• VAKİT GEÇİRMEK Mİ ? GEÇİŞTİRMEK Mİ ?

    VAKİT GEÇİRMEK Mİ ? GEÇİŞTİRMEK Mİ ?

    Bir çocuğun en çok zaman geçirdiği ve hatta özellikle tercih ettiği kişi hiç kuşkusuz annesidir. Ama bu durum 4-5 yaşlarında sona ermektedir. Vakit geçirmek için artık bizim yerimizi, apartmandaki, sokaktaki ve okuldaki arkadaşları almaktadır. Bence de bu gayet normal ve olması gereken bir geçiştir. Anne rahmine yerleştikleri ilk andan itibaren aramızda oluşan o ruhani ve büyülü bağ, biz ölene kadar katlanarak büyür. Ve onlarla yeni bir hayat kurdukları zamana kadar (ve sonrasında) binlerce anı paylaşırız. Eğer "evdeki anne-çalışmayan anne" diye sınıflandırdığımız şanslı gruptansanız ne ala. Ama yok eğer "dışardaki anne-çalışan anne" grubundansanız her şey biraz daha sıkıştırılmış, birarada ve acele yaşanır. (Dordurma yemeğe özel olarak gitmek yerine aylık mutfak alışverişimizi yapmak için gittiğimiz o koca alışveriş merkezlerinde, elimizde alışveriş torbalarıyla, bir yandan da vitrinlere baka baka, hızla yediğimiz dondurma seansları gibi..) Hatta bazı şeylerin tadı damağımızda kalır. Bu yazımda bahsetmek istediğim konu çocuklarımızla geçirebildiğimiz zamanlar. Tabi bunlar o kadar az zaman sürecine sokulmuş ki, bu kadarcık sürede ne yapılabilir ki diyebilirsiniz. Önemli olan az zamanda dolu dolu vakit geçirmektir. Düşünün ev kadını bir anne, bütün gün evde ve çocukla beraber. Evde yapılması gereken rutin işler var. Ama o kadar bıkkın ki, çocuğunu sadece oyalıyor, sorduğu her şeyi, kafasında akşama pilavın yanına ne yapacağı düşüncesi varken yada görümcesinin kızkardeşinin yeni doğan kızına alınması gereken pijama ile meşgulken alalacele cevaplıyor ya da çocuğunun gösterdiği ve ilgilenmesini istediği bir nesneyi ona doğru tuttuğu zaman, yorgun gözlerini, dizlerinin üzerine koyduğu torbadaki bezelyelerden ayırmadan geçiştirdiğini düşünün. Sizce bu çocukla zaman geçirmek mi, yoksa çocuğu geçiştirmek mi! Ama bu bir genelleme değil elbette. Benim konunun öneminin kavranılabilmesi açısından oluşturduğum kurmaca bir an sadece. Ha bu arada özellikle de ve üstüne basa basa da eklemek isterimki, sanki benim yazdığım bu yazılarda evde oturan anneler göndermeler varmış gibi algılanabilinir. Ya da onların çocuklarıyla yeterince ilgilenmediği izlenimi verebilir. Ama asla öyle değil inanınki. Dürüstçe itiraf etmeliyim ki, ev kadınlarını arada bir kıskanırım. Hatta sık sık kurduğum hayallerin başında da, evde olup akşamüstü için kek yapıp, gözyaşları içinde Türk filmleri izlemek ve çocukken ısrarla reddettiğim ama şimdi inanılmaz özlem duyduğum öğlen uykularına yatmak ta vardır.

