Köye gittim, ilk dört gün tarlada çalıştım babamla beraber, ekinlerin biçilmesi, tırmıklanması, balyalanması derken 4 günde yandım, yoğurt sürdüm, geçti sonrası kah çocuklarla kah gezerek doldurdum günlerimi..bazı geceler baraja gittik balık tutmaya, bazı geceler ava gittik bazı geceler içtik, bazı geceler donduk ayazdan, soba yaktık..
gezdim gezdim gezdim,, dağı, taşı, bayırı, civar köyleri, bazen arabayla ,bazen yürüyerek..
Bir gün arabayla köye yakın en yüksek mevkiye çıktık..muhteşemdi..afyon kütahya eskişehir ve civar köyleri ayaklarının altında, rüzgar öyle bir esiyor ki bedenini alamasada, uçuramasada, ruhunu alıp götürüyor, ya bir çeşme başına, ya bir bahçenin içine, ya da bir meşe ağacının dallarına dilek tutulmak için asılmış bir yazma oluyorsun..oluyorsunda oluyorsun..
bir gün yürüyorsun..bıkmadan usanmadan..
yürüdüm kuzenimle, bir köye vardık, toplasan 20 hane yok,3-5 yaşlı kadın , 3-5 yaşlı erkek..tanımıyoruz , güler yüzle karşılıyorlar köy meydanına yakın, slmlaşmadan sonra, hemen yemek yiyelim, karnınız açmı diye soruyorlar, sohbete başlıyoruz, kimlerdensiniz, lakaplarınız ne felan derken, laflafı açıyor,birisi Bulgaroğlu diyor..Bulgaroğlu nedir dememe kalmadan anlatmaya başlıyor, neden bulgaroğlu dendiğini, babası balkan savaşında bulgaristan tarafına gidiyor ve orda esir düşüyor, dile kolay tam 18 sene esir bulgaristanda, bir esir düşeni düşünüyorsun, bir burda bekleyenlerini, hiç bir haber yok, öldü mü kaldı mı, yürüyerek dönyüor bulgaristandan, 18 sene sonunda çıkıp geliyor, ismi bulgar kalıyor, bu yüzden lakaplarıda bulgaroğlu kalıyor, çocuk yastamı gitti, ya da gittiğinde evlimiydi,çocuğu varmıydı, beklyen eşi, annesi babası..ne zor durum tam 18 sene..daha bu sorulara gelemeden hava kararmaya başladı, yürüyerek gelmiştik, bizim köyün ismini söyleyerek kaç km. uzaklığı sorduk 9 km imiş, havada kararmak üzereydi, hava kararmadan, çoban köpkelerine yakalanmadan gidelim artık dedik, burda kalın misafirimiz olun diye direndiler...onlardan müsade ettik ve geri dönüş yolculuğna başladık yürüyerek tekrar geri döndük..
Akşamları köy kahvesinin önünde çay içmek, sohbet etmek en güzel taddı benim için..
serin olur akşamları..üzerime hırkamı alırdım...otururdum..hemen çay gelir..anlatmaya başlarlar...daha doğrusu ben sorarım..onlar anlatır..Yunan derlermiş birilerine, hemen Bulgaroğlu geldi aklıma yoksa o da mı dedim içimden..evet oda dedi bir ses...7 sene yunanistanda esir kalmış , 7 sene sonunda gelmiş geri dönmüş köyüne, hangi umutlarla gitti acaba? yada hiç umudunun bittiği kalmadığı an oldumu yunan..yada bekleyenin varmıydı...
Ertesi gün kaymakamlığa gittik, kaymakamlıkta Sancak vardı, Çanakkale savaşında buradan giden sancak, savaşta bir çok askerimiz şehit olurken orada kalırken..bir kişi savaş sonunda kanlı sancağı beline dolayıp getrmiş, köyün camisine bırakmış, ordan da kaymakamlığa kaldırlmış...
her adımım bir tarihi açıyordu...dinlenmemiş..duyulmamış..masal gibiydi..
masal değildi...
merzarlıkların yanından geçiyoruz..
mezar taşında yazıyor..5 yıl mekkede medinede askerlik yaptı,5 yıl ingilize esir düştü..
bulgaroğlu geldi aklıma...buda..dedim...
hep aynı şeyler..
birbirinin benzeri..
dönemeyenleri düşündüm..
bekleyenlerini
bulgaroğlu döndü 18 sene sonunda..
yunan döndü 7 sene sonunda..
mekkeden döndü 10 sene sonunda..
ya dönemeyenleri bekleyenler...
bulgaroğlu döndü umudu arttı belki..
kaç günün şafağında
kaç günü akşamında
şose yola baktı..
kaç çift bekleyen göz baktı..
bilemiyorum...
sonra Hüsrevpaşa zamanında yapılan hamam restore edilmiş, ve duvarında yazan' faşist ormancıdan hesap soracağız' diye yıllara direnen yazı da ortadan yok olmuş...Faşist ormancının hikayesini dinledim..82 anayasısasında oylamada tunceliden sonra bizim köyde anayasaya hayır oyu çıkmasını..devgenci dinledim..İGD yi dinledim...buzullar çözülmeden oyunun tiyatro olarak, köyde oynanması, çoğu kişinin salon almayınca Faşis İGD diye bağırmalarını))
köyde Anadolu ünüversitesinin kazı çalışmaları sürüyordu 3/4 senedir...firigler roma bizans osmanlı dönemlerinden kalma mezarlar..heykeller vs..
dolu dolu gecen bir 15 günün arifesinde,
gecen sene yapılan bir kazı yerinin önünden geçiyorduk..2 kişi bir heykel bulmus bu kazı alanında, hemen yanlarına gittik, jandarmaya ve kazı çalışmalarından sorumlu kişiye hbaer verilmiş..onları beklerken heykelin resmlerini çektik...Hoca geldi, dediğine göre Roma döneminden kalma bir heykel olduğu değerinin en az 500.000 USD olduğunu söyledi...
heykele azğım açık baka kaldım...
daha çok şey vardı yazacak..ama yazım uzadı...
artık bir dahaki sefere...
MS.2 yada 3 yy başlarından Roma dönemine ait bulunan 3 kadın heykeli.