1. Sayfa - Toplam 4 Sayfa var 123 ... SonuncuSonuncu
Toplam 36 sonuçtan 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.

Hybrid View

  1. #1

    MASALLARINI UNUTAN ŞEHRİN ÇOCUKLARI

    listemiz
    1-minedafne
    2-başakhülya
    3-elifgencer
    4-ayşegül
    5-subbota
    6-sibel
    7-türkan-dilara
    8-tedbundy1555-(en sona geçecek,mazeret izini kullanıyor)
    9-plntzn
    10-DeMaya
    11-canom
    12-deniz
    13-anjinsan
    14-bilmemgerek
    15-bavoles
    16-ömür
    17-story98
    18-nesrin mumcu
    19-aynur-anneoldum
    20-S-M-D
    21-aysel
    22-doğaburcu
    23-Durucum
    24-ayçiçek
    25-karacakaya
    26-yildiz-hatun
    27-Banu-Korkmaz
    28-nerdoğan
    29-zeydi
    30-ayris
    31-kani_erdem_
    32-utku-arda
    33-gülzade
    34-DMT
    35-sabrinaz_koray
    36-zeynep-nadide
    37-1nurcihan
    38-vildant
    39-sarılacivert
    40-merve-irem
    41-minedafne SON

    hikayemiz

    MASALLARINI UNUTAN ŞEHRİN ÇOCUKLARI

    Bir varmış,bir yokmuş.
    Evvel zaman içinde kalbur saman içinde,çok uzaklarda değil çok yakınlarda bir şehir varmış.Etrafı dağlarla çevrili yemyeşil bir şehirmiş.Şırıl şırıl akan dereleri,yemyeşil ormanları varmış.Havası temizmiş,suları berrakmış.

    Bu şehir büyük bir şehir değilmiş ama kalabalıkmış.Şehirde çalışmayan çok az kişi varmış.Herkes sabahları erken uyanır işine gitmek için hazırlanırmış.Anneler babalar kendileri işe hazırlanırken çocuklarını da okula hazırlarlarmış.
    Çocuklar uykulu gözlerle servislere biner okula giderlermiş.

    Çocuklar okuldan gelir gelmez aceleyle ödev yaparlar ve televizyonun karşısına geçerlermiş.
    Anne babaları da işten gelir gelmez hızlı hızlı yemek hazırlarlar ve ailece yemek yerken televizyon seyrederlermiş.
    Çocuklar televizyondaki programlar yüzünden uyku saatini hep kaçırır,geç yatar ve sabahları da çok zor uyanırlarmış.
    Evlerde hiç kimse birbiri ile konuşmaz sürekli televizyon seyrederlermiş.
    Haftasonları kimse pikniğe kırlara,dere kenarlarına gitmez o güzelim ormanlar sessiz kalırmış.Hafta sonlarında da hiçkimse televizyon başından kalkmazmış.

    Birgün şehrin okuluna yeni gelen Zeynep Öğretmen bu şehirdeki çocukların hiç masal bilmediğini farketmiş ve çok üzülmüş.Çocuklar sadece bilgisayar oyunları ve televizyon programları ile ilgili konularla ilgileniyorlarmış.
    Ne Ali Baba ve Kırk Haramiler’i tanıyorlarmuş ne de Keloğlan’ı...
    Ne Kaf Dağı’nı biliyorlarmış ne de Zümrüdü Anka Kuşu’nu..

    Bunun üzerine Zeynep öğretmen diğer öğretmen arkadaşları ile konuşmuş.
    Onlar da bu durumdan dolayı çok üzgünmüşler.
    Sonunda şöyle bir çare bulmuşlar:
    Tüm velileri şehrin büyüklerini okula toplamışlar.
    Zeynep öğretmen ve diğer öğretmen arkadaşları ailelerle ve yaşlılarla konuşmuşlar.
    O geceden itibaren her öğretmen her gece başka bir ailenin
    evinde misafir olup tüm aileye masal anlatmaya başlayacaklarmış.
    Aileler çok şaşırmışlar ama çaresiz kabul etmişler.

