Sevgili kızım, güzel arkadaşım...
Sana yazmaya başladığım şu dakikalarda pek sevdiğim bir şarkıyı dinliyorum.
Senin de çok sevdiğin Yaşar söylüyor;
“Bütün bu olanlardan,
Bütün bu yaşananlardan
öğrendiğim bir şey varsa; sabır...
Sıkıldığın zamanlarda beni düşün dağılır” diyor...

Geçen sabah seni yatakta öperken “Canım sıkılınca seni düşünüyorum,
dağılıyor” dediğimde gözlerini kocaman kocaman açıp önce teşekkür ettin
sonra da “Dağılmak ne demek anne” diye sordun. Topuğunu ısırdım kahkaha
atarken... Ve anlatmaya çalıştım sana “dağılmak” ne demek... Saçların
dağılır, oyuncakların, odan dağılır, bulutlar dağılır...

Ama aslında bir gün, çok yıllar sonra, belki de genç kızlığa adım atığın
yıllarda okuyacağını düşünerek dağılmanın başka bir anlamından söz etmek
istiyorum sana bugün...

Güzel kızım,
Umarım mutlu bir ömrün olur... Ama biliyorum ki o ömrün bir yerinde bir
sebepten dolayı bir daha toplanamayacak kadar dağıldığını düşündüğün anlar
olacak...

Başarısızlıklar yapacak sana bunu en çok. Aşkta, sokakta, seçimlerinde,
işinde yanıldığını fark ettiğinde başarısız hissedeceksin kendini.
Değersiz bulacaksın aynadaki suretini. Anlamını arayacaksın yaşadıklarının..

“Bir sebebi olmalı diyeceksin...”
Hiçbir felaket tek başına gelmediği için, üst üste gelen darbeler dağıtacak
seni...
Her bir parçanın nerede olduğunu anlayamayacak kadar ağır da geçebilir
mutsuzlukların. Ama sakın “bundan daha çok üzülmem” deme... Hayat o kadar
çok deneyecek ki seni, her defasında nasıl olup da bunca şaşırabildiğine
şaşıracaksın.
Bugün sahip olduğum ne varsa ağır bedeller ödedim hepsi için. Buna o vahşi
yaşam sevincim de dahil. Hâlâ o kadar sınanmakta ki bazen yorgun düşüp, sana
bırakacak kadar mucize kalacak mı içimde diye düşünmekteyim. İşte öyle
anlarda, yani “Eyvah dağılıyorum” dediğim anlarda seni düşünüyorum...
Sen öyle bir topluyorsun ki beni, bütün sıkıntım dağılıyor...

Yaşam gücü oluyorsun bana...
Sen benim yaşıma geldiğinde “annemler gençken pek severmiş” diyeceğin bir
film olacak, adı “Cesur Yürek” (Benim annem de Spartacus’ü severdi.)

Senin için yaptığım arşivde umarım bulabilirsin...

O filmdeki kahramanın kıyasıya dövüştüğü savaşçının miğferini çıkardığı bir
an vardır. Miğfer çıktığında kahramanın yüzündeki şaşkınlık ve hayal
kırıklığı o sahneyi her düşündüğümde bir yumruk yapar kalbimi. Çünkü uğruna
savaştığını sandığı kan kardeşidir onu öldürmek isteyen...

İşte ihanet budur bebeğim..
Bu öyle bir dağıtır ki insanı bir daha asla tek parça olamayacağını
düşünürsün...
Uğruna savaştıklarının aslında seni öldürmek isteyen olduğunu anladığında
sakın sakın intikam almaya kalkma... Sen pis oyunlara girme...
Pislenme...

Çekil oradan hemen; zor biliyorum ama kesip at kanayan yerini. Bir kere
yüreğini kirletenden dost olmaz insana.

Ve yaralı da olsa yerdeki, bir daha arkana bakma; hain ölürken de haindir!
Ve o hain kendini adadığın halkının içinden de, yatağından da, yoldaşlarının
arasından da çıkabilir, şaşırma!

Bebeğim;
Biliyorum benden duymaya alışık olmadığın kadar karanlık bu mektubumdaki
kelimelerim. Ama karanlığın içindeki ışıktı aradığımız, bu yüzden yürüdük
hayatın üzerine...

Sana “Büyüyünce ne olmak istiyorsun?” diye sorduğumuzda hep “anne olmak”
istediğini söylüyorsun. Ben de sana “anneliğin bir meslek olmadığını”
söylüyorum. “Bir iş yaparsın ve istersen anne de olursun” diyorum ama sen
sadece anne olmak isteğinde inat ediyorsun. Bu konudaki tatlı fikrinin
olgunlaşması için büyümeni bekliyorum.

Bu anneler gününde sen dörtbuçuk yaşındasın, bense otuzbeşbuçuk...

Senin doğumuna dek ne kadar deli esiyorsa kafamdaki rüzgar sen doğduktan
sonra da hız kesmedi hiç. Senin güçlü, ayaklarının üzerine basan, ne
istediğini bilen, gururlu, anlamlı kavgaların ve annen kadar deli
rüzgarların kadını olmanı dilerim.

Hepsinden önemlisi; kutsal annelik oyununa gelmemeni isterim.

Doğurduğun çocuk senin yaşam gücün ve zenginliğin olsun; kimliğinin sebebi,
açamadığın kapıların anahtarı, arsızlıkların maskesi değil...

Velhasıl benim güzel meleğim,
“Bütün bu olanlardan
Bütün bu yaşananlardan
öğrendiğim bir şey varsa sabır
Sıkıldığın zamanlarda beni düşün dağılır.”
Seni seviyorum...


İclal Aydın