• Bir dalgayla Japonya'dan Avrupa'ya savruldum

    Kocaman bir dalga...
    Dev gibi..
    Köpük köpük...
    Oya gibi kenarları var,sanki binlerce parmak uzanıyor...
    İnsan baktıkça içinde kayboluyor.
    Balıkçı teknesini yuttu yutacak.
    Balıkçılar için korkuyorum...
    Ürperiyorum...
    Ressamın adı Hokusai Katsushika,resmin adı “The Great Wave off Kanagawa”..aklıma kazıyorum bu ismi.İçimde bir dürtü,meraklı halim kıpırdanıyor yavaş yavaş. Kim bu ressam,nasıl bir resimdir bu? Daha var mı böyle resimleri?Araştırdıkça şaşırıyorum. Aaa bunlar Japonların tahta baskılarıymış...Ukiyo-e diye bir sanat varmış..ne ilginç...Araştırmam daimi takıntım Van Gogh’a erişiyor bir yerlerde.Daha derinlemesine giriyorum işin içine bu sefer.“Van Gogh hangi tarihlerde japon resmini keşfetmiş”, “hangi resimleri japon etkisi altında” derken karşıma Manet,Monet,Degas Klimt te çıkıveriyor...
    Seviniyorum...

    Bir “dalga” alıp beni önce bin adalar ülkesine,ülkenin tarihine, shogunlarına, imparatorlarına, geyşasına, tiyatrosuna götürüyor.Sonra Avrupa’ya getiriyor,Paris sokaklarında ressamlarla buluşturuyor.Farklı bir yaşam biçimi Avrupa’da sentezleniyor.Ben okuyorum,okumaya doyamıyorum.Resimleri tekrar tekrar inceliyorum.Resim ve tarih bir arada,daha ötesi yok zaten benim için.Ünlü ukiyo-e ressamlarını araştırırken yavaş yavaş günümüz sanatçılarına geldiğimde ise bir sürpriz daha var karşımda...Ryusai Okamoto isimli ressam dünya çocuklarını resmetmiş.Karşımda bir Türk halısı üstünde bir Anadolu çocuğu var...ne hoş...ne güzel..

    Sonra bir gün evime bir Japon misafir geliyor. Bir grafik sanatçısı Eskişehir’deki sergisinden sonra İstanbul’dan geçerken evimde kalıyor 2 gün. Giderken ben ona oyalı çemberler hediye ediyorum, o ise bana Hokusai’nin “Fuji dağı’nın 36 görünümü”nden seçmelerden oluşan küçük bir hediye veriyor.

    Dona kalıyorum

    Baka kalıyorum

    Yine bir tesadüf hayatımda ve tekrar diyorum:
    ”bir şeyi çok istersen tüm evren birleşirmiş onu gerçekleştirmek için”

    Aşağıda bu süreçte UKİYO-E denilen Japon resim ve tahta baskı sanatı ile ilgili araştırmalarım (internetten derleme ve tercümelerden oluşan) ve yüzlerce resim arasından yaptığım seçmeler var.Keşke hepsini koyabilseydim buraya.
    Çünkü ben bakmaya hala doyamadım...

    Umarım sizin de ilginizi çeker


    Sevgiler
    Mine

    BATI RESMİNİ ETKİLEYEN JAPON RESİM SANATI UKİYO-E
    Ukiyo-e değişken, anı anına uymayan, akıp giden dünyanın resimleri anlamına gelmektedir.Kimi kaynaklarda yzüen akan dünya diye tercüme edilir. Bu kavram anlamı ve içeriği hala tartışmalı olan bir kavramdır. Ukiyo-e’nin bir sanat okulu, bir sanat türü, tarzı özellikle aktörlerin ve saray fahişelerinin resimlerini içeren ahşap baskı ya da belli bir resim türü olduğu düşünülebilir. Aynı zamanda Ukiyo-e’nin resim ve baskı resim yapmaya has bir sanat üslubu olarak da görülebilmesi mümkündür. Zira farklı sanat okullarına mensup sanatçılar Ukiyo-e’nin yöntemlerini izleyerek resim ve ahşap baskı kalıplarla baskı resimler üretmişlerdir. Ukiyo-e’yi bir sanat üslubu olarak görenler onu bir moda, şık bir duyarlık olarak tanımlarlar. Sanat üslubu olarak gören bakış açısı fantezi ve oyunu Ukiyo-e’nin vazgeçilmez bir ögesi biçiminde değerlendirirken, bir diğer görüş onu gerçeği katı hatta bilimsel bir biçimde ifade eden bir sanat üslubu şeklinde ele almaktadır.

