SEVGİ’Yİ VERMEK…*

Ayşegül o zaman 3 yaşlarındaydı. Babaannesi vefat ettiği için artık kreşe gitmiyor. Ağabeyi ve kendisi için eve gelen bakıcı ile gününü geçiriyordu. Hayatında sabahlardan başka fazla değişen bir şey yoktu. Annesi akşam işten geldiği zaman öpüşüp koklaşmanın ardından üçü beraber mutfağa girerler. Annesi yemeği hazırlarken herkes gününü nasıl geçirdi onu anlatırdı. Anlatmaya ilk anne başlar sonra onlar devam ederlerdi. Sofrada ise en hoşlandıkları şey anneleri fıkra veya çocukluğunu anlatmaya başlar, sonra Ayşegül ve ağabeyi bir şeyler anlatırdı. Bu masa keyfi bayağı uzun sürer sıra atçılık oynamaya gelirdi. Ağabeyi ile sırayla at olan annenin sırtına binerler, daha sonra bu at doğruca onları yatak odalarına götürürdü. Yatak kıyafetleri giyildikten sonra yatağa yatılır, yorganın arasından yumucuk ayaklar anneye uzatılır. Anne de bunları koklar gıdıklar sonra öpüşülerek iyi geceler dilenirdi. Anne odanın ışığını kapatırken her gece -Artık annenizin saati başlıyor minikolar deyip içeri gitmesiyle gecenin kucağına girerlerdi.


Ayşegül eksikliğin ne olduğunu kendi çocuk beyniyle düşündü. Eksiklik neydi. Buldu. Yuvaya giderken annesi onu öperek uyandırır ,giydirir ve kucağında servise götürürdü. Halbuki şimdi o uyandığında annesi çoktan işe gitmiş oluyordu. Uykuya geçmeden önce annesine seslendi.

"Anneciğim neden beni öpmeden gidiyorsun." Anne buna şaşırmıştı. Çünkü o meleklerinin yanağına öpücük kondurmadan asla çıkmazdı evden. Uyanmasınlar diye alınlarına bir öpücük kondurur öyle çıkardı evden.
"Öptüm yavrum, neden sordun ki ?"
"Ama ben duymadım." Annenin aklına hemen bir şey geldi. :
"Sen kalkınca hiç aynaya bakıyor musun bebeğim." Ayşegül sessizce başını salladı hayır der gibi. “O zaman sabah uyanır uyanmaz aynaya bak bebeğim.”
Sabah annesi hazırlanırken bu sefer makyajında koyu renk bir ruj seçti ve rujun fazlasını silmeden doğruca çocuklarının odasına gitti. Alınlarına o her günkü öpücüğü koydu ve yavaşça odadan çıktı. Akşam eve döndüğünde Ayşegül daha farklı sarıldı annesine. Annesi onu öperken bütün gün yüzünü yıkamadığını sabahki dudak izinden anlamıştı.

Simdi Ayşegül 17 yaşında annesi de emekli oldu. Sabah erkenden kahvaltı etmeyi sevmediği için annesinin hazırladığı sandviçi çantasına koyup o annesinin yatağına gidiyor. Anne çıkıyorum diyor. Annesi hemen kalkıp onu uğurlamak için kapıya gidiyor ve o sabah öpücüğünü bu sefer evden çıkan kızına koyuyor.

Yani sevgili dostlarım. Özellikle çalışan anneler... Kendinizi asla suçlu hissetmeyin. Çünkü yavrunuza vermek istediğiniz sevgi ve ilgiyi çalışsanız da çalışmasanız da vermek sizin elinizde... YETER Kİ VERMEYİ BİLELİM. Sevginizi kimseden, özellikle de çocuklarınızdan esirgemeyin..... Ne mutlu anne ve baba olma şansına sahip olana