• ENDOMETRİOZİS ...

    ENDOMETRİOZİS ...

    Hakkında giderek daha fazla bilgi kazanmakla birlikte hala açıklanamayan bir çok noktası olan endometriozis, hem teşhis hem de tedavi açısından bir çok zorluğu bereberinde getirmektedir.

    Endometrium ...

    Uterusun en iç tabakasını oluşturan dokuya endometrium denir. Her ay adet sırasında meydana gelen kanama anlında endometriumun dökülerek yenilenmesinden başka bir şey değildir. Endometrial tabaka, her kadın ayı içinde hormonların etkisi ile sürekli değişim gösterir. Bu değişim östrojen ve progesteron hormonlarına duyarlı reseptörler (alıcılar) aracılığı ile sağlanmaktadır.

    Endometriozis nedir ..?

    Endometrial dokunun, normal bulunması gereken yer olan rahimin iç kısmı dışında herhangi bir yerde de bulunması durumuna endometriozis denir. Genellikle yumurtalıklar (over), fallop tüpleri ve karın içi zarında (periton) yerleşir. Bunların dışında daha seyrek olarak, barsaklar üzerinde, idrar kesesinde (mesane), rahim ağzı (serviks), vajina hatta idrar yolları ve akciğerlerde bile bulunabilirler. Genellikle birden fazla organda bulunur. Adet siklusu içinde östrojen hormonunun etkisi ile endometrium dokusunda olduğu gibi endometriotik odaklarda da endometrial hücreler büyüme ve gelişme gösterir. Rahim içindeki endometrium adet ile dökülerek yenilenir,ancak endometriotik odaklardaki endometrial doku dökülemediğinden vücuttan dışarı atılamaz ve bulundukları organlarda bir kısım değişikliklere neden olabilirler. Bu da endometriotik odağın bulunduğu organa gör değişik şikayetlerin meydana gelmesine neden olur.

    Üreme çağındaki kadınların % 3-10 kadarında endometriozis bulunmaktadır. Kadın kısırlığının % 30-40 kadarını endometriozis teşkil etmektedir.Hastalrın bir çoğu 30-40 lı yaşlarda olmakla birlikte hastalık, ergenlikten menopoz başlangıcına kadar ki tüm üreme yaşları içinde görülebilmektedir.

    Allerjik rahatsızlıklar, tekrarlayan mantar enfeksiyonları, kimyasallara karşı aşırı duyarlılık, osteoporoz riski ve adet kanamalarında uzama, şart olmamakla birlikte endometriozisli hastalarda daha sıklıkla görülmektedir.

    Endometriozis neden oluşur ..?

    Kesin nedeni bugün hala tam olarak açıklığa kavuşmamıştır. Bu konuda bir kaç geçerli teori olmakla birlikte bunlardan hiç biri endometriozisin klinik semptomlarının hepsini tek başına açıklayamamaktadır. Bu gün en çok üzerinde durulan teoriler şunlardır ;

    • Geriye adet akışı teorisi ; buna göre adet sırasında vajina yoluyla dışarı atılan endometrial dokunun bir kısmının da fallop tüpleri yoluyla, geriye doğru bir akış ile karın içine dökülmesi ve bu sayede karın boşluğundaki organlara yayılması öngörülmektedir. Ancak bu teori, karın boşluğunda olmamasına rağmen endometriozisin neden akciğerler gibi uzak organlarda da görülebildiğini açıklayamamaktadır.
    • Aynı kök hücre teorisi ; vücudumuzdaki tüm organ ve dokular embriyonel olarak sadece bir kaç değişik kök hücreden farklılaşarak meydana gelmişlerdir. Diğer bir deyişle aslında vücudumuzdaki farklı dokular birbirleri ile akrabadırlar. Bu gün farklı birer organ içinde bulunup, farklı fonksiyonlar görmelerine rağmen, embriyonel yaşamda aynı kök hücreden gelişmiştirler. İşte, endometrium ile aynı kökten gelen, ancak bu gün farklı organlar içinde bulunan akraba dokular, bir gün geldiğinde östrojen hormonuna endometrium gibi cevap verebilirler, onun gibi gelişme gösterip büyüyebilir ve hatta kanamaya neden olabilirler.
    • İmmunolojik teori ; buna göre, bağışıklık sistemindeki zayıflık neticesinde farklı doku ve organlar endometrium hücreleri tarafından istila edilirler. Zamanla doku içinde biriken endometriotik doku östrojenin de etkisiyle büyüyerek gelişir.
    • Genetik teorisi ; genetik geçiş gösteren bir hastalık olmamasına rağmen birinci derece akrabalarında endometriozis olan kadınlarda, olmayanlara göre 6-8 kat daha fazla risk bulunması kalıtımla ilgili şüpheler teşkil etmektedir.

    Klinik bulgular ...

    • Hastaların %33 ünde hiç bir belirti görülmez
    • Ağrılı adet (dismenore)
    • Ağrılı cinsel ilişki (disparoni)
    • İnfertilite (kısırlık)
    • Uzun süreli karın ağrıları
    • Adet döneminde idrar yapma sırasında ağrı duymak (disüri)
    • Adet dönemlerinde ağrılı dışkılama (dischezia)
    • Çeşitli barsak şikayetleri

    Endometrozis tanısı ...