    Ukiyo-e’nin tarihsel arka planına baktığımızda, bu sanat üslubunun/okulunun Tokugawa Dönemi’nde (1615-1868) Edo (Tokyo)’da ortaya çıktığı görülüyor. Tokugawa shogunları eski başkent Kyoto’dan yeni başkent Edo’ya taşınmışlar ve bu kenti döneminin en büyük şehri haline getirmişlerdir. Dolayısıyla da Ukiyo-e’yi yaratan sanatçılar Tokugawa Dönemi’nin toplumsal yapısı içinde yetişmiş ve ürünlerini vermişlerdir.

    Tokugawa Dönemi Edo’sunda sosyal sınıflar, geleneksel Japon toplumsal yapısındaki aristokratlar, askerler, sıradan halk düzeninden farklıdır. Tokugawa shogunları aristokratları bu sınıflı toplum yapısının dışında bırakarak yeni bir toplumsal katmanlaşma getirmiştir. Bu toplum yapısında askerler, çiftçiler, zanaatkarlar ve tacirler sırasıyla hiyerarşiyi oluşturmuşlardır. Bu hiyerarşinin Tokugawa shogunları için geçerli bir nedeni vardır. Tokuagawa shogunları asker oldukları için toplumsal katmanın ve sınıfın en üstünde yer almaktadırlar, çiftçiler askerleri besledikleri için, zanaatkarlar da çiftçilerin tarımda kullandıkları aletleri imal ettiklerinden sıralamada en aşağıda yer almamaktadır. Buna karşılık tacirler hiyerarşinin en son katmanında yer almaktadırlar çünkü onlar hiçbir şey üretmeden yalnızca mal alım satımı yaparak geçimlerini kazanmaktadır. Buna karşılık bu sosyal sınıfların içinde en çok zenginleşen sınıflardan biri olan tacirler Tokugawa shogunlardan , zenginlikleri oranında bir saygı görememişlerdir.

    Ukiyo-e Tokugawaların sosyal düzeninin soğuk nefesini ensesinde hissetmiş, Tokugawa Dönemi Edo’sunda aşağı sınıfların sanatı haline gelmiştir. Kimi araştırmacılara göre bu sanat baskı gören sınıfların sanatıdır Tokugawa Döneminde Edo’da yaşayan tacir ve zanaatkar sınıfı, kendilerine uygulanan özel hayatı ve başka pek çok şeyi düzenleyen kanunlardan ötürü chônin (hemşeri) olarak görülmüş, bu kanunlar onların kıyafetlerini, ev edinmelerini ve yaşamlarına dair pek sayısız alana sınırlama getirmiştir Ancak Tokugawaların uyguladığı bu baskıcı yasaların chônin üzerinde yaratacağı kırılmayı bir ölçüde rahatlatacak bir “emniyet sübabı” görevi yapan sosyal bir çevre de yine Tokugawa shogunları tarafından yaratılmıştır. Bu sosyal çevre Tokugawa kanunlarının baskısının hissedilmediği tiyatrolar ve Edo’nun Yoshiwara adıyla bilinen genelev bölgesinden oluşan sınırlı bir alanı kapsamaktaydı.Ukiyo-e’yi baskı altındaki chônin’in sanatı olarak gören araştırmacılara göre bu sanat, tiyatro ve genelev bölgelerine özgü bir sanattır .Bu bakış açısından Ukiyo-e’nin ana konuları Kabuki tiyatrosunun yakışıklı aktörleriyle Yoshiwara’nın güzel fahişeleridir Ancak bu bakış açısı dar bir tariften öteye gidememektedir.Ahşap baskılar sanatçılara çoklu görüntüleri pek çok kez rahatça basma olanağı vermiş, böylece sanatçılar seçkin bir müşteri topluluğuna bağlı kalmadan çalışmalarını geniş bir kitleye satabilmişlerdir. Bu durum sanatçıların hem zanaatkar hem de tacir olarak sınıflandırılmalarıyla sonuçlanmıştır .

