• O BENİ ANLIYOR, BİLİYORUM

    Her kadın gibi düşünmek zorunda değilim, öyle değil mi?
    Duygularımı, isteklerimi, heyecanlarımı, arzuladıklarımı, ya da çok istediğim bir şeyi istediğim gibi yapabilme şansım var mı?
    Yoksa niye yok?
    Bu şansı kendime, istediğim zaman ben verip, yine ben almalıyım, öyle değil mi?
    Bunlar teorikte düşünüp, mantiken aklımdan geçenler. Ama pratikte hayatımı istediğime göre yaşamaya, şekillendirmeye yönlendirmeye kalksam, kimsenin beni seveceğini sanmıyorum. Sevmenin ötesinde yapayalnız, korumasız ve savunmasız kalacağım. İlkin sevdiklerim terkedecek. Önce ruhen uzaklaşacaklar benden, belki de bir zaman sonra bedenen ayrı kalacağım onlardan. Bu çok haksızlık. Kadın olmam demek, anne olmam demek, niye istediğim bazı şeyleri yapmayı bana men ediyor ya da beni farkında olmadığım iplerle bağlıyor. Hayatım o kadar hızlı geçiyor ki, bir sonraki süreci hayal etmiyorum artık. Bir zamanı beklemekten korkar oldum gayrı. Eskiden, gençken yani kalbim pır pır atarak, sabırsızlıkla beklediğim hiç bir şeyin zevki yok şimdi. Bekleme süreci ben farkında olmadan kalkmış ortadan. Alıp başımı gidebilme, istediğimi sevme, istediğimi terketme, istediğimle uyuyabilme, istemediğim işi yapmama şansım var mı? İstediğimle, istediğim gibi sevişebilme hakkım yok değil mi?

    Aslında çok masumum ben. Herkesten daha masum hemde. Ben aklımdan geçenleri ifade edebilecek kadar deliyim. Ya da akılsız! Bilmiyorum, belkide bu, benim ucu bucağı belli olmayan, sınır tanımayan, şansını zorlayan hayal gücümle ilgili bir şey. Yani onun bana kazığı! Ben eski sevgilileri ile karşılaştığında, eli ayağı karışan, salaklaşan, elini ayağını koyacak yer bulamayan, yaşlandım, kilo aldım tripleri ile bir anda demolerize olan, kalbi liseli bir kız gibi heyecanla atabilen bir kadınım. Yani karmaşık bir cinsim.

    Yine kızacak ve “benim hakkımda yazma dedim, niye dinlemiyorsun be huysuz kadın” diyecek ama kocama da daima söylüyorum bunu. Yani hayatta insanın daima sosyal flörtleri olması gerektiğini, ruhumuzu zinde tutabileceğini ve bunun aslında günlük yaşam ve hayat içinde ne kadar eğlenceli olabileceğini anlatıyorum. Hani, yeni aldığımız bir kıyafeti giydiğimizde ya da kaşımızı, kılımızı, tüyümüzü aldırdığımızda kendimizi iyi hissettiğimiz o an vardır ya, bu da işte onun gibi tatlı bir an. Gelip geçici, keyif veren, kısa süreli mutlu olmamızı sağlayan bir an. O beni anlıyor, biliyorum. Uyguluyor mu bilemem. Uygulasın mutlu olsun, keyif alsın isterim ben. Valla ben erkek olsam, benim gibi bir karım olsun isterdim. Hayattan zevk almalarımı engellemeyecek, sıradan kadınlar gibi geleneksel ve anlamsız kıskançlıklar yapmayacak, ruhumu örselemeyecek biri ile uyumak, bazen şaşırtacak, sık sık akla hayale gelmeyecek şeyleri yapabilecek, koca olarak benim bile dillendiremediğim şeyleri ifade edebilecek biri ile sevişmek isterdim.

    Eğer bir kadın, rejime başladıysa, ota boka sinirleniyorsa, sevişmenin en keyifli anında sizi yarı yolda bırakıyorsa, yediği yemeği beğenmeyip lokantadaki aşçının çıkarılmasını teklif ediyorsa, terliklerinizi sürükleyerek yürüdüğünüz iftirası ile sizi hımbıllıkla suçluyorsa, bornozu neden ortaya bıraktın diye feryat ediyorsa, ya da olmadık bir yerde size sevişme önerisinde bulunuyor ve de sizi zor duruma sokuyorsa bilin ki bir sorun vardır bu hatunda. Ee peki ne yapacaksanız o zaman. Bu kadına bir çare gerekli değil mi?

