• DİKKAT! ESKİ YAŞAMIMDA BİR ZEHİR ÜRETİCİSİYMİŞİM

    Herkes gibi benimde bu yıldan beklentilerim var elbet. Kurtulmak istediğim fobilerim var, edinmek istediğim hobilerim var. Var da var...

    Huzursuz ruhum hiç yakamı bırakmadı 2005 senesinde. 2006 dan dingin bir yaşam istiyorum. Geçen seneden edindiğim bir yakınımı kaybetme fobisinden kurtulmalıyım tez elden. Geçen sene fazlası ile ağlamışım. Bu senenin istihkakını da bitirmişim. O yüzden bu sene ağlamak yok bana.

    Geçen sene, neye heyecanlandım, neden korktum, neden mutlu oldum, neye ağladım, neden ürktüm, ne benim kalbimi tatlı tatlı çarptırdı, ne beni kudurttu, neyi veya kimi parçalamak istedim, kimi dövme arzusu ile yanıp tutuştum, kime dokunmak istedim, neden nefret ettim, kimi zehirlemek istedim, ne beni kanatlandırdı, ne beni yere yapıştırdı, ne beni çoşturdu, ne beni ürküttü, neye pişman oldum, neye ağladım, neye gururlandım, neye kırıldım, ne için endişe ettim, neye telaşlandım, kimle sarhoş oldum, kime küstüm, kimle barıştım diye düşünün bakayım. Bakalım neler olmuş yaşamınızda. Gerçi tüm bunları da hatırlamak neye yarar onuda bilmiyorum.

    Ha bu arada ablam geçen gün bana bir mail yollamış. Belki çoğunuz biliyordur. Doğum tarihinizi giriyorsunuz. Oda size daha önce ne zaman ve nerde ve ne olarak yaşadığını söylüyor. Hayatta inanmadığım şeylerin başında reenkarnasyon gelir. Fala, ruhlara, cinlere, br önceki yaşamlara filan inanmam. Ama yinede eğlence olsun diye elbette baktım ve şaşırdım. Çok farklı şeyler beklerken bana “aa” dedirtecek sonuçlar çıktı.

    Yeryüzünde önceki enkarnasyonumda ben bir erkekmişim. En çok şaşırdığım ve garipsediğim bu oldu. Oysa hep kendimi çok dişi biri olarak hayal ederdim. Peru’da Güneş tanrısı İnti’nin çocukları olarak Cusco’da yaşayan İnka ırkının güzel bir kadını olabilirdim ya da İskender ile Pella’da doğup büyüyen ve zaferle döndüğü bir sefer esnasında aşık olduğu Makedonyalı bir dilber olmakta ilginç olabilirdi. Demek ki değilmişim. Bugünkü Polonezya civarında 1425 civarında doğup yaşamışım. Tamam bu o kadar şaşırtıcı veya entresan gelmedi. Ancaak, bir kimyacı, simyacı veya zehir üreticisi olmam beni azıcık korkuttu. Ama sevdim bu durumu. Çok ürkütücü ve gizemli gördüm kendimi! Dahası da var. Seyahat etmeyi ve araştırmayı hep severmişim o yaşamımda. Önceki yaşamımdaki psikolojik profilim ise sanki bana uydu gibi biraz. Bir dedektif veya casus olabilirmişim. Valla bu sefer de çok dedektif gördüm kendimi.

    Sonra, bu enkarnasyonun nedeni ise önceki yaşamımda bazı konularda başarısız olmuş olmammış. Dolayısıyla şimdiki yaşamımdan çıkaracağım ders ise; sevme, mutlu olma ve şevk duyma yeteneklerimi geliştirmeli ve bu duyguları bütün insanlara yaymalıymışım. Anlamış olduğunuz üzere sevgili arkadaşlarım benim bir misyonum var artık! Her ne kadar bir hayli geçte farketmiş olsam bu durumu artık bu misyonu yerine getirme vakti sanırım geldi. Aman tanrım, ben kendimdeki mutlu olma, şevk duyma yeteneklerini keşfedememişken veya tam kapasitesi ile kullanamazken bunu insanlara nasıl yayacağım valla bilemiyorum. Dolayısıyla çok çaresiz gördüm kendimi!