    Eskiden çocuğuma yeterince zaman ayıramadım diye hayıflanıp, vicdan azabı çekiyordum inceden inceye. Ama bunun böyle olmaması gerektiği gerçeğine zamanla ulaştım. Çocuğunuzla paylaştığınız an belki kısa bir an olabilir, mesela akşam yatmadan önce 1 saat filan gibi. Ama bunu televizyon seyrederek değil, ya da siz gazete okurken ona verdiğiniz cevapları geçiştirerek değil de, sehpanın başına oturup, boyama kalemlerini ellerinize alarak ya da yere yaydığınız bezin sulu boya olmasına aldırmadan tırnaklarınızın arasına dolan boyaların keyfini çıkararak resim yapmalısınız onla. Koltuğa gömülüp gazete okumak keyfini bir müddet erteleyerek, gazete yerine o minik bedeni kucaklamalı, yanağına kocaman bir öpücük kondurmalı ve ona hikayeler okumalısınız. Kırmızı Başlıklı Kızın babaannesinden sıkılsanız da, Pamuk Prensesin cücelerinden gına gelse de yada Bremen Mızıkacıların hikayesini artık ezberlemiş olsanız da, gazetenizin köşe yazarlarından özür dileyip onlarla olan randevunuzu bir saat ileri atıp yeni baştan dalmalısınız masalın büyülü ortamına. Mesela ben, kızıma aynı öykülerin yerine, (engin hayal gücüm sayesinde!) uydurduğum, onun anlayacağı bir dili özellikle kullanarak ve yapması-yapmaması gereken hareketleri de içine katarak oluşturduğum -benim- masallarımı anlatmayı daha eğlenceli buluyorum. Geçenlerde elimde kızımın boyama kitabı vardı ve sayfada boyanmayı bekleyen minik bir kedi ve elinde tuttuğu dört balonu ile uslu uslu oturuyordu. Ama elbette benim minik ve sevgili kızım kedi ve balon yerine sayfanın dışını boyadığı için onlar hala öylece bakıyorlardı. Yanıma geldi ve masal okumamı istedi. Bende minik kedi ve dört balonundan, her birinin anlatımı yaklaşık 4 dakika süren onlarca öykü türettim. Eşim bana "allahaşkına Demet sen bu kadar hikayeyi nerden bulup anlatıyorsun bir saattir" dedi. Ona, masalar aleminden seçtiğim sözcükleri bir araya getirip kızımı mutlu ettiğimi söyleyip, sayfayı gösterdim. Kızım öylesine kendinden geçmiş, başını boynuma gömmüş beni dinliyordu ki, ben bunun üzerine daha çok öyküler uydurabilirdim. (pardon oluşturabilirdim)

    Kısaca onları mutlu etmek için gülümsemeye, zamana, sabra ve hayal gücüne ihtiyacınız var yalnızca. Mesela ayıklayacağınız şu meşhur bezelyeyi onunla beraber ortalığı bezelye tarlasına çevirerek ayıklayın ya da banyo dolabının düşen sapını takmayı bırakın kocanızdan önce hevesli oğlunuz denesin. Gösterdiği her şeye dört gözle bakıp, söylediği her şeyi can kulağıyla dinleyin. Zaman az olsa da, sizi karnıyarık haline dönüştürülmeyi bekleyen patlıcanlar olsa da, ütülenip dolaptaki yerlerine gidip kasıla kasıla salınmayı bekleyen gömlekler olsa da siz aldırmayın onlara (ya da uykunuzdan biraz fedakarlık edin). Ne patlıcan ne de bir gömlek size teşekkür edip yanağınıza öpücük kondurmayacaktır. Ama o minik çocuk sizin sesinizin süslediği masalla, size dokunmanın verdiği o hazla uyurken huzurla ve keyifle nefes alıp vererek dalacaktır uykunun kollarına. Hadi oyalanmayın hanımlar, sizde mavi çizgili gömleğin buruşuk kollarında ütü alemine uzun bir dalış yapın. Ama ütünün o egzotik havasına fazla kaptırmayın kendinizi, çünkü sırada bezelye ve patlıcan kokularının birbirine karıştığı aromatik bir alem de bekliyor sizi. Kolay gelsin.

 
 

Bu site Lidya.Net tarafından hazırlanmış ve yayınlanmaktadır © 1998-2012. Bu sitede yayınlanan yazılar, kaynak ve yazarı belirtilmek kaydıyla kullanılabilir.
İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren AnneCocuk.com adresimizde 5651 Sayılı Kanun'un 8. Maddesine ve T.C.K' nın 125. Maddesine göre TÜM ÜYELERİMİZ yaptıkları paylaşımlardan ve yazdıkları yazılardan kendileri sorumludur.
AnneCocuk.com ile ilgili yapılacak tüm hukuksal şikayetler iletişim linkinden iletişime geçildikten sonra en geç 2 (iki) gün içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek, gereken işlemler yapılacak ve size geri dönüş yapılacaktır.