    Doktorlar tarafından tanısı en zor konulan hastalıklardandır. Bunun en önemli nedeni; yerleştiği organ ya da organlara göre çok değişik bulgular gösterebilmesi ve bu sayede bir çok hastalığı taklit edebilmesi, aynı zamanda kesin tanısının ancak laparoskopi ile konabilmesidir. Tanı konana kadar geçen süre, genellikle, hastalık semptomlarının ilk görülmesinden sonra 4-5 yıldır. İstatistiksel çalışmalar endometriozisli hastaların yarısında tanının, en az beş kez doktor muayenesinden sonra konulabildiğini ve bu hastaların % 60 ına, ilk muayenelerinde normal olduklarının söylendiğini göstermiştir. İnfertilite (kısırlık) tedavisi gören hastaların %30-40 ında endometriozis saptanmıştır.

    Teşhis genellikle hastanın şikayetleri nedeniyle hekimin endometriozisten şüphelenmesi ile değerlendirmeye alması sonucu konulur. Ancak kesin tanı laparoskopik tetkikle endometriotik odakların gözle görülmesi sonucu konulur. Laparoskopi sırasında endometriotik olduğu şüpheneline dokulardan biopsi alınarak endometrial hücrelerin varlığı teyid edilir. Laparoskopi sırasında, bakire olmayanlarda vajinal yoldan özel bir aparat ile rahim içine verilen boyalı bir sıvının tüplerden geçerek karın boşluğuna akmasının gözlenmesi tüplerin açık olduğunu gösterir.

    Endometriozis tedavisi ...

    Tıbbi tedavi ya da cerrahi tedavi seçenekleri endometriozisin klinik evresine göre değişir. Ancak yine de birbirlerine karşı çok büyük avantajları yoktur. Cerrahi tedavide; laparoskopi ile karın içindeki görünür endometriotik odaklar kotere edilir. Eğer yumurtalılarda endometriotik bir kist (endometrioma / çikolata kisti) varsa, laparoskopik olarak çıkarılabilir (endometriomalarda kistin büyüklüğü ve hekimin tercihine göre laparatomi / açık ameliyat da uygulanabilir).

    İlaç tedavileri hormonal tedavileri ve ağrı kesici tedavileri içermektedir. Hormonal tedavi amacıyla; doğum kontrol hapları, GnRH anologları (östrojen salınımını baskıayan ilaçlar) ve hafif dereceli erkeklik hormonu içeren ilaçlar (danazol) sık kullanılan ilaçlardır. Müphem ağrılar için antienflamatuar ilaçlar da tercih edilebilir.

    Bunların dışında, hastayı rahatsız eden şikayetler ve hastanın kendi taleplerine yönelik tedavi metodları da kullanılmalıdır. Örneğin kısırlık nedeniyle çocuğu olmayan ve isteyen çifte ksırlık tedavileri uygulanmalıdır.

    Endometriozis hakkında önemli noktalar ...

    Endometriozisde en sık karşılaşılan şikayet pelvik ağrıdır. Bu ağrı adet ağrısı, cinsel ilişki sırasında duyulan ağrı ya da bunlar dışındaki diğer pelvik ağrılar şeklinde olabilir. Hastalığın seyri içinde ağrının şiddeti klinik evre ile bağlantılı değildir. Yani, en erken dönemde bile şiddetli ağrılar olabilirken, ileri evrelerde hiç ağrı şikayeti olmayabilir.

    Endometriozisin zaman ile yayıldığına dair bir kanıt olmamakla birlikte, klinik durumun giderek ağırlaştığı bilinmektedir.
    Endometriozisli hastalarda karın içndeki organlar arasında şiddetli derecede yapışıklık maydana gelmesi nedeniyle büyük oranda bu yapışıklıklardan tüpler de etkilenmekte ve bu nedenle kısırılık ve bazen dış gebelik görülmesi olasıdır.

    Gebeliğin endometriozisten koruyucu ya da tedavi edici etkinliği konusunda kanıtlanmış bir sav yoktur. Ancak, gebelikte hastalığın ilerlemesinde bir azalma beklenebilir. Bu nedenle çocuk isteyen endometriozisli hastalara vakit geçirmeden gebe kalmaları önerilir.

    Teorik olarak menopozda östrojenin bitmesiyle birlikte hastalığın klinik olarak gerilemesi beklenmekle birlikte, literatürde endometriozise bağlı ağrılar nedeniyle menopozda ameliyat olan vakalardan da bahsedilmektedir. Menopozda hormon tedavisi gören endometriozisli hastalarda klinik gidiş giderek kötüleşebilir.

    Cerrahi tedavi sonrasında % 120 vakada hastalık yinelemektedir. Bunun nedeni; cerrahi tedavi srasında karın içinde frakedilemeyecek kadar küçük endometriotik odakların atlanılmasıdır.

     

     
     

    Bu site Lidya.Net tarafından hazırlanmış ve yayınlanmaktadır © 1998-2012. Bu sitede yayınlanan yazılar, kaynak ve yazarı belirtilmek kaydıyla kullanılabilir.
    İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren AnneCocuk.com adresimizde 5651 Sayılı Kanun'un 8. Maddesine ve T.C.K' nın 125. Maddesine göre TÜM ÜYELERİMİZ yaptıkları paylaşımlardan ve yazdıkları yazılardan kendileri sorumludur.
    AnneCocuk.com ile ilgili yapılacak tüm hukuksal şikayetler iletişim linkinden iletişime geçildikten sonra en geç 2 (iki) gün içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek, gereken işlemler yapılacak ve size geri dönüş yapılacaktır.