Saat 19.30 sularında , hala işte olduğum bir saatte,
sevgili eşçim ara: ''Acil, mukavva ve renkli krepon kağıtları al!''
Kaan'ın okuluna gidecek yarın , Önemli!!!
Hayır almasına alayım da krepon kağıdı ne??
Ben işteyim hala be adam benden tam 3 saat önce eve geliyosun,
üstelik kırtasiye bize çok yakın olmasına rağmen,
açıp telefonla sipariş ediyoruzz.
(Daha komiği istediği şeyi bi anlasam,
krepon kağıdı olduğunu kağıda bakınca eve geldiğimde farkettim, popoyu kaldırıp doğrusunu da söylemiyo,
graton kağıdı diye bişey tekrarlıyo..)
Tüm fazla mesai derlenip toplandı, apar topar çıktım.
Kaan bu konuda hassastır. Tüm öncelikler değişir
Akşamın 20.00'sinde ,civarda kırtasiyeci aradım.
O arada aklıma geldi, çünkü çalışan ve geç çıkan ve kocası tembel bir hanım olaraktan bu yaşadığımız ilk vakaa değil tabe
Yolda hem aranıyorum, hem aklıma cin cin (!) fikirler geliyo;
Nöbetci Eczane gibi,
nöbetci kırtasiyeci olsa
Sizden başka alıcı olmaz demeyin,
biz alimallah bu azimle zengin ederiz orayı
(Oldum olası kırtasiyeleri sevmişimdir...)
Hikayenin sonu:
İşyerimin orada açık bir bulamadım tabiki o saatte,
atlayıp eve geldim. civarda bakındım, açık bir yer buldum:
Tabi ne istediğimi anlatamadığım için adamcağız şaşkın şaşkın bana bakıyor.
Tekrar evi aradım; ''Şunu doğru dürüst oku resil oldum dedim''
Tamam ben alırım sabah sen gel demez mi?
Hazır gitmişken alayım di mi olmas :-x
Neyse eve geldim:
Meşhur krepon kağıdını gözlerimizle okuduk
Üzerindeki yazıya göre Cuma gidecekmiş malzemeler öğrendik :-x
Hatırlatınca ''Aaa evet, öyleymiş , denildi''
Ya sabır çekildi....
Gece gece sizlerle paylaşayım dedim,
bitmez bizim hikayeler bitmez....