TEKRARLAYAN GEBELİK KAYIPLARI...
Tanım olarak; gebe kalınmasına rağmen, herhangi bir nedenle en az üç kez canlı bir bebeğe sahip olamamak denilebilse de bu gün artık bu sayı iki olarak değerlendirilmeye başlanmıştır. Tekrarlayan gebelik kayıplarında sıklıkla tesbit edilebilen bir neden mevcuttur. Nadiren bir sebep bulunamaz.
Sıklıkla neden genetik kusurlardır. Özellikle gebeliğin ilk 3 ayı içinde ve ultrason ile bebeğin kalp atımları henüz alınmadan önceki kayıplarda anne ve baba adayına ait genetik kusurlar söz konusudur. Bu tip genetik kusurlar içinde en sık rastlanan klinik tablo ise translokasyon tipinde kromozom anomalileridir. Burada anne ve baba adayının her birinden gelen kromozom zincirlerinin eşlenirken yanlış bir yere tutunması sonucu ortaya çıkan anomaliler söz konusudur. Tanı için anne ve baba adaylarından kan örnekleri alınarak karyotipleme ya da genetik analiz yapılması sonraki gebeliklerin akıbeti için yararlı olacaktır. Ayrıca düşük materyalinden yapılan genetik inceleme de bu konuda bilgi vericidir. Eğer anne ya da baba adayında herhangi bir kromozom anomalisi olması halinde sonraki gebelikler için IVF (tüp bebek) ya da ICSI (mikroenjeksiyon) tercih edilirse, preimplantasyon genetik tanı ile sağlıklı bir bebek sahibi olabilmeleri katiyetle mümkündür.
Ultrason ile fetal kalp atımı tesbit edildikten sonraki 6 ile 16. gebelik haftaları içinde olan kayıplarda ise genellikle immunolojik yani bağışıklık sistemini ve metabolik sistemi ilgilendiren nedenler söz konusudur. Özellikle atopik yapıya sahip olanlar, astım bronşialesi olanlar, troid fonksiyon bozukluğu olanlar, allerjenlere karşı duyarlı olanlarda meydana gelen tekrarlayan gebelik kayıplarında bu sistemlere ait nedenler göz önüne alınmalıdır. Teşhis için bu sistemlere ait testler ve incelemeler yapılmalıdır. Bu türden nedenlere bağlı gebelik kayıplarında medikal tedavi çok başarılıdır. Öyle ki teşhis kesin ise tedaviye yanıtta mükemmel olacaktır.
İkinci trimestir, yani 12 - 24 haftalardaki gebelik kayıplarında en sık neden rahim ağzı yetersizlikleridir. Önceki gebeliği ya da gebeliklerini bu dönemde hiç bir belirti olmaksızın ya da hafif bir ağrı ve kanama ile kaybetmiş olan anne adaylarında servikal (rahim ağzı) yetmezlik belirgin bir neden olarak öne çıkacaktır. Bu şekilde bir öyküsü olan kadınlarda 12 - 13. gebelik haftalarında yapılacak vajinal muayene ile rahim ağzında açıklık olup olmadığı (8 nolu hegar bujisinin geçebileceği kadar olan açıklık) tesbit edilebilir. Ayrıca bu konuda ultrason tecrübesi olan hekimler transvajinal ultrasonografi ile rahim ağzını değerlendirebilirler. Ultrasonografide rahim ağzının (serviks) uzunluğu en az 26 mm ve çapı da en fazla 10 mm olmalıdır. Aksi halde servikal yetmezlik söz konusudur. Servikal yetmezlik genellikle rahim içi hacminin düşük olduğu hallerde (rahim anomalileri, rahim içi tümöral lezyonlar, anadan olma yetersiz büyüklükteki rahimler vs.) ortaya çıkar. Servikal yetmezlik söz konusu olan durumlarda gebeliğin 12 ile 18. haftaları arasında rahim ağzına küçük bir dikiş konularak genişleme meyili olan rahim ağzı adeta bir çuvalın ağzının büzülmesi gibi sıkılaştırılır. Bu sayede servikal yetmezlik engellenmiş olur. 36. haftadan sonra bu dikiş tekrar alınarak doğumun gerçekleşmesi sağlanır.
Anne ve baba adayının Rh kan uyuşmazlığı da bu döneme ait gebelik kayıplarına neden olabilmektedir. Fakat bu durum ancak düzenli ve doğru bir şekilde takip edilmeyen gebeliklerde bebeğin kaybı ile sonuçlanmakatadır. İyi takip edilen gebeliklerde kan uyuşmazlığına ait meydana gelebilecek problemler daha öncesinden engellenebilmektedir.
Üçüncü trimestir yani 24 - 36 haftalardaki gebelik kayıpları genellikle anneye ait yapısal nedenlerden ya da gebeliğin düzenli ve doğru olarak takip edilmemesinden kaynaklanmaktadır. Bu dönemlere ait gebelik kayıplarından olan erken doğum eylemi düzenli olarak takip edilen gebelerde ilaç tedavisi ile engellenebilecek nitelikte bir problemdir. Ancak düzenli takip edilemeyen gebelerde bebeğin kaybıyla sonuçlanabilmektedir.
Tekrarlayan gebelik kaybı şikayeti ile gelen çiftlerden öncelikle geniş ve çok yetkin bir anamnez (hikaye) alınmalıdır. Bu hikaye sırasında özellikle her iki tarafın ailesindeki ölü ya da sakat doğumlar, üst üste olan düşükler kayıt edilmelidir. Ayrıca anne ve baba adayının kan örneklemesi ile genetik analizi yapılmalıdır. Anne adayının daha önceki gebeliklerini kaybettiği dönemler göz önüne alınarak o dönemlere ait nedenler tekrar değerlendirilmelidir.
Burada anne ve baba adaylarına önerimiz; gebelik öncesinde mutlaka bir hekime başvurarak gebelik ve öncesinde neler yapılması gerektiği konusunda bilgilenmek ve gebelik meydana geldikten sonra da düzenli olarak takiplerini yaptırmak olacaktır.