Tatil Yazıları : Eski Moda Deniz Banyoları
Tarih: 09.08.2005 Saat: 03:08
Konu: Yasam Life


"Eski Istanbul Plajları"
İlle de konuşacağım, ama bir yanım da şöyle diyor:

Çevrede bu kadar " Beach club " varken, sen kim oluyorsun da otuzbeş- kırk yıllık anılarını buradan aktarıyorsun?

Devir değişiyor hanım, ayak uydur !

Doğma büyüme Kadıköy' lü yazarınız çocukluğu ve ilk gençliği süresince Marmara Denizi ile içiçe yaşadı. Son yirmidokuz yılda ise bu güzel mavi denize değil ayağını sokmak, kenarında yürürken bile başını çevirmek zorunda kaldı.


Zavallıcık insan haricinde herşeyi barındırmaya başladı. Pet şişe mi ararsınız, çöp mü, lağım mı? Nasıl olduysa bizim olanı geri aldık ve plajlar temizlendi,girilmeye uygun hale geldi.Sevindirici bir gelişme...

Gelelim kısacık kendi anılarıma değinmeye..

Kardeşimle ben yüzmeyi Caddebostan plajı' nın kum sahilinde bata çıka öğrendik. Geniş tahta kabinleri kiralardık. Bu kabinlerin içi hafifçe küf ve güneş yağı kokardı, tabanı ise tabii ki katılaşmış kumdu.

Kabine büyüklerimizle girerdik, çünkü hem çok geniştiler, hem de şehir efsanelerine göre( belki de gerçekti!) yan kabinde bizi bir delikten gözetleyenler olabilirdi. İçerden mutlaka kanca kilitle kitlemek gerekirdi. Kabinler karışabilir değil mi efendim.

Hele o " plaj güzeli " yarışmalarını unutamam. Podyum gibi bir açıklıkta beş-altı bikinili hatun yürür, anonslar yapılır, en azından yüz kadar erkek te onları seyrederdi. Ben hep babamın omuzlarında olmama rağmen jüri gördüğümü anımsamıyorum.

Başka plajlar da vardı elbette..

Trenle önünden hatta neredeyse içinden geçilen Süreyya Paşa plajı - ki duvarlarındaki resimler bugün gibi gözümün önünde, İdealtepe Plajı, Fenerbahçe plajı Kadıköy' ün en kalabalık plajlarıydı.

Fenerbahçe plajını pek sevmezdim. Hem taşlı, hem de yosunlu olurdu.

Ama günümüzde park olan bu mekanda bol ağaç olduğu için piknik te yapılırdı. Asla mangal değil, menüde kuru köfte, dolma, katı yumurta,domates, peynir ve çay gibi yiyecekler vardı. O yüzden burayı aileler tercih ederdi.

Moda plajından bahsetmezsem ölürüm. En güzeli ama en küçüğü oydu bence. Denizin üzerine yapılan çıkmalardan suya girilirdi, kabinler sahilde duvar boyunca sıralanırdı. Denizde biraz açıkta bir platform vardı.

İnanır mısınız, ben Moda'da en akıntılı burunda yüzdüğümü, kardeşimin balık tuttuğunu anımsıyorum.

Bu arada karşı tarafın plajlarından da kısaca bahsetmek istiyorum. Günümüzde yeniden açılan Menekşe plajı dışında, Ataköy, Yeşilköy, Atatürk'ün tercihi olan Florya, Boğaz'da minik kumsallar(isimleri anımsayamadım, bilen varsa katkıda bulunabilir mi?),Rumelihisarı, daha benim unuttuğum nice yer vardı.

Hepsi bu küçük içdenizin, Marmara Denizi' nin, Istanbul ve Istanbullu ile buluşma noktaları...

Çok kısa Marmara 'dan bahsetmek istiyorum. Rengi çok koyu ve güzel bir yeşilimsi mavidir . Hava güzelse kıyıya sakin sakin vurur. Şanslıysanız Şehir Hatları vapurları, martılar ve yunusların birlikte gezdiklerini görebilirsiniz.

Güzellikler hepimiz için, anılarsa sadece bizim beynimizde..

Ümit ederim yeni nesilin de " Beach Club " anlayışına rağmen uzun yıllar sonra taze kalabilecek ve aktarılabilecek anıları olur.

Ruhum tatilde, cismen nerdesin diye soranlara: Bodrum' da falanca Beach Club' dayım diyemeyeceğim.

Standart bir aile boyu tatil daha yapmak üzere kaderimin götürdüğü yere gideceğim.

(Bkz: Tatil Böyle Bir Şey mi ki? Tefrikası)


Herkese iyi eğlenceler.

Op.Dr.Nilgün Erdoğan


www.turkeyistanbul.com