zor zanaat be nuray.
ama şu var.
bazı şeyleri bizzat yaşayarak öğrenmesi gerekiyor.
daha önce anlattım mı bilmiyorum.
olsun.
bu da ikinci baskı olur.
oğlum dört yaşında iken kreşte sevdiği bir kız arkadaşının arkasından yanaşıp aniden yanağından öpmüş.
kız da dönüp güzel bir tokat atmış.
akşam baktım surat bir karış.
ne oldu dedim.
önce anlatmak istemediyse de,sonrasında anlattı olayı.
sonra dedim.
sonra o bana kızgın kızgın baktı,ben de ona üzgün üzgün baktım dedi.
baırşmadın mı,gidip özür dilemedin mi dedim.
hayır dilemedim,dilemiycem diye cevap verdi.
eh hayattan ilk dersini almış oldun böylece dedim.
sustu konuyu daha fazla uzatmak istemedi.
ertesi gün öğretmenine teslim ederken oğlumu,durumu sordum.
öğretmeni de arkadaşının korktuğu için mert'e ani bir refleks olarak vurduğunu söyledi.
ve şunu ekledi;"yaaa mert demek ki her kuşun eti yenmezmiş"
mert ne dedi?
"ama egem kuş değil ki".
bu kadar yeter şimdilik.
egem'in gerektiğinde bir kuş olabileceğini,yeri geldiğinde şahin,yeri geldiğinde bir kanarya olabileceğini de büyüyünce öğrenecektir.
bizzat yaşayarak.