• ÖÐRETMENÝM, ÖÐRETMENÝM GELDÝLER !

    ÖÐRETMENÝM, ÖÐRETMENÝM GELDÝLER !

    Mayýs'ýn; sýcak, iç açan, yaþama sevincine boðan ve pýrýl pýrýl bir gününde düþtük yollara. Önümüzde katedeceðimiz 207 km vardý. Yolculuðumu paylaþacaðým arkadaþým Elçin'in aldýðý küçük poðaçalarla ve meyve suyu ile baþladýk seyahatimize. Klimasýz minik arabamda geçen iki saat boyunca durmaksýzýn konuþup paylaþtýk anýlarýmýzý. Giderken konuþmaktan farketmediðimiz, doðanýn eþsiz güzelliðini, gözalabildiðine uzanan yeþilliðini, tepelerin yamacýna kondurulmuþ evleri, yol kenarýnda bizi selamlayan sarý çiçekleri, erguvan aðaçlarýný, ürkekçe kümelenmiþ köy evlerini dönerken farkedecektik.

    Düzce sapaðýndan girdikten hemen sonra paslanmýþ tabelara yazýlmýþ "Taþköprü 1 km" tabelasýný görüp, "U" dönüþü yaparak köy yoluna girdik. Nasýl güzel bir köy, anlatmam mümkün olmayacak. Ordaki kuþlar daha mý özgür daha mý çýðýrtkan bilemedik. Yol boyunca sanki adresi daha önceden biliyormuþcasýna gidip durduk. Neden sonra sarý yeni bir binayý gösterdi Elçin, "sanýrým okul burasý". Bahçenin içinde tek katlý ama enine gemiþ bir binaydý. Bahçeye gelen yaþlý bir adam oranýn kahve olduðu söylerken, Elçin'le kahkahalarla güldük. Geri geri dönüp, demin önünden geçipte hiç farketmediðimiz okulu gördük sevinçle. Bahçede bekleþen çocuklarýn çýðlýklarý arasýnda parkettik okul kapýsýnýn önüne. "öðretmenim, öðretmenim geldiler" diye çýðlýk çýðlýða baðýran bir dolu çocuk bir anda çevreledi arabanýn etrafýna.

    Ýsimlerinin Þakir, Oðuz, Gülçin, Tansu, Setenay, Emine, Damla, Ýbrahim, Zeynep olduðunu öðrendiðim, sevgi dolu yürekleri ile sýcakta, olaðan bir cumartesinin sabahýnda, 10:30 dan beri bizi olaðanüstü heyecanla bekleyen bu çocuklara derinden sevgiyle baðlandýðýmýzý hissettik. Ön diþleri çoðu dökülmüþ Þakir bizle konuþurken "örtmenim" dedi durmaksýzýn. Onu kýstýran ve azarlayan Oðuz "oðlum onlar örtmen deðil ki" derken sinirlendiler birbirlerine. Kimi mavi mavi, kimi terli terli bakan, önüne geçemedikleri heyecanla sabahýn ilk ýþýklarýndan beri bizi bekleyen bu çocuklara daha çok þeyler yapmamýz gerektiðini duyumsadýk. Mayýs'ýn kavuran sýcaðýna raðmen, kýsa kollu elbiselerinin altýna giydikleri kalýn lacivert külotlu çoraplarý, çoðunun paralanmýþ ve baðcýklarý baðlanmamýþ ayakkabýlarýlarýyla, özenle taktýklarý tokalar ile kýzlarýn bizim için hazýrlandýðýný gördük. Sabahtan evden pýrýl pýrýl çýkan oðlan çocuklarýnýn ise beklemekten ve tozlu yollarda oynamaktan terleyen yüzlerine yapýþan kum tanecikleri ile kararan ve kirlenen suratlarýný gülümserken görmek, parýldayan gözbebekleri seçmek, bize kaçamak bakýþlarýný yakalamak, yakalarken ki o utangaç gülümsemeyi görmek iki saatlik susuz geçen yolculuðumuzun sonunda, vahaya kavuþmak kadar mutlu etti bizi.

    200 haneli olduðunu öðrendiðimiz köyün, çerkezlerden oluþtuðunu anlatýrken Ýhsan öðretmen, bahçeyi ve okulu dolaþtýrdý bize. Biz yürürken otlarýn arasýndan, ayva aðacýnýn yapraklarý döküldü omuzlarýmýza, saçlarýmýza. Su getirmek için açtýðý sayýsýz çukurlara bakarken arada bir sesi umutsuzca çýkan Ýhsan öðretmen, okulun hemen yanýbaþýndaki tuvaletlere, yolun üzerindeki fabrikadan yenilerini istemeyi ve almayý umduðu kararmýþ lavobalarý gösterirken bize, sesinin güçlendiðini farketmedi. Birleþtirilmiþ sýnýfýnda 5 öðrenciye canla baþla okuma yazma öðreten, sýnýfý; panolara asýlmýþ þiirler, konular, mevsim resimleri, ünite programlarý ile donatan Emine öðretmenin en büyük umudu ise seneye 4. ve 5. sýnýflara gelecek öðrencilerin olmasý ve okulun artan mevcutla eðitim hayatýna devam etmesi olduðunu öðrendik.

    Okulun giriþindeki gölgelikte yorgunluðumuzu atarken, 7-8 sýranýn durduðu sýnýfý seyrettim camýndan. Ortada bütün heybeti ile duran sobayý sýrayla yakan öðrenci velilerinden ve onlardan gelen yakacaklardan bahsetti Emine öðretmen. Ellerini dizinde kavuþturan Ýhsan öðretmenin "Erzurum da da çok mutluyduk ama Ýbrahim'in hastalýðý bizi buralara sürükledi" derken, 3 yaþýndaki Ýbrahim'in astým hastasý olduðunu öðrendik hüzünle.