    Tokugawa Dönemi’nin sonlarında iyice güçlenen chônin ulusal refahı elinde tutmaya başlamış, en sonunda shogun ve askerler chônin’den borç alacak duruma gelmiştir. Bunun sonucu askerlerin kışlalarına çekilmesiyle ve sadece özel günlerde tören alayları yapmalarıyla belirginlik kazanmıştır. Ancak Tokugawaların sosyal düzenleri hala etkin olmakla beraber Yoshiwara’nın karşıt düzeni ki bu düzene fantezi ülkesinin düzeni denilmiştir, Tokugawa modelinden daha iyi bir model olarak görülmeye başlanmıştır

    19.yüzyılın iki ünlü Ukiyo-e sanatçısı Katsushika Hokusai (1760-1849) ve Ando Hiroshige (1797-1858) yaptıkları Japonya görünümleriyle ünlerini perçinlemişlerdir. Bununla birlikte Edo’nun tiyatrolarını ve genelevlerini de betimleyen bu sanatçılar manzara resimlerinde binalar, köprüler, ağaçlar, kayalar, insanlar gibi pek çok nesneyi detaylı bir biçimde resmetmişlerdir. Fakat bu onların gerçeği tüm ayrıntılarıyla resimlerinde kullanan sanatçılar olarak değerlendirilmesini gerektirmez. Nitekim geçtikleri ve gezdikleri yerlerde yaptıkları eskizleri baskı resimleri hazırlarken değişikliğe uğratmışlardır.

    Ukiyo-e’nin realist bir sanat üslubu olduğunu söylemek en azından Batı kavramlarıyla böyle bir izah tarzı geliştirmek gereksizdir. Ukiyo-e sanatçıları gördüklerini ya da gördüklerine inandıklarını betimlemişler ve böylece görünen olduğu gibi gösterme eylemiyle zengin fantezi gelenekleriyle karşıtlık oluşmasına meydan vermemişlerdir Resimler ressamlar, basımcılar ve ahşap kalıpçıların ortak girişimleri sonucunda oluşturulmuş tabi ki devrin önde gelen artistlerinden ve yayıncılarından da destek görmüştür. Ukiyo-e ler daha çok kitapların içerisinde kullanılırdı, günümüzde kitaplardan bağımsız tek resim olarak da bulunmaktadırlar. Çıktıkları günden itibaren orta tabaka halk tarafından çabukça benimsenmiş ve bir anda okuryazarlık seviyesinin üst düzeylere çıkmasına vesile olmuştur. Diğer bir taraftan geleneksel tiyatro kabuki için basılan posterler bir anda tiyatronun popülerliğini arttırmıştır.

    Ukiyo-e’de 17.yüzyılın resminden gelen geleneksel resim unsurları hiçbir zaman kaybolmamıştır; buna karşılık her sanatçının kişisel üslubu resimlerine yansımıştır. Her sanatçı kendi üslubunu sadece gerçekliği ifade ederek değil, onu geliştirerek, işleyerek ya da değiştirerek bulmaya çalışmış, bu değişiklikler başarılı olduğunda kısa zamanda bir gelenek haline dönüşerek takipçisi ve öğrencisi olan okullara dönüşmüştür.