    Aslında şaka bir yana, reenkarnasyana inansaydım ve bana bir şans daha verselerdi eğer; bir kere bencil bir kadın olmak isterdim. Kolay üzülmeyen, kalbi biraz katı, ruhu daha akıllı uslu biri olmayı dilerdim. Güzel dans eden zenci olmak ilginç olabilirdi benim için. En başta, evlenirsem eğer asla bir akademisyenle evlenmezdim. Evin içindeki, kitaplardan, öğrenci ödevlerinden, yüksel lisans tezlerinden, dosyalardan, kataloglardan, kitap eklerinden, bilim teknik dergilerinden, piyasaya çıkan her türlü dergiden kelimenin tam anlamı ile bıkmış biri olarak bir akademisyenle yaşamak beni aşar artık. Elini kolunu sallayarak işine gidip gelen, işi işte bırak bir eş bana iyi gelirdi belkide.

    Ondan sonra, birlikte uzun süre yaşayan eşler birbirine benzermiş tezi vardır ya. Sanırım doğru. 11 yılın sonunda değişime uğrayıp yavaş yavaş birbirimize huy ve alışkanlıklar olarak benzemeye başladık maalesef. Oysa ben kendimin hiç bir şeye aldırmaz, kafasına göre takılan, dağınık, derbeder, özgür ruh halimden çok hoşnuttum. Şimdi bu tutarlı ve duyarlı davranışlarımdan sıkılıyorum. İstemediğim bir kadın olma yolundayım. Bu yoldan dönebilirmiyim bilmiyorum ama deneyeceğim. Sanırım bu durum biraz da yaşla ilintili. İnsan olgunlaşmaya başladıkça (yaşlanmaya değil ama!) sadece düşünceleri, ruhu, arzuları değil, bununla birlikte onu tamamlayan destekleyen ve dengeleyen tüm davranış biçimleri ile de olgunlaşıyor. Aslında bu duruma içerlemiyor değilim. Ama elimde değil. Sanırım bu gelişim sürecini engelmeyemeyeceğim. Ve ilerde annem gibi aklı başında, fedakâr, düzenli ve daima her an, her saniye ailesini düşünen ve onlar için yaşayan bir kadın olacağım maalesef. Yok yok olmaz.... Oysa ben biraz huysuz, akıllanmaz, bir kadın olarak yaşlanmak istiyordum. Hemen toparlanmalı ve başlayan bu yılla eski huysuz, huzursuz halime geri dönmeliyim.

    Mesela bu sene daha az söylenmek istiyorum ve daha çok memnun olmak herşeyden. Sokağa çıktığım vakit köpek kakasına basarım paranoyasından kurtulmak ve köpek sahiplerini kakanın tam ortasına oturtmak gibi garip fikirlerimden kurtulmalıyım acilen. Apartmanımızın tam önüne köpeğine gayet sakince kaka yaptırıp sonra da hiç bir şey olmamış gibi basıp giden kokoş köpek sahipleri ile kavga etmekten sıkıldım. Şimdi bende ev köpeği ile sokak köpeği ayrımcılığı hasıl oldu! Sokak köpeklerini daha çok sever, acır, korur ve kollar oldum. Özel tasma ile gezen, sahibi tarafından sanki kızı veya oğlu ile konuşuyormuşcasına hitap edilen ve üzerinde kırmızı örgü kazakları ile ev köpeklerinden nefret ediyorum. Birde üstelik hayvan sevgisi ile gururla gezen ama cici köpeklerinin yanına yaklaşan sokak köpeklerine canavarca davranışlarını da anlamış değilim. Birden bire nasıl hainleştiklerini, sevgili köpeklerine ne hakla yaklaşıp kokladıklarını anlayamaz bakışlarla onları defetmek için çırpındıkları da gülerek seyrediyorum.

    Yaşlanma fobisinden de kurtulmalı ve gelen her yaşımı tevekkülle karşılamayı da öğrenmeliyim! Titiz ev kadını triplerinden derhal ama derhal vazgeçmeliyim ki bu durum eşlerin birbirine benzeme tezinin ilk evresidir, bunu da bilesiniz.