    Böylece 5 öğretmen arkadaş yani Zeynep öğretmen,Ayşe öğretmen, Fatma öğretmen , Ali öğretmen ve Ahmet öğretmen
    her gece bir başka aileye masal anlatmaya gitmeye başlamışlar.

    İlk gece Zeynep öğretmen Banu'nun evine misafir olmuş ve anlatmaya başlamış.
    Bir varmış bir yokmuş....

  2. #2

    Re: MASALLARINI UNUTAN ŞEHRİN ÇOCUKLARI....hikaye forumumuz/listedekiler hariç yazı yazmayınız lütfen

    Evvel zaman içinde kalbur saman içinde develer tellal iken pireler berber iken ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken Keloğlan diye biri yaşarmış uzak dağların ardında.Keloğlan annesiyle birlikte küçücük bir evde yaşar ve evin önündeki bahçeyi ekip biçer orda yetiştirdikleri ile geçinip giderlermiş.Ana oğul çok iyi anlaşırlarmış ama annesi keloğlan'ın sürekli hayal kurmasına da kızmadan edemezmiş.Çünkü bazen 10 dakikalık bir iş keloğlanın hayal kurmasıyla saatleri buluyormuş.
    ...Zeynep öğretmen masalın tam bu yerinde susmuş.Etrafına bakınmış Banu'nun iki kardeşi annesi,babası ve hatta büyükannesinin "niye sustun" dercesine bakışları ile karşılaşmış."Ne güzel hepsi dinliyormuş" diye geçirmiş içinden.
    Büyük bir iştahla yeniden anlatmaya başlamış."Keloğlan'a annesi bir gün pınardan su almasını söylemiş.Keloğlan evden almış testileri önüne de katmış eşeği Karakaçan'ı pınara doğru yola çıkmış.Keloğlan bu hayaller peşini bırakmamış tabiki.

  3. #3

    Re: MASALLARINI UNUTAN ŞEHRİN ÇOCUKLARI....hikaye forumumuz/listedekiler hariç yazı yazmayınız lütfen


    Getireceğim su ile yine bulaşık yıkayıp,bana güzel yemekler yapacak ,keşke yaşlı anneciğimin hayatını güzelleştirmek için bir şeyler yapabilsem diye düşünmüş Keloğlan.
    Düşününce de içinden " annemle birlikte Karakaçanı yanımıza alıp seyahate çıksak,her gittiğimiz yerde yeni insanlarla tanışsak,onlarla arkadaş olsak "diye geçirmiş.
    Yolda kendisine selam veren komşusunun "merhaba Keloğlan yine aklında neler var" sözü ile kendine gelmiş.Onunla birlikte selamlaşıp pınara ulaşmış,testilerini doldurmuş ve ilk defa annesinin verdiği işi zamanında hatta beklediğinden daha hızlı yaparak heyecanla annesine koşmuş.
    Ama aklında hep yeni yerler görüp,yeni insanlar tanımak varmış.
    Keloğlanı kısa zamanda yanında gören annesi su dolu testilere bakarak biraz şaşkınlıkla "aman benim Keloğlum keltoş oğlum ,artık büyümüşte verdiğim işi bir an önce yapıyormuş "demiş .
    Keloğlan heyecanla anacığım biran önce geldim çünkü sana bir şey söylemek istiyorum demiş.
    "Burada yıllardır aynı şeyleri yaparak yaşıyoruz,hayatımızda hiç bir değişiklik yok,böylede devam edecek anacım,ben gezip yeni yerler görmek istiyorum.Seninde benimle gelip,sürekli çalışmadan yeni yerler görüp,yeni insanlarla kaynaşırken yanımda olmanı istiyorum demiş."
    Hayalperest oğlunun ilk kez bu kadar heyecanlı ve istekli olduğunu gören yaşlı kadın bir an durmuş ve düşünmüş.Oğlu haklı imiş her günün birbirine benzediği yaşantılarında kendiside değişiklikten mutlu olcakmış,ayrıca yeni yerlerin ve insanların oğluna daha iyi olanaklar sağlayabileceğini de düşünmüş ve.......