    Ukiyo-e resminin kompozisyon özelliklerini ele aldığımızda ilk ve en çarpıcı özellik olarak diagonal yerleştirme prensibini görmekteyiz. Hiroshige ve Hokusai’nin manzaralarında kompozisyon ögeleri resim yüzeyine diagonal olarak yerleştirimiştir. Kompozisyonun ön planına ızgara motifi yerleştirme ise ilhamını Japon mimarisinin açılır kapanır duvar biçimli kapılarından shoji almaktadır. Bu duvarlar ızgara biçiminde bir iskelete sahiptir ve genellikle washi denilen Japon kağıdıyla kaplanır, böylece gün ışığının durumuna bağlı olarak önündeki gölgelerden duvarın ardında kimlerin bulunduğunu ele verir. Hokusai ve Hiroshige manzaralarında yarı saydam özelliklerinden dolayı bu duvarlardan geleneksel olmayan bir derinlik duyumsaması yaratmak amacıyla yararlanmışlardır. Bu resimlerde arkaplan ve manzara bu duvar nedeniyle ayrılmış olmasına karşın kompozisyon genelde bir bütünlük etkisi yaratabilmiştir. Ukiyo-e resimlerinde sıklıkla karşılaşılan kompozisyon düzenlemelerinden bir diğeri de resmin ön planına yerleştirilen bir nesnenin bir kısmının resmin köşeleri tarafından kesilmesi ve tamamının resim yüzeyi üzerinde görülememesidir. Bu kural Batı resminde özellikle Barok ustaların, tıpkı diagonal yerleştirme prensibi gibi resmin iç dinamiklerini arttırmak ve dramatik etkiyi vurgulamak için kullandıkları bir yöntemdir. Japon resminde ise hadisenin rastlantısallığını ifade etmek için kullanılmış ve köklerini Zen Budizmi felsefesinde bulmuştur.


    Ukiyo-e sanatının bilinen en önemli isimleri ise Utamaro, Hokusai ,Hiroshige ve Sharaku dur.

    KATSUSHİKA HOKUSAİ(1760~1849) resimlerinde daha çok doğayı ön planda tutmuştur bilinen en önemli eserlerinden biri ‘ Fuji Dağı’nın 36 görünümü’ serisidir’.


    Hokusai Katsushika-The Great Wave off Kanagawa

    Hokusai Katsushika-Wind Buffets Travelers in View of Mount Fuji

    Hokusai Katsushika-Fuji From Goten-Yama, At Shinagawa On The Tokaido ,

    Hokusai Katsushika-View of Mount Fuji from the Porch

    Hokusai Katsushika-Edo Zdo Bridge



    UTAMARO KİTAGAWA(1753~1806)