    Ben bunların hepsini yapıyorum son günlerde. Ama depresyonda değilim. Depresif haller sergilemiyorum çünkü. Sadece hayattan zevk alma şeklim değişti. Neyi, nasıl ve ne kadar istiyorumdaki doğrularım, bir öncekini tutmaz oldu. Aslında hiç bir zaman tutturamadım ben bu dengeyi.

    Hayat hızla geçiyor ve ben yeterince yararlanamıyorum, onu yakalayamıyorum, kendi payımı alamıyorum derdim var benim. Az kaldı, kafamın tamamen attığı, ruhumun tam anlamı ile isyan ettiği bir gün işi de bırakacağım. Hatta en değer verdiğim ve asla vazgeçemeyeceğim o iki insanı başbaşa bırakıp, Erdek’teki yazlıkta bir sonbahar akşamüstünde, cama yağmur damlaları vururken, köpüklerin sahile sürüklediği yosunların kokusunda dolanacağım yalnız başıma.

    Biliyorum, bu süreç de kısa sürecek kendi adıma. Sonra kös kös döneceğim özlediğim evime.

    Aslında bir öyküye başladım evelsi gece. Kızım yok. Ankara’da, anneannesinin kollarında yaşıyor yazın ve tatilin son günlerini. Özledim onu. Annemi de özledim. Devamlı hayatım birilerini özlemekle geçer oldu. Kocam da öteki bilgisayarın başında benden daha hızlı ve kuvvetli yazıyor yeni kitabını. Kitap deyince, kıskançlıktan deliriyorum. Ben hala ilk kitabını bastıramamış bir kadınken, onun üçüncü kitabını yazıyor oluşu paramparça ediyor kıskanç ruhumu. Bilgisayarımı kucağıma alıp oturuyorum balkona. Bazen tek bir satır, bazende kocaman bir sayfa yazıyorum. Ama sansürleyerek yazdığımı bildiğim için öfkeliyim kendime. Birilerini üzmeyeyim diye mi, kendimden korktuğum için mi sansürlüyorum, işte onu ayırd edemiyorum. Balkonda, biraz ilerdeki çatının üzerindeki baz istasyonun rahatsız edici gölgesinde, bacağımda, neredeyse kıçımın loplarını ortaya çıkaracak kadar kısa bir şortla oturup yazıyorum yavaş yavaş. İlerdeki bloktan kıllı bir adam sık sık başını camdan çıkarıp bir hapşırıp bir küfrediyor. Sonra beni farkedip kaçıyor içeriye. Ama biliyorum ki tülün ardında arada bir bakıp kontrol ediyor ne yaptığımı. Eğlenceli buluyorum bunu.

    Neyse öykü bitince, aylardır öykü yazamamanın ve Bülent’in hiç bir şey üretmediğime dair beni didikleyen ve şevkimi un ufak eden tezlerini çürütmüş olmanın mutluluğu ile normale döneceğim. Basılamamış ve umutla basılmayı bekleyen dosyama yeni bir öykü daha eklediğim için rahatlayacağım.

    Yeniden normal olacağım.

    Demet Eşrefoğlu Vardar
    Eylül 2007
 
 

Bu site Lidya.Net tarafından hazırlanmış ve yayınlanmaktadır © 1998-2012. Bu sitede yayınlanan yazılar, kaynak ve yazarı belirtilmek kaydıyla kullanılabilir.
İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren AnneCocuk.com adresimizde 5651 Sayılı Kanun'un 8. Maddesine ve T.C.K' nın 125. Maddesine göre TÜM ÜYELERİMİZ yaptıkları paylaşımlardan ve yazdıkları yazılardan kendileri sorumludur.
AnneCocuk.com ile ilgili yapılacak tüm hukuksal şikayetler iletişim linkinden iletişime geçildikten sonra en geç 2 (iki) gün içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek, gereken işlemler yapılacak ve size geri dönüş yapılacaktır.