    Gülümseyerek ve gizleyemediði bir heyecanla eþarbýný çekiþtire çekiþtire bizi karþýlayan Emine öðretmen bir ara kayboldu ortadan. Geri göndüðünde, bizim için yemek hazýrladýðý söyledi. "yok yok cidden aç deðiliz, yolda bir dolu poðaça yedik" demiþ olmaktan, yemek sonrasý utanç duydum kendi adýma. Çünkü yapýlan bütün yemekleri büyük bir iþtahla yedik. Çorba, pilav, türlü, salata, mantar ve hoþaftan oluþan bu muhteþem menüden sonra içtiðimiz çayýn tadý, yanýnda yediðimiz piramit pastanýn lezzeti hala damaðýmda dolaþýrken, lojmanýn minik odasýnýn camýndaki tülü havalandýran serin rüzgarý hissediyorum bunu yazarken. Biz lojmanda yemek yerken Ýhsan öðretmenin bahçede bir þeylerler uðraþtýðýný duyuyorduk uzaktan. "Hiç durmuyor" diyen Emine öðretmen bir yandan da Ýbrahim'i uyutmak üzere hazýrladý. Çocuk geliþimi ile ilgili kitaplardan, bir arkadaþýnýn gittiði seminerden ve Haluk Yavuzer'ýn çocuk psikolojisi üzerine yazýlmýþ kitaplarýndan bahsederken þaþkýnlýðýmý gizlemek için extra çaba sarfediyordum. Biz üç kadýn, basýk tavanlý, mavi sývalý, içiçe geçmiþ odalarý ile öðretmen lojmanýnda konuþurken hemen yan odada uyumaya çalýþan Ýbrahim baðýrdý öfkeyle "susun artýk uyuyamýyorum".

    Arka bahçede ekilen soðanlarýn, fasulyelerin biberlerin olduðu vakit, yaz sonbahara dönmeden yine buluþmak üzere sözleþiyoruz. Çocuklarýn geldiðimizden beri yedikleri, henüz leblebi büyüklüðüne eriþmiþ erikleri bitirmesinden korkuyorum, belli etmeden. Dut aðacýna, öteki geliþimde birlikte týrmanmak üzere söz veriyorum Oðuz'a. Týrmanabilme olasýlýðýmýn zayýflýðýna bakarak sinsice gülümsüyor. "Hadi bakalým" dercesine bir kývrýlma beliriyor dudaklarýnýn kenarýnda.

    Emine öðretmenin ve Ýhsan öðretmenin aydýn kafalarýna, iþlerine gerçek bir aþkla baðlý olduklarýný gözlemlerken, aslýnda yaptýðýmýz iþlerin ne kadar kolay iþler oldugunu duyumsuyoruz Elçin'le ayný anda. Sanki orda baþka bir dünya da gibiyiz. Baþka bir kültürde ve baþka bir hayatta ve çocuklar gibi keyifliyiz. Hani herþeyin daha masum olduðu, daha çýkarsýz olduðu, daha içten ve can alýcý olduðu, huzuru her yerinizde hissettiðiniz bir dünyada gibiyiz. Yapýlan yemeðe sinen, gösterilen misafirperverliðe dolan, o içtenliði bir daha yaþabilmek için, bir gün mutlaka ama bu sefer elimizde çocuklarýn heyecanla beklediði bir bilgisayar olarak, yeniden buluþmalýyýz o okulun bahçesinde. Bu sefer çocuklarýmýzda karýþmalý, sevimli köy çocuklarýnýn oyununa. Hep birlikte el ele tutuþup, kavaklara doðru yol almalý, tozlara karýþarak top oynamalýlar.

    Kuþlarýn daha neþeli öttüðü, her bir böceðin sesinin yankýlandýðý, ayva aðaçlardan dökülen beyaz çiçeklerin altýnda yeniden sere serpe oturmalýyýz çimenlere. Yeniden karþýlaþmalýyýz ürkek ama güleryüzlü Ýhsan öðretmenle, lacivert eþarbýnýn altýna gizlediði pýrýl pýrýl bakýþlý, aydýn kafalý Emine öðretmenle...

    Ben þimdiden Þakir'in hýnzýrca bakan gözlerini, Oðuz'un utangaç gülümsemesini, gülümserken çýkan yari dökük diþlerini, Setenay'ýn o inanýlmaz mavilikteki gözlerini özledim.

     

 
 

Bu site Lidya.Net tarafýndan hazýrlanmýþ ve yayýnlanmaktadýr © 1998-2012. Bu sitede yayýnlanan yazýlar, kaynak ve yazarý belirtilmek kaydýyla kullanýlabilir.
Ýçerik saðlayýcý paylaþým sitesi olarak hizmet veren AnneCocuk.com adresimizde 5651 Sayýlý Kanun'un 8. Maddesine ve T.C.K' nýn 125. Maddesine göre TÜM ÜYELERÝMÝZ yaptýklarý paylaþýmlardan ve yazdýklarý yazýlardan kendileri sorumludur.
AnneCocuk.com ile ilgili yapýlacak tüm hukuksal þikayetler iletiþim linkinden iletiþime geçildikten sonra en geç 2 (iki) gün içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde tarafýmýzca incelenerek, gereken iþlemler yapýlacak ve size geri dönüþ yapýlacaktýr.