• SOĞUĞUN KOKUSU

    Soğuğun kokusu geliyor kaç gündür burnuma.
    Soğuk kokar mı derseniz ,evet, soğuk kokar.
    Hele hayatının her anısını benim gibi kokularda saklayan ve kokularla hatırlayan biriyseniz soğuğun kokusu çok özeldir.Serindir burnunuzun dibini üşütür ama diridir,güzel kokar.
    Soğuk kokladığım zaman hayatıma kışlar geliyor demektir. Sevinirim. Kurt puslu havayı sever misali içim soğuduğunda paltoma,atkıma,şalıma sarınarak sevinçle beklemeye başlarım kışı.
    Soğuk güzel kokar.
    Çünkü soğuk çocukluk kışlarım gibi kokar.

    Hayatımın her döneminin kokusu ayrıdır.Bazen en unutulmuş anılarım bir kokuyla çıkar karşıma.Bir parfüm kokusu sevilmiş ama unutulmuş bir erkektir , bir tarçın kokusu Büyükada’dır, çimen kokusu atletizm antremanına gittiğim İnönü stadıdır , Rexona sabun ise yeşil rengiyle,üstündeki su damlasında yıkanan kızla Galatasaray’dır.

    Küçük bir kız çocuğuyken ,iki örgülü sarı saçlarım ,üstü virgül desenli kırmızı beyaz pijamam elimde havlu,diş fırçası ,şıpıtık tokyolarımla gece temizliğine 10 lavabolu kocaman yatakhane tuvaletine gittiğimdir Rexona.13 yaşımın sivilcelerinden kurtulmak için elimi Rexona ile köpürtüp her gece buz gibi yatakhanede buz gibi suyla yüzümü köpüğe buladığımdır.
    O buz gibi suyun da ,soğuk kokusu bambaşkadır.

    Deniz deyince aklıma ne mavisi ne yeşili ne dalgası gelir. Deniz Ortaköyde İndependenta patladığında iyota,yosuna karışan hafif petrol kokusuyla gelir çocukluğuma.Öyle yerleşmiştir koku hafızama.Deniz hafif burnumu acıtan iyottur,aksini kimse sokamaz aklıma hatıralarıma.

    Kitap kokusu düşkünüyseniz benim gibi ,eski kitapları elinize aldığınızda içini açıp kafanızı orta yerine gömüyorsanız koklamak için...
    O hafif toz kokan, tarih,yaşanmışlık ve okunmuşluk kokan kokuyu koklamak için...
    O koku aynı zamanda ziftle sıvanmış tozlu tahtalarıyla, kocaman yatakhane kokusudur benim için.Her nedense iki koku çakışmıştır aklımda.

    Ya da bazen bir kokuyu seversiniz,hissedersiniz ama neyi anımsattığınızı bilemezsiniz.İçinizdeki bir anıya ait olduğunu düşünmeden farketmeden seversiniz.Benim çam kokusunu sevdiğim gibi...

    Yolculuklarda en sevdiğim şey çam ormanlarından geçişlerimde arabayı orman içinde bir yerde kenara çekip inip çam kokusuna doymaktır.
    Derin derin nefeslerle...
    Ta ki o kokuyla dolana kadar ...
    Ta ki kokuyu artık hissetmeyinceye kadar,
    Ta ki artık o koku olana kadar....

    Yıllarca farketmediğim bu çam kokusu sevgisinin sebebini üç sene önce keşfettim. İnternette ve bir dergide yayımlanan yazılarımdan biri ,çocukluğuma ait ilk anılarla ilgiliydi.”Nereye kadar geriye gidersiniz” diye sormuştum yazımda.Çocukluğunuzun ilk hatırası nedir’ diye.
    Kendi kendime geriye döndüğümde Galatasaray,onun öncesi ilkokul,onun öncesi Lüleburgaz-İstanbul... ve onun öncesi derken üç-dört yaşlarıma kadar varmıştım. Annemle babamın Balıkesir’in Güğü köyünde öğretmenlik yaptığı senelerdi o yıllar.
    Şöyle bir sahne canlanıyor gözümde bölük pörçük:
    Küçüğüm ufacığım...
    Annem ve babamla orman içindeyim.
    Her yanımız ağaç.
    Yürüyoruz...
    Annem elindeki kahverengi battaniyeyi bir ağaç altına seriyor.Beni üstüne oturtuyor.Elimde muhtemelen bir elma ve bir oyuncak...Orası puslu,pek net değil anılarımda...
    Sonra annemle babam sırtlarını birer ağaca yaslayarak kalın kalın kitaplar okuyorlar ormanın sessizliğinde.Onları seyrettiğimi hatırlıyorum,annemin ben sıkıldığımda yere düşen çam iğnelerinden bana kolyeler yaptığını ,her yanımızın çam ağaçlarıyla çevreli olduğunu ve benim için şimdi bir tören kadar kutsal o anı sık sık yaşadığımızı.

    İşte meğer o günlerden bana armağanmış bu çam kokusu sevgisi. Gün geldi sebebi beni buldu.
    Ve emin olun sırf bu koku ve anılarım sebebiyle,Nazım’ın arzusuna benzer sekilde, bir gün öldüğümde vasiyetimdir başucuma dikilecek bir çam ağacı.Reçinesi koksun üstüm başım diye...

    İşte dün yine kokularla dolduğum bir gündü.
    İstanbul’un ilk soğuk günüydü.
    Soğuk,çocukluk...ilk gençlik...neler hatırlattı bana neler neler.

    Belki siz farketmediniz ama ,dün,havada sahlep kokusu asılıydı.
    Dün havada soba üstünde yanan mandalina portakal kabuğu kokusu saklıydı
    Havada hafifçe yaklaşan kar kokusu vardı.

    Ve soğuk ,soba üstünde kestane...fırından çıkan sıcak ekmek...

    Soğuk,dışarda kar yağarken demlenen çay...

    Soğuk,kocaman çanakta ekmek parçalarının üstüne dökülen tarhana çorbası ...

    Soğuk ,dün, hayatımdaki her an ve anı kadar güzel kokuyordu.

    Mine












 
 

Bu site Lidya.Net tarafından hazırlanmış ve yayınlanmaktadır © 1998-2012. Bu sitede yayınlanan yazılar, kaynak ve yazarı belirtilmek kaydıyla kullanılabilir.
İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren AnneCocuk.com adresimizde 5651 Sayılı Kanun'un 8. Maddesine ve T.C.K' nın 125. Maddesine göre TÜM ÜYELERİMİZ yaptıkları paylaşımlardan ve yazdıkları yazılardan kendileri sorumludur.
AnneCocuk.com ile ilgili yapılacak tüm hukuksal şikayetler iletişim linkinden iletişime geçildikten sonra en geç 2 (iki) gün içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek, gereken işlemler yapılacak ve size geri dönüş yapılacaktır.