    Utamaro Kitagawa, 19. yüzyılın başlıca ukiyo-e sanatçısı olarak büyük beğeni görür.Resimlerinde daha çok güncel yaşam içerisinde yer alan insan portreleri ile meşhurdur. Bunun yanında içerisinde birçok ukiyo-e canlandırma bulunan kitapları vardır.
    Utamaro’nun asıl adı Ichitaro Kitagawa’dır. Kariyerine, ressam Toriyama Seiken’in yanında başladığı kabul edilir. Bilinen erken işleri, Utagawa Toyoaki adı altında yayınlanan oyuncu portreleri ve tiyatro programlarıdır. 1781/82’de adını Kitagawa Utamaro’ya çevirmiş, 1783’de, birlikte birçok kitap resmi yayınladığı yayıncı Tsutaya Juzaburo ile başarılı bir işbirliğine girişmiştir. Utamaro’nun erken işleri, Torii Kiyonaga ve Harunobu’dan etkilenmiştir.
    1791’den beri, Utamaro, çalışmalarında kadın portreleri üzerinde yoğunlaşmıştır. Modellerini sokaktan veya Yoshiwara zevk semtinden bulmuştur. “Ehliyetli semtler”deki kadınlarla olan ilişkilerini anlatan hikayelerin çok olduğu söylenir. Utamaro’nun kadınları, daha önce hiçbir sanatçının ulaşamadığı bir hassasiyete sahiptir. Kadın portrelerinin cilt renklerini daha farklı ve yumuşak bir biçimde ifade edebilmek için bazı yeni teknikler denemiştir. İki yıl sonra, 1793’de, Utamaro, yeni bir kadın portreleri serisi ile, yaygın ün kazanmıştır. Fakat sanatçı, kadınları, gerçek, doğal görünümleriyle göstermemiş; onları aşırı uzun ve zayıf vücutlarla idealize etmiştir. Başların uzunluğu, genişliğinin iki katı, burunlar çok uzun, gözler ve ağız ise küçük açıklıklar olarak ifade edilmiştir. Kadınlar uzun boyunlara ve dar omuzlara sahiptir. Geç 18. yüzyılın Japon kadınının tipik görünümü, Utamaro’nun tasarımlarındakilerden çok farklıdır. Onun kadınları daha çok, bugünün moda dergilerindeki modellere benzer. Utamaro’nun portrelerinin başarısının anahtarı bu olabilir mi?
    1804’te, sansür yasalarını çiğnediği için, Utamaro’nun başı otoriteyle derde girmiştir. Hükümdar Toyotomi Hideyoshi’yi karısıyla ve beş odalığıyla gösteren tarihsel bir sahnenin betimlendiği bir baskı yayınlaması, Tokugawa ailesinin baştaki Şogunluk’una karşı suç sayılmış, sanatçı kısa süre için hapsedilmiş ve bazı kaynaklara göre elli gün süresince kelepçe takmak zorunda kalmıştır. Başka kaynaklara göre ise, kelepçe yerine demir bir tasma takmıştır. Bu olay ona büyük darbe yaptı ve derin depresyonlara girmesine neden olmuş, sanatçı, iki yıl sonra, 53 yaşında, Edo’da ölmüştür. Utamaro, ölünceye kadar baskı yapmaya devam etmiştir.
    Ölümünden sonra, öğrencisi Koikawa Shuncho, Utamaro’nun dul karısıyla evlenmiş ve ustasının adını alarak, 1820’ye kadar, onun tarzında güzel kadın portreleri üretmeye devam etmiştir. Ustasıyla ayni imzayı kullandığı için, bugünün sanat uzmanları için büyük karışıklığa sebep olmuştur. Utamaro baskılarının toplam sayısının 2,000’in üzerinde olduğu tahmin edilmektedir. Bunların yanında, resimler, surimono baskıları ve aralarında 30’dan fazla (erotik görüntüleri içeren) shunga kitabının olduğu resimli kitaplar da vardır.
    Klasik Edo dönemine ait Japon tahta baskılar, Avrupa’ya geç 19. yüzyılda, büyük miktarlarda ithal edilmiştir. O dönemde, ticari ithallere Hollandalı tüccarlar hakimdi. Japonya Batı’ya açılmadan önce, Hollanda, Japonya ile kaçakçılık işine hakimdi. Avrupa’ya gelen baskıların çoğu, Utamaro Kitagawa resimlerinin ukiyo-e’leriydi – birkaç orijinal, birçok röprodüksiyon, birçok Utamaro II ve birçok da sahte kopya. ithal eden başlıca ülke Fransa idi – Fransızlar onun hoş kadın portrelerini çok beğeniyordu. Bu 19. yüzyıl ithallerinin sonucu olarak, Fransa bugün Utamaro baskılarının – orijinal, röprodüksiyon ve sahte – başlıca kaynağıdır.












    HIROSHİGE UTAGAWA







    ÇAĞDAŞ BİR SANATÇI
    RYUSEİ OKAMOTO

    Toshi Yoshida’nın öğrencisi,çağdaş ukiyo-e baskılarıyla ünlü
    Eserlerini topladığı başlıklar şunlar
    • Çağdaş ukiyo-e
    • Asya’nın çocukları
    • İlk Aşk
    • Beyaz tilki
    • Palyaço serisi
    • Fosiller


    South İslands Festival Girl

    Ancient Capital Festival

    A Peruvian Girl

    Bebeğim

    Sprite of the Green Valley

    Anadolu Halısı

    Red Scarf Uzbekistan

    Kırmızı Başlık

    Yaz Festivali

    Büyük Şemsiye



    JAPON SANATININ BATI SANATINA ETKİLERİ
    Japonya’nın Batı ile kurduğu ilişkilerin başlangıcına, 17.yüzyılda Hollandalıların Dutch East India Company aracılığıyla Japon lake mobilyaları ve porselenlerini Avrupa’ya götürmelerine, kadar indirilebilir. Fakat Japon resminin özellikle de Ukiyo-e baskılarının Batı resmi üzerindeki etkileri 1860’lı yıllara rastlamaktadır. Bu dönem Batı’da Endüstri Devrimi’nin ardından kapitalizmin rasyonalize olarak tüm kurumlarıyla fabrikalar, tröstler, tekel alanları ve sendikalarla bir sistem haline geldiği bir dönemi içine almaktadır.Batı’da bu dönemin sanat alanındaki en büyük yeniliği Empresyonizm (İzlenimcilik) akımının ortaya çıkmasıdır. Empresyonizm kapitalist Batı Avrupa kentlerinde özellikle de Paris’te toplanan, kentsoylu sanatçıların resmi köy ve kır yaşamından kurtararak kente soktukları, dünyayı kentsoylunun gözüyle görerek kent yaşamının değişkenliğini, asabi ritmini, ani, gelip geçici izlenimlerini, gerçeği iki boyutlu bir yüzeye indirgeyerek renk noktacıklar sistemiyle rengi vurgulayarak, renk ve ışık uyumundan meydana gelen bir resim anlayışı getirmeyi amaçlamıştır

    Empresyonizm Rönesans’tan beri süregelen Batı resim geleneklerinden büyük kopuşu gerçekleştiren bir akım olmamakla birlikte, kendi alt yapısını oluştururken Batı resminin kaynaklarının yanı sıra, Batı dünyasının dışındaki ülkelerin sanatlarına da ilgi göstermişlerdir ki bunun en tipik örneği Japon resmidir. Bu resimler ilkin 19.yüzyılda Japonya’dan ithal edilen çeşitli malları ambalajlamak için kullanılan paket kağıdı olarak Batı ülkelerine girmiş ve çay satan dükkanlarda düşük fiyatlarla satılmışlardır. Ardından İngiltere ve Fransa’da Japon sanatına karşı büyük bir ilgi ve hayranlık belirmeye başlamış, Paris’teki sanat tacirleri bu baskı ve resimleri Japonya’dan getirerek dükkanlarında satarak yeni bir akımın başlamasına yol açmışlardır Bu akım adını Fransız sanat eleştirmeni ve koleksiyoncusu olan Philippe Burty Japonizm olarak koymuştur Japonizm, Batı dünyasının yeni ve yabancı olan kültürlere olan merakıyla beslenen Batı kapitalizminin Japon endüstri ve sanat ürünlerini Batı’da pazarlama ve kendi ürünlerini Japon pazarına sokma kaygılarının sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Bu akım sanayiciler ve sanat tacirleri yoluyla desteklenmiş ve Batılı sanatçılar Japon sanatından aldıkları yeni ilhamlarla kendi sanatlarına yön vermişlerdir. Bu akım karşılığını Japonya’da da bulmuş 1868’de başa geçen İmparator Meiji hem yeni bir dönemi başlatmış ki bu dönem Meji Dönemi (1868-1911) olarak adlandırılır, hem de bu dönemde Japonya’da Feodal yapı çözülmüş, reform politikaları ve teknolojik gelişme çabalarıyla bir modernizasyon hareketine girişilmiştir


    Ukiyo-e 19. yy.dan sonra batı sanatında önemli eserler veren Van Gogh, Monet, Manet,Degas ve Klimt gibi ressamlara da ilham kaynağı olmuştur. 18. yy. da yeni tekniklerin keşfedilmesiyle sanatçılar renkli eserler vermeye başlamıştır.

    ETKİLENMELER


    Hiroshige Utagawa

    Vincent Van Gogh

    Hiroshige Utagawa

    Vincent Van Gogh

    Vincent Van Gogh

    Claude Monet
 
 

Bu site Lidya.Net tarafından hazırlanmış ve yayınlanmaktadır © 1998-2012. Bu sitede yayınlanan yazılar, kaynak ve yazarı belirtilmek kaydıyla kullanılabilir.
İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren AnneCocuk.com adresimizde 5651 Sayılı Kanun'un 8. Maddesine ve T.C.K' nın 125. Maddesine göre TÜM ÜYELERİMİZ yaptıkları paylaşımlardan ve yazdıkları yazılardan kendileri sorumludur.
AnneCocuk.com ile ilgili yapılacak tüm hukuksal şikayetler iletişim linkinden iletişime geçildikten sonra en geç 2 (iki) gün içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek, gereken işlemler yapılacak ve size geri dönüş yapılacaktır.