. Hazırlık sınıfında harflari, sayıları öğretiyorlar, yaşam bilgisi sunuyorlar, el becerilerini geliştiriyorlar. Aslına bakılacak olursa neredeyse birinci sınıf kadar yoğunlar. Bizim Alev epeyce bir okuyup yazabiliyor. Kendisi de istediği için okula bir yıl erken yollamayı düşündük önce. Ne yazık ki, çocukların yeedi yaşında değil de, altı yaşında ilkokula başlamaları burada pek hoş karşılanmıyor. Zaten her isteyeni de başlatmıyorlar. Önce, çocuğun bağlı bulunduğu çocuk gelişimi ve sağlığı merkezinin çocuk gelişim uzmanı bir dolu testler yapıyor. Yuva öğretmeninden, hekimden, psikologdan raporlar alınıyor ve bağlı bulunduğumuz ilçenin okul müdürlüğünün ilgili birimi sınav uyguluyor. Son derece yorucu ve masraflarını da ana-babaların ödediği bir süreç.
Biz masrafı göze aldık. Alev'in bu yıl yuvada sıkıldığını gözlemliyoruz babasıyla birlikte. 5 yaş grubunun ön hazırlık çalşmaları yapılıyor yuvada. Arkadaşlarından ilerde. Öğretmen tarafından ikide birde, 'Alev, sen biliyorsan hemen söyleme' diye uyarılıyormuş. Canı sıkılıyor. Neyse, biz okula erken başlama işlemleri sürecini başlattık. Çocuk gelişimi ve sağlık merkezindeki ilk testler yapıldı, ki bunlar zaten bütün çocuklara yapılıyor, 5 yaş taraması adı altında. Okula erken başlama gibi bir isteğiniz varsa özellikle belirtmeniz gerekiyor. Testler üç saate yakın sürdü. Herşey çok iyi geçti. Çocuk gelişimi uzmanı, Alev'in zihinsel ve fiziksel olarak altı yaşında rahatlıkla okula başlayabileceğini söyledi ve raporunu yazdı. 'ama,' dedi, 'iyi düşünün, çocuğu yaşıtlarından daha erken birinci sınıfa yollamakla iyi mi edeceksiniz? Duygusal gelişimini psikoloğun ölçmesi gerekir. Hâlâ prenseslerden, şövalyelerden, büyülü dünyalardan sözeden bir çocuğun birazcık daha oyuna doyması daha iyi olur bence, tabii siz bilirsiniz, çocuk sizin,' dedi. Bizim kafamız karıştı birazcık.
Tam bu sırada Alev'in bale okuundaki bir arkadaşının annesiyle tanıştık. Kızı, şehrin en elit okullarından birinin Rusça ağırlıklı sınıfına gidiyordu. Bize o okulu ve sınıfı çvdü ve bir sonraki cumartesi okulda yapılacak olan Donak Dede (Noel Baba'nın dini içerik taşımayan Rusça versiyornu, kökü eskilere dayanıyor) kutlamalarına davet etti. Merakla gittik ve okulun Rusça sınıfına bayıldık. Okulda, sıradan Fince öğretimin dışında, Almanca, İngilizce ve Rusça ağırlıklı öğretim yapılıyor. 'Çokkültürlülük' ilkesine dayalı bu öğretim, Eğitim Bakanlığı'nın özel desteğini alıyor. Rusça sınıfı, Rusya ve Finlandiya Kültür Anlaşması'nda yer alan bir proje çerçevesinde. Rusça sınıfana girmenin koşulları arasında ille de önceden Rusça bilgisine sahip olmak yok. Karşılıklı görüşmeyle ve yuva öğretmeniyle, gelişim uzmanının raporuna da bakılarak seçiliyor öğrenciler. İlkokul birinci ve ikinci sınıfın öğretmeniyle tanıştık. Kendisi Fin, ancak Rusçayı ana dili gibi konuşuyormuş, eşi Rus. Entellektüel bir hanım, çok da tatlı. Alev'le hemen iletişim kurdu ve Alev de öğretmene bayıldı. Birinci ve ikinci sınıf birarada. Sınıfı gezdik ve çok beğendik. Sıcak ve kültür kokan bir ortam. Rusça öğrenmeye birinci sınıfta aşamalı olarak başlanıyor, ancak normal Fince müfredat da harfi harfine izleniyor. Üçüncü sınıftan başlayarak anadilleri Rusça olan öğretmenlerden dersler almaya başlıyorlar. Bu öğretmenlerin hem Rusya'dan, hem de Finlandiya'dan öğretmenlik formasyonları var. Bazıları disiplinli oluşlarıyla ün yapmışlar. Lise sona değin öğrenciler bazı dersleri Fince, bazı dersleri Rusça görüyorlar. Lise bitirme sınavında birinci yabancı dil olarak Rusça sınavına girebiliyorlar. Rusça'nın dışında İngilizce, Fransızca, Almanca, İtalyanca ya da İspanyolca dillerinden ikisini daha seçebiliorlar. İsveççe zaten zorunlu.
Biz Alev'i bu okula yollamaya karar verdik. Rusça ağırlıklı sınıfın dışında İngilizce ve Almanca ağırlıklı sınıflar var, ancak onlara girebilmek için Almanca ya da İngilizce bilgisini ölçüyorlar. Doğrusu İngilizce kursuna başlamak istemiyorum şimdiden. Ayrıca İngilizceyi nasılsa öğrenecek. Rusça geleceğin dillerinden biri. Hangi alanda meslek edinirse edinsin, yararını görecektir. Yapmış olduğum ön incelemeler, Rusça'nın geleceği hakkında çok olumlu yorumlarla dolu. Ayrıca, Alev çok sevdiği besteci Çaykovski'nin Rus olduğunu öğrenince Rusçaya iyice merak sardı.
Şimdi, yedi yaşında bu okula başlamadan önce hazırlık sınıfı için Alev'i, Turku'daki Rus-Fin yuvası olan Mişka Evi'ne vereceğiz. Burası ada aynı okul gibi, Fince ve Rusça konuşuluyor. Fince bilmeyen Rus asıllı çocuklara Fince, Rusça bilmeyen Fin çocuklarına Rusça öğretiliyor yavaş yavaş. Bu özel bir yuva, ancak normal yuva fiyatında, bize ek bir yük getirmeyecek. Başvurumuz kabul edilirse, Ağustosun ortasında başlayacak Alev, Tanrı'nın izniyle. Mişka Evi'nden Rusça sınıflı okula geçecek bir yıl sonra.
Evet, biz böyle bir karar aldık. Umarım doğru bir karar vermişizdir.