    Erkeklerle ilgili de bir dileğim var ki bu genel bir dilektir ve tüm kadınların bana hak vereceğine de inanarak yazıyorum. Ne olur sokakta yürürken oranızı buranızı daha açık bir ifade ile pipinizi kaşıyıp, yerleştirip durmayın. Biz kaşınıyormuyuz? Sonra bir kadın şöfore yol vermek ya da onun sizi sollaması erkeklik gücünüzü rencide etmez inanınki. Bir kere deneyin, dediğimin doğru olduğunu anlayacaksınız. Sizi seviyoruz. Siz olmasanız yaşamın bu kadar zevkli, renkli, ve şevkli olacağını düşünmüyoruz. Biraz sabır, biraz hoşgörü lütfen. Niye yerlere tükürüyorsunuz veya sümkürüyorsunuz. Siz hiç yere boğazını temizleyen bir kadın gördünüz mü? Görseniz mideniz bulanmaz mı? Hah işte bizimde bulanıyor buda sizlerden nefret etmemize sebep oluyor. İyiki varsınız. Ama biraz nezaket ne olur...ama her konuda.

    Bu yıldan bir arzum daha var. Bu yıl boyunca kirli arabaya binmekten zevk almaya devam edeceğim. Ve sevgili kocam, artık bana arabanı yıkat, üzerindeki kuş pisliklerini temizle demekten vazgeçmelisin. Her arabamı yıkamaya götürürken -sanki ben sana arabamı yıkat diye yalvarıyorum- vıdı vıdı etmemelisin. Eve geldikten sonra bir tam gün boyunca “bir daha arabanı yıkatmayacağım, ne halin varsa gör” gibi tehditkâr sözler söylememelisin. Sanki pis araba kullanırsam beni büyük bir tehlike bekliyormuşcasına, veya başıma korkunç bir şey gelecekmişcesine davranmandan bıktım, bunuda bil istiyorum.

    Kızımla ilgili de bir dileğim var tabi. Bir mucize olup kulaklarının açılmasını istiyorum. Tüm çağrılarıma cevap versin istiyorum. Binlerce kere “Doğa” diye bağırmaktan yorulmak ve sonunda sert adımlarla odasına dalmak ya da seyrettiği televizyonu kapamak gibi ilkel hareketlerimi unutmak istiyorum. Aynanın karşısında kendi kendine konuşan, sanki odasında dört kişi daha varmış gibi kendi kendi ile pardon hayali arkadaşları ile sohbet eden biri yerine benimle konuşan bir kız istiyorum.

    Çocukluk anılarımda olan ve düğün fotoğraflarımda yer alan, sevdiğim hiç kimseyi kaybetmeyim bu sene lütfen. Bunu çoook istiyorum.

    En sevdiğim dizi Nip/Tuck adlı dizide olduğu gibi bende kendime bir yaşam koçu rica ediyorum. Bana destek olacak, neleri başarabileceği gösterecek, aklıma gelmeyecek fikirleri sunacak, parlak öneriler hazırlayacak ve bu önerilen şeyleri yapabilmek için beni gaza getirecek bir koçum olmalı benimde. Belki böyle bir destek bir şeyler yapabilme ve gerçekleştirebilme gücü verir bana.

    Platonik, ütopik, eskimiş, süregelen, yeni aşklar olmalı hayatımızda daima.

    Mutlu Yıllar.

    Demet Eşrefoğlu Vardar
    Ocak 2006
 
 

Bu site Lidya.Net tarafından hazırlanmış ve yayınlanmaktadır © 1998-2012. Bu sitede yayınlanan yazılar, kaynak ve yazarı belirtilmek kaydıyla kullanılabilir.
İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren AnneCocuk.com adresimizde 5651 Sayılı Kanun'un 8. Maddesine ve T.C.K' nın 125. Maddesine göre TÜM ÜYELERİMİZ yaptıkları paylaşımlardan ve yazdıkları yazılardan kendileri sorumludur.
AnneCocuk.com ile ilgili yapılacak tüm hukuksal şikayetler iletişim linkinden iletişime geçildikten sonra en geç 2 (iki) gün içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek, gereken işlemler yapılacak ve size geri dönüş yapılacaktır.