  4. #4

    Re: MASALLARINI UNUTAN ŞEHRİN ÇOCUKLARI....hikaye forumumuz/listedekiler hariç yazı yazmayınız lütfen

    “Farklı insanlar görmek benide heycanlandır gidelim keloğlum” demiş.Gece heycandan Keloğlan’ın gözlerine uyku girmemiş.Sabahın ilk ışıklarına kadar hayaller kurmuş.Hayallerinde kötü kalpli insanlar veya ejderhaları yok etmek,prensesle evlenmek gibi olaylar yer almıyormuş.Keloğlan düz bir ekran hayal etmiş.Yuvarlak dünyamızın düzleştirilmiş hali gibi birşeymiş bu ekran.Bu ekran hem iyi hem kötüymüş.Keloğlan kendini dünyayı bu ekranın kötülüklerinden kurtarmak için savaşan bir kahraman olarak hayal ediyormuş.Hayal ya herşeyi her kahramanı hayal etmek özgürmüş.Hayalleri sabahaka kadar bitmek bilmemiş.Ülkeleri yok eden savaşlar gibi aileri bir birinden uzaklaştıran hatta yok eden bu ekranı dünyadan silmesi mümkün değilmiş ama daha faydalı yapmak elindeymiş.Böyle hayaller kurarken gün ışımaya başlamış.....
    Annesi uyanmadan kalkmış bahçeye çıkmış çiçekler toplamış.Rengarenk mis kokulu çiçekleri annesinin baş ucuna koymuş.Annesini öperek uyandırmış.” A benim güzel anam sağolasın beni öyle mutlu ettin ki bu çiçekleri sana topladım” demiş.
    Annesi onu bu kadar mutlu görmenin sevinciyle kalkıp yol hazırlığına başlamış.
    Öğle üzeri hazırlıkları bitirmişler köylülerle vedalaşmışlar karakaçanı alıp yollara düşmüşler.
    Akşama kadar keloğlan önde anası karakaçanın üzerinde yanlarından gelip geçen koca koca araçlara aldırmadan sağdan sağdan yol almışlar.
    Hava kararmak üzereymiş konaklamak için uygun yer aramaya başladıkları an karşılarına.......



  5. #5

    Re: MASALLARINI UNUTAN ŞEHRİN ÇOCUKLARI....hikaye forumumuz/listedekiler hariç yazı yazmayınız lütfen

    Köyün konağı çıkmış.
    Keloglan anasına:
    -Anam güzel anam, şuracıkta dinlenelim,yolumuz uzun.
    Anası Keloğlana:
    -He oğlum, Keloğlum keleş oğlum. Yolumuz ırak, dinlenelim, ben yaşlıyım oğul,ayaklarim cok yoruldu.

    Konağın etrafında hiç kimseler görünmüyormuş. Bakmışlar bakmışlar çıt yok.
    Anası:
    -Terkedilmiş mi? diye sormuş.
    Keloğlan:
    -Dur ana, sen burada dur! Ben kapıyı çalayim.İçeride birileri vardir, demiş.

    Keloğlan kapıyı çalmaya başlamış. Anasina bakmış endişeli gözlerle. Anası da endişeli endişeli keloğluna bakmış.

    Hiç ses seda yok, kapıyı yavaşça iteklemiş, kapı gıcırdayarak açılmış, bakmış ki; içeride kimsecikler yok. Anlamış ki, terkedilmiş bir konak.

    Keloğlan'ın ve anasının burada kalmaktan başka şansları yokmuş. Gün batmış, ortalıkta kimseler yok, yorgunluk çökmüş anasının yaşlı bacaklarına, mecburen kalmışlar.

    Keloğlan:
    - Anam güzel anam, gel gel, kimsecikler yok, bu gece burada kalmak zorundayiz anam,demis.
    Anası:
    -Olur oğul keloğlum, kalırız kıvrılıveririz bir köşeye. Azığımızdaki yemekten de yer, dinleniriz.Yatar uyuruz demiş.

    Ana oğul; çıkınlarındaki yiyecekleri yiyip, topraktan zemine uzanıp, karakaçanı da yandaki boş odaya alıp, bahçeden ot, dereden de su getirip, yemleyip sulamışlar.

    Biraz da sohbet etmisler, yorgunluk iyice çökünce,uykuya dalmışlar, derin derin uyurlarken, birden bire bir ses...



  6. #6
    Üyelik Tarihi
    23 Şubat 2004
    Bulunduğu Yer
    Trafiği ömrümü yiyen İstanbul
    Mesaj
    5.931

    Re: MASALLARINI UNUTAN ŞEHRİN ÇOCUKLARI....hikaye forumumuz/listedekiler hariç yazı yazmayınız lütfen

    ....duymuşlar, ürkmüşler, ama kıpırdamadan öylece dona kalmışlar......

    Bu bir ayak sesiymiş ve gittikce onların kıvrıldıkları köşeye doğru yaklaşıyormuş. Keloğlan birden annesini de korumak düşüncesiyle ayağı fırlamış ve,

    - Kim var orada?

    diye seslenmiş. Yaklaşan ayak sesi ve kandil ışığıyla yaşlı bir adam,

    - Aslı siz kimsiniz?

    diye sormuş. Keloğlan gelen kişinin yaşlı bir adamcağız olduğunu görmüş ve heyecanla anlatmaya başlamış.

    - Biz yaşlı anamla yollara düştük, güçümüzün yettiği kadar dolaşıp, değişik değişik yerler görmek ve yeni insanlarla tanışmak istiyorduk. Hava kararmaya başlayınca ve zavallı yaşlı anacığım yorulunca dinlenmek istedik. Burayı görünce gelip kapıyı çaldık ama kimse yoktu. Burası sizin mi yoksa? diye sormuş

    Yaşlı adam çok nur yüzlü görünüyormuş. Keloğlan heyecanla ve mahcup gözlerle hikayesini anlatırken hep tebessüm eden bir yüzle ona bakıyormuş. Konuşması bitince de yine aynı tebessümle, Keloğlanın kel kafasını okşamış.

    - Tamam evladım tamam, siz dinlenmenize bakın sabah olunca görüşürüz?

    Demiş ve arkasını dönüp oradan çıkmış........

  7. #7

    Re: MASALLARINI UNUTAN ŞEHRİN ÇOCUKLARI....hikaye forumumuz/listedekiler hariç yazı yazmayınız lütfen

    Nur yüzlü yaşlı adam odadan çıkınca ana oğul bir süre uyuyamamışlar, akıllarında hep o yaşlı adam varmış.. Kimdi acaba diye düşünceler içinde sabaha karşı ancak uyuyabilmişler..

    Güneşin ışıklarıyla açmışlar gözlerini.. Neredeyse öğlen olmak üzereymiş, geç uyudukları için erkenden uyanamamışlar haliyle..

    Apar topar kalkıp, gece gördükleri yaşlı adamcağızı aramışlar etrafta ama bulamamışlar.. Sanki yer yarılmış da adamcağız içine girmiş, konağın içini dışını her tarafını aramışlar ama yokmuş işte..

    Artık yola çıkmamız lazım diyerek, hazırlıklarını yapıp düşmüşler yola.. Yol boyunca da "acaba kimdi o nur yüzlü yaşlı adam" diye konuşuyorlarmış..

    Derkenn...

  8. #8
    Üyelik Tarihi
    29 Aralık 2004
    Bulunduğu Yer
    yedi tepeli şehir
    Mesaj
    2.594

    Re: MASALLARINI UNUTAN ŞEHRİN ÇOCUKLARI....hikaye forumumuz/listedekiler hariç yazı yazmayınız lütfe

    bir süre sonra yolda büyük bir kalabalığın üzerlerine doğru geldiğini görmüşler.

    keloğlan:
    -ana,bunlar kim ola ki?
    ana:
    -ne bilem oğul..dur hele tanış oluruz herhal..

    keloğlan bir taraftan anacığıyla konuşuyor bir taraftan da gözucu ile yaklaşan kalabalığı süzüyormuş.
    bir an "ama ben bunları tanıyorum!fakat gerçekten onlar olabilirler mi?yok canıııımmm hepsinin aynı yerde olması imkansız birşey.."diye geçirmiş içinden.

    bu sırada kalabalık yaklaşmış,yaklaşmış,yaklaşmış ve...

    -selam keloğlan! sen de anacığın ile toplantıya mı? diye sormuş içlerinden biri.

    -aaaaaa...çizmeli kediiiii! diyebilmiş keloğlan.şaşkınlıktan bir süre kah çizmeli kedinin suratına boş boş bakmış kah saçı olmayan kafacığını kaşımış.ilk şaşkınlığı attıktan sonra sohbete başlamış çizmeli kedi ile:

    -mehaba çizmeli! biz anamla uzun bir yolculuğa çıktık;yeni yerler öğrenmek ,yeni insanlar tanımak için.
    dün gece konakladığımız yerde nur yüzlü bir adam gördük.bize sabahleyin görüşeceğimizi söyledi fakat sabah anamla her yana bakınmamıza rağmen onu bulamadık.biz de tekrar yollara düştük...

    -elinde bir kandil var mıydı bu adamın?

    -evet!

    -hmmmm..;uydurukçubaşını görmüşsünüz siz!

    -kimi,kimi?

    -uydurukçubaşını! masal dünyasının yaratıcısı ve başkanı olan ulu uydurukçubaşı.
    bizim de tüm masal kahramanları bir araya gelmemizin sebebi o zaten.biryerlerde masalları unutan çocuklar varmış,acil çözüm için toplanıyoruz.hazır toplanmışken de 4. geleneksel M.A.K.İ.D gününü kutlayacağız.

    -M.A.K.İ.D..?!?

    -masal kahramanları içini dökme günü! herbirimiz şikayetlerimizi uydurukçubaşına bildiririz ,o da uygun görürse masallarımızda değişiklikler yapar..

    -ama benim hiç haberim olmadı şimdiye kadar bu M.A.K.İ.D'ten.

    tam bu sırada söze keloğlanın anacığı girer:

    -oğul,oğul..bu makid midir,takid midir ne zırıltı ise her sene bir davetiye gelirdi ama sana söylediğimde "amaaaaan ana boşver.. tembel tembel yatmak varken kim kalkıp gidecek oralara kadar!" deyip yan gelip yattın her sene..!

    keloğlan biraz kızarır biraz bozarır.konuşma sürerken diğer kahramanlar da yanlarına gelmiştir.

    -şikayetçiyim ayakkabılarımdan! der külkedisi.çoktaaan modası geçti bu cam ayakkabıların.artık saat 24'ü vurduğunda şöyle son moda bir adidas düşürmek istiyorum sarayın merdivenlerinde!

    -ben de sıkıldım artık bu kırmızı başlıklı pelerinimden! der kırmızı başlıklı kız. yok mu bunun lila rengi?ayrıca üzerinde kocaman iğneli bir de yapma çiçek olsun istiyorum aksesuar olarak.bu hali ile çok düz pelerin.hareket katmak lazım biraz!

    -asıl ben yapmam artık bu 7 cücenin işlerini! der pamuk prenses.sabahtan akşama helak oluyorum ev işlerinden!çamaşır makinası yok,bulaşık makinası yok!yıka,yıka ellerim sudan çıkmaz oldu,derileri bile büzüştü!hiçbir prens almaz beni bu bakımsız ellerle...

    -ya benim saçlarım ne olacak? haaaapşşuuuu.. der rapunzel. uzattım yere kadar sırma saçlarımı lakin ,haaaaaapşuu..!her yıkadığımda..hapşuuu...hastalanıyorum.sinüzitlerim azıyor!saç kurutma talep ediyorum uydurukçubaşından...

    -biz de bıktık çukulatadan şekerden ev yemekten! der hansel ve gratel. artık sağlıklı beslenmek istiyoruz!ormanda ki cadının evi çeşit çeşit meyveden olsun bundan böyle...

    şikayetler yağmur gibi devam ederken bir ses duyulur:

    -sessizlik!aktarım noktasına geldik.şimdi elele tutuşuyor ve sihirili tekerlemeyi söylüyoruz.uydurukçubaşı bizi masal ülkesi toplantı salonunda bekliyor...

    keloğlan,anası ve diğer bütün kahramanlar elele tutuşur ve sihirli tekerlemeyi söylerler:

    -durakta taksi yok,
    bizim şikayetimiz çok,
    haydi toplantıya hop hop hop!

    ve birden kendilerini tavanları çok yüksek,sandalyeleri altından,konuşma kürsüsü zümrütten,mikrofonu elmastan,masaları yakuttan bir toplantı salonunda bulurlar...

  9. #9

    Re: MASALLARINI UNUTAN ŞEHRİN ÇOCUKLARI....sıralamaya göre yazınız lütfen,sıra atlamayınız

    Bütün masal kahramanları yakut masanın etrafında toplanmıştır. Her kafadan bir ses çıkmaktadır. Keloğlan şaşkın şaşkın etrafına bakınır:


    - Anam anam garip anam, burası nasıl bir yer?.. Kel kafam akılsız kafam, o kadar davetiye gönderirirler, neden keyfine bakarsın yan gelip yatarsın da kalkıp gelmeye üşenirsin...


    - Oğul oğul sus, bak kim geliyor!.. Bizim gördüğümüz ak saçlı, nur yüzlü ihtiyar değil mi bu?


    Birden uğultu kesilir. Mücevherlerle işlenmiş, yerinden kımıldatılması imkansız gibi duran devasa kapı, adeta bir tül hafifliğiyle açılır ve Uydurukçubaşı içeriye girer. Ağır adımlarla zümrütten yapılmış kürsüye çıkarak etrafa şöyle bir göz gezdirir. Ardından önünde duran kalın defteri açar:


    - Gördüğüm kadarıyla bu yıl eksiğimiz yok, herkes gelmiş. Arkadaşlar çok önemli bir görevimiz var. Çocuklar masallarımızı bilmiyor, okumuyor; böyle giderse hepimiz unutulacağız. Çocuklarımıza yeniden masalları sevdirmeliyiz. Ama nasıl?..


    Çizmelikedi söz ister:


    - Efendim arkadaşlar beni sözcü olarak seçtiler, hepimizin farklı farklı şikayetleri var... Ben mesela; sıkıldım artık bu çizmelerden, yaz kış çizmeyle geziyorum, ayaklarım havasız kalıyor, sandalet giymek istiyorum. Masallarımızda ufak tefek değişiklikler yapsak nasıl olur? Hem bizim keyfimiz yerine gelirse çocuklar bunu çabucak fark eder, belki de yeniden masal okumaya, birbirlerine anlatmaya başlarlar....


    Masalın tam burasında Zeynep öğretmen anlatmayı keser:


    “Nasıl buldunuz masalımı,” diye sorar, onu büyük bir heyecanla dinleyen Banu ve ailesine:


    - Hepsi bu kadar mı öğretmenim? Ne olacak sonunda, hepsini çok merak ettim; Çizmelikedi'yi, Rapunzel’i, Hansel ve Gratel’i, Kırmızı Şapkalı Kız’ı... Hiçbirini bilmiyorum; hem ne olacak, masallar değişecek mi sahiden?


    - Banucuğum, ona sen karar vereceksin. Sana bir kitap bırakacağım, adı “Dünya Masalları”. Burada adı geçen bütün masallar bu kitapta var. Ailenle birlikte okumanı istiyorum bunları. Bir de ödev veriyorum sana, içlerinden birini seçerek günümüze uyarlayacaksın. Sonra da sınıfta arkadaşlarına okuyacaksın masalını. Hadi bakalım şimdi iyi geceler, vakit çok geç oldu.


    Zeynep öğretmen bir çocuğa masalı sevdirdiği için çok mutludur. Güzel bir iş yapmış olmanın sevinciyle evin yolunu tutar.


    Ertesi gece sıra Ayşe öğretmendedir. O da Rüzgar ve ailesine anlatacaktır masalını...


    Bir varmış bir yokmuş...

  10. Re: MASALLARINI UNUTAN ŞEHRİN ÇOCUKLARI....sıralamaya göre yazınız lütfen,sıra atlamayınız


    Ülkenin birinde kral ve kraliçe yaşarmış..Kral çok iyi kalpliymiş kraliçe ise yüzü asık,hiç gülmeyen bir kadınmış.Kimsenin gülmesini istemezmiş.Ülkede yaşayan insanların birbirine iyilik yapmalarını,yardımlaşmalarını hiç istemezmiş.Ona göre herkes kendi işini yapmalıymış.

    Yıllar sonra bir bebekleri olmuş.Adını kral, gülleri ve gülmeyi sevdiği için “Gül” koymuş..
    Kraliçe bebeğin olduğuna bile sevinmemiş.

    Yıllar geçip giderken Gül büyüyor,babası gibi iyi bir insan oluyormuş.Annesinden gizli herkese yardım edermiş.Aslında bilirmiş annesi duysa ceza verecek, ama o insanları mutlu etmek her şeye değer diye düşünürmüş,bilirmiş ki "iyilik eden iyilik bulurmuş".

    Bir gün kral ve kraliçenin konuşmalarına kulak misafiri olmuş Gül.

    Annesinin ilk defa güldüğünü duymuş ve çok sevinmiş.Aslında annesi iyi bir insanmış,hep suratı asık olurmuş,çünkü……….

Benzer Konular

  1. bir annecocuk üretimi:MASALLARINI UNUTAN ŞEHRİN ÇOCUKLARI
    Konuyu Açan: Bizanslı, Forum: Mühim Konular.
    Cevap: 34
    Son Mesaj: 27 Temmuz 2010, 10:13
  2. MASALLARINI UNUTAN ŞEHRİN ÇOCUKLARI...masal bitti...
    Konuyu Açan: Bizanslı, Forum: Genel Forum.
    Cevap: 14
    Son Mesaj: 03 Mayıs 2006, 11:13
  3. KIZIMIN MASALLARINI BİR DEFTERDE TOPLUYORUM
    Konuyu Açan: Bizanslı, Forum: Genel Forum.
    Cevap: 4
    Son Mesaj: 23 Şubat 2004, 11:36

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Dosya Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •  
 
 

Bu site Lidya.Net tarafından hazırlanmış ve yayınlanmaktadır © 1998-2012. Bu sitede yayınlanan yazılar, kaynak ve yazarı belirtilmek kaydıyla kullanılabilir.
İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren AnneCocuk.com adresimizde 5651 Sayılı Kanun'un 8. Maddesine ve T.C.K' nın 125. Maddesine göre TÜM ÜYELERİMİZ yaptıkları paylaşımlardan ve yazdıkları yazılardan kendileri sorumludur.
AnneCocuk.com ile ilgili yapılacak tüm hukuksal şikayetler iletişim linkinden iletişime geçildikten sonra en geç 2 (iki) gün içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek, gereken işlemler yapılacak ve size geri dönüş yapılacaktır.