1.bölüm
Bir elimde “Karadeniz gezi rehberi” kitabı, bir elimde harita, Cd çalar da Kazım Koyuncu türküleri düşüyoruz yollara…
Ben seni sevduğumi dunyalara bildurdum
Enderdun kaşlaruni babani mi eldurdum
En dereye dereye al dereden taşlari
Geçti bizden sevdaluk al cebumden saçlari
Tabii ki! Yaptığımız 4200 km’lik yolun tamamını anlatamayacağım. Beğendiğim yerleri sizin için kısa kısa toparlamaya çalıştım. Sinop’tan başlıyorum anlatmaya…
Sinop’un merkezine girmeden Sinop Gerze’ye uğruyoruz ve Kartpostal gibi bir manzara bizi bekliyor… Bu tatil boyunca yöresel yemekleri tatmak gibi kendi kendimize bir misyon edindiğimizden Sinop mantısını (cevizli) mideye indiriveriyoruz.
Sinop’a ulaşmak için manzarası bol bir yoldan ilerliyorsunuz. Türkiye’nin en muhteşem ormanları burada. Zaten tarihte “ağaç denizi” olarak anılmış bir yer.
Karadeniz gezisi boyunca yeşilin tonları ile ilerliyorsunuz. İddia ediyorum en güzel yeşilin tonu Karadeniz’de…
Tatilin ilk günleri olma sebebiyle bol keseden zaman harcıyoruz. Her gördüğümüz dağdan akan buz gibi çeşme başında, çekmeye değer manzara karşısında, ezilme riski olan kaplumbağa, kirpiyi vs kurtarmaya, böğürtlen incir erik vs koparmaya, tuvalet molası, kır kahvelerinde çay molası, sevgi dolu, manevi değerleri yüksek, biraz deli, biraz komik Karadeniz insanları ile sohbet etmek için duraklıyoruz. Sonradan ilerleyemediğimizi fark ettik ve tatil görgüsüzlüğümüzü en aza indirdik.
Duraklarımızdan biri “Ünye” Aslında doğu Karadeniz burada başlıyor. Karadeniz’in hırçın denizi karşılıyor bizi. Seyahatimiz boyunca kaldığımız kalacağımız en konforlu en güzel otel imkanını burada buluyoruz. Dolayısıyla havuzundan plajından doyasıya yararlanmadan hiçbir yere gitmiyoruz.
Ünye’nin meşhur “Çamlık Pelit Park” pidecisine geliyoruz. Ünye’ye tepeden bakan bir parkın içinde tıka basa dolu bir yer. Gece karanlığında ışıl ışıl parlayan denizin üstünde sıcak sıcak meşhur pideleri götürüyoruz. Karadeniz’de dikkatimizi çeken bir şey nerede ne yersen ye, yanına muhakkak turşu getiriyorlar. Kiraz turşusu, kazağacı tuşusu, fasulye turşusu vs. Pideler dedikleri kadar lezzetli fakat servis kötü… Gidecek olanlara duyurulur.
Yazıya yemekten devam edelim bari! Giresun Çerkez restaurant çok başarılı.. Balığın yanında Karalahana dizmesi başta olmak üzere yöresel mezeleri döktürüyorlar ortaya… Giresun sahilinde kocaman bir kayanın üstüne yapmışlar restaurant’ı.
Lahana, turşu çopra
Asil yemeğumuzdur
Mısır ekmeği bizum
Ana direğumuzdur
Muhlama ile çayı,
Bayramlarda paçayı,
Sorarsan tziriktayı
Oda böreğumuzdur
Hamsi bolluk demekdur
Otuz çeşit yemektur
Beceridur emekdur,
Yerel gereğumuzdur
(Mikdat Bal)
Karadeniz kıyılarında doğu’ya doğru ilerledikçe dehşet güzelliklerle karşılaşıyoruz…Ancak Sinop ile Hopa arasındaki kıyı şeridi inanılmaz çirkinlikte bir kentleşme hummasına girdiğinden kendimizi ovalara bayılara vadilere yaylalara atıyoruz...
Yemek yemekten konaklayacağımız yere hep geç kalıyoruz. Geç kaldığımız yerlerden biri “Zigana Tatil köyü” Karanlığa kalıyoruz. Karanlık demek soğuk demek bilmediğimiz yollar demek.. Zigana için rakım kaç metre bilmiyorum ama bayağı yüksekte.. haliyle yükseklere çıktıkça hava soğuyor..
Yolumuzun üstünde karadenizin ünlü köylerinden Hamsiköy var. Sütlaç lokantaları ile meşhur… Hiç tahmin edecemeyeceğiniz bişey yapıyoruz. hemen mola veriyoruz. Ayşima İki dolu güveç sütlacı ağzını şapırdata şapırdata bitiriveriyor. Bu köyde tabii ki hamsi yok. Bu kadar yükseklikte hamsi olmaz zaten. Hamsiköy’ün esas adı hamseköy (yani beş köy)
Öndeki arabayı zor gördüğüm zigana’nın sisli dağ yolundan yayla tatil köyüne ulaşıyoruz ve rahat nefes alıyorum. Şoför’ün yanında şoförle birlikte frene basmaktan bacağım kasılmış halde ulaşıyorum… (Zigana Tatil köyün’e. acil birilerinin el atması gerekiyor.. Güzelim yerde hizmet felaket.)
Tertemiz bir hava var Ahşap bungalov evlerde kalıyorsunuz.. Turistler işi biliyor çoktan keşfetmişleri Karadeniz’i. Japonlar fotoğraf makineleri ile yapışık geziyorlar. Akşam soba yanıyor… Sabah mısır unu ekmeği ile güzel bir kahvaltı ediyorsunuz. Akşamları Karadeniz türküleri ile eğlence başlıyor.. İnsanlar durmadan Horon tepiyorlar.. Yerimde duramıyorum. Araya dalıyorum.. bilsem de bilmesem de tüm vücudumu sallıyorum..
Ha! Uşaklar